Yıllardır süre gelen iç savaşın ve bölünmelerin hatta parçalanmanın bedelini çok ağır ödeyen Suriye’nin geleceği olduğundan da fazla meçhul ve soru işaretleriyle dolu.
Suriye’yi gözüne kesen emperyalist güçler perde arkasında anlaşarak gizli görüşmeler yaparak adeta sahiplenmişler ve Esed Beşar ne yapacağını bilmeyecek halde adeta yumruk yemiş bir boksörün grogi haline dönmüş bir durumda zaman zaman hırçınlaşarak kendi milletini bile kitleler halinde öldürmekten geri kalmıyor.
Tam bir depresyonda ve ne yapacağını bilemeyecek kadar şaşkın belirsizlikler yaşıyor.
İran’ın kendisine destek ve yardımcı olduğunu sanarak oradan da ters köşe goller yiyor farkında değil.
Tüm akademisyenlerin ve siyaset bilimcilerinin hem fikir oldukları bir cümleyi yazmadan geçemeyeceğim.
Şöyle ki;
Ülkelerin sonsuz düşmanlıkları dostlukları yok olamaz olsa olsa çıkarları var.
Bu şaşkın ve prestijini kaybetmiş adeta eline ve her tarafına kan bulaşmış katil adam her tarafa sığınıyor kendi yarınları ve iktidar hayalleri için güçlü olan her güce adeta teslim oluyor.
Bu arada olan Suriye’ye Suriye halkına oluyor olan.
Sefalet perişanlık göç yaralanmalar açlıktan ölmeler kaybolan istikrar toparlanması mimarize ve inşa edilmesi yıllar alacak yem olmuş bir ülke.
Üstelik orayı işgal etmiş emperyalist ülkelerin de ne zaman Suriye’yi terk edecekleri ve ne tür pazarlıklar sonucunda olabileceği de meçhul.
Ama mutlaka bir şekilde karlı çıkarak gidecekler bu durum henüz net değil ve berrak hiç değil ama büyük zararlara uğrayacak olan Suriye ve Suriye halkı olacağı çok net.
Baksanıza İran orada Rusya orada ABD orada bir söylentiye göre Çin orada kimler orada değil ki?
Yolgeçen hanına dönmüş durumda.
Daha önce uzun uzun yazmıştım güçlü olmayan güçlü olmayı başaramayan ve savunma gücünde zaaf gösteren düzenli ve güçlü bir orduya sahip olmayan olamayan ve istikrarlı bir ekonomiye sahip olmaktan yoksun ülkeler sürekli emperyalist güçlere potansiyel yem konumundadırlar.
Alın size en belirgin örnekleri Suriye Irak ve Libya ile benzer konumda olan birçok ülke aynen bu durumdadırlar.
Üstelik ilk kez uğramıyorlar bu tür işgallere ne gariptir ki asla toparlanmaya ve zaaflarını gidermeye de çalışmıyorlar bu durum onları daha da zavallı ve acınacak hale getiriyor yazık bu böyle olmamalıydı.
Kimseler bizim Afrin’e girmemizi bir işgal olarak görmemeli bizler tarihimiz boyunca işgalci olmamışız aksine tüm ülkelerin sınırlarına bütünlüklerine her zaman saygılı olmuşuz.
En azından yüz yıla yaklaşan Cumhuriyet tarihi boyunca hep böylesi bir politika gütmüşüz.
Tersini savunanlar algı operasyonu yapıp dış ve egemen güçlere uşaklık taşeronluk yaptıklarına inanıyorum.