Geçen gün Batman ulusal ve yerel basınında yer alan bir haber Batman ve Türkiye kamuoyunda büyük yankı uyandırdı.
Henüz 4 aylık bir bebeğin soğuktan yaşamını yitirdiği yazılıyordu haberlerde. Aylan bebeği anımsadık ve onun kaderini yaşayan tüm bebekleri…
Vicdanlarımız sızladı, yüreklerimiz kanadı.
Ancak haber servis edildikten kısa bir süre sonra farklı cenahlardan tekzipler gelmeye başladı. Yetkili merciler, farklı yerel ve ulusal basın-yayın organları, STK’lar işin içine girince birden kıyamet koptu. 5 ajansın yaptığı haberde sadece “donarak öldü” telaffuzuna takılıp haberin insani boyutunu görmeden haber ve haberciler hedef tahtasına oturtuldu. Ancak televizyon ekranlarından da izlediğimiz haberde ölen çocuğun babası çocuğunun soğuktan öldüğünü ve çok zor durumda olduğunu anlatıyordu. Haberi izlediğimizde haberin kaynağı çocuğun babası ve amcasıdır. Demeci çocuğun babası veriyor.
Haberi yapan gazeteciler tekzipler ve tepkiler karşısında büyük şaşkınlık yaşadı tabi. Ellerinde çocuğun babasının kamera kayıtları var ve baba çocuğunun soğuktan öldüğünü anlatırken de gözyaşları döküyor.
Burada bir noktaya değinmek durumundayım;
Ortada büyük bir dram var. Mülteci 16 aile şehrin dışında buz kesen bir havada yaşama tutunmaya çalışıyor. Isınma için yakacakları var mı, yeterli erzakları var mı, sağlık durumları nasıl ben buna odaklanırım.
Haberin asparagas mı doğru mu olduğu tartışmaları bir hedef saptırma gibime geliyor. Bu aileler haber tartışılırken yine soğuk havalarda, zor durumda yaşam mücadelesi verecek. Bu aileler için bugüne kadar ne yapıldı? Bugün haberi yapan meslektaşlarımızı eleştirenler, onları karalayanlar ve bu mesleği ifa ettiklerini iddia edenler, bu insanlar için ne yaptı?
Bu tür kısır tartışmalar kimseye yaramaz! Bu insanlara nasıl yardımcı olunur, bu insanlara nasıl daha iyi şartlar-imkânlar sağlanır onu tartışacağımıza haber noterli mi, rivayetler sahih mi, gazeteciler yalancı mı bunu tartışıyoruz. Haberin bu yöne bükülmesi bence bu aileyi ve bir yardım eli bekleyen herkesi mağdur ediyor.
Bebek önceden ölmüştü, sonradan öldü…
Soğuktan öldü, donarak öldü, hastalıktan öldü…
Hayır, bu bebek imkânsızlıklardan öldü ve bu riski taşıyan nice bebekler var. Nice aile özellikle de mülteciler bu riski taşıyor. ‘Bunlar için ne yapılabilir’ tartışmalarına dönmek gerekiyor.
Gazeteler ne yazmış ne çizmiş bakayım dediğimde köşelerde, manşetlerde aileyi değil, haberi yapan basın mensuplarını ve onlara yapılan hicivleri gördüm. Kendi meslektaşlarını bu kadar rencide eden başka meslek grubu veya basın yok! Haber doğru veya asparagas…
Ancak bu nedir biliyor musunuz? Bu, o aile üzerinden, o aileyi kullanmak suretiyle gazetecileri, kendi meslektaşlarını vurmak, onlara sallamak anlamına geliyor. Ailenin zor durumu bir yana bir de böyle bir mağduriyete sebebiyet veriliyor. Ben bu manşetlerin sahiplerini, köşelerinde döktükleri ifadeleri masum bulmuyorum.
Bir haber yapılırken neden hemen suçlu arama moduna gidiyoruz? Neden olayın içeriği bizi hiç enterese etmiyor? Beyler siz bu mesleği yanlış anlamışsınız. İğneyi başkasına çuvaldızı kendinize batırın.
Basın mı, dedektiflik mi yoksa savcılık mı?
Hangi mesleğin yapılacağı iyi seçilmelidir.
Suçlu mu arıyoruz?
Şuanda suçlu ölen bebektir!
Suçluyu bulduk, kurtuldu herkes…
Faydasız tartışmalar biter mi? Bu tartışmalardan kim ne kazandı?