Cinsel istismar ve taciz olaylarında en büyük handikabımız “aman kimse duymasın” aman adımız, ailemiz, memleketimiz lekelenmesin yaklaşımı.
Siz de muhakkak duymuşsunuzdur, “Batman’ın imajını bozmayalım”. Çok şükür ki o günleri o aptalca, sapıkça yaklaşımları atlattık artık.
Ama atlatamadığımız bir diğer husus ki yukarıdakinden daha önemli, söz konusu davaların mağdurlarını kulaktan kulağa, dilden dile, konuşmaktan, dedikodusunu yapmaktan kurtulamadık, kurtulmayacağız.
Bir taraftan henüz suçu kanıtlanmamış şüphelileri ipe gönderirken, diğer taraftan da acıyarak mağdurları konuşmaktan vazgeçmiyoruz.
Batman’da son bir ayda birkaç taciz olayını gazetemizin haberlerine konu edindik.
Hatta bu vakalarla ilgili başta baro olmak üzere kimi STK’ların neden bu davaların takipçisi olmadığını ve yasaların elverdiği ölçüde neden davalara müdahil olmadığını sorguladık.
Söz meclisten dışarı yine kimi haber kurumlarının bu vakaları Batman’ın sözüm ona imajını kirletmemek için konuyu hiç işlemediklerini de biliyoruz.
Ama görünen o ki kurtarılabilecek bir imaj kalmamış, kirlenmişiz kirlendiğimiz kadar.
En nihayetinde vakaların üstüne ısrarla giden gazetemizin çabasıyla önce Baro açıklama yaparak, vakaların gündemlerinde olduğunu belirtti, ardından vakalardan biriyle ilgili savcılık basın açıklaması yaptı.
Ve istemese de diğer gazeteler de konuyu işlemek zorunda kaldı.
Bu iki açıdan önem arz ediyor.
İlki artık kimse adının, ailesinin, memleketinin söz de imajını korumak adına çirkinliği örtmeye kalkmayacak ikincisi ve daha da önemlisi sapıklar artık nasıl olsa üstü örtülür deyip sapkınlıklarında bir değil on defa düşünecek.
Baronun ifadesine göre 10 taciz davası var gündemde. Ve umuyorum ki bu on davanın onunda da mağdurlar korunur ve failler hak ettikleri cezaya çarptırılır.
Gazetedeki arkadaşlarımı bu konudaki ısrarlı çabalarından dolayı tebrik ediyorum.
Bu haberlerle ilgili geç de olsa açıklama yapan Batman Barosu ve Savcılığın konuya hassasiyetle yaklaşacağını umuyor ve bekliyorum.
Bu taciz vakalarından biriyle ilgili kulaktan kulağa dolaşan, kimi işadamı ya da işadamlarının, bir parti teşkilatı mensubu ya da mensuplarının nüfuzlarını kullanarak olaydan sıyrılabileceklerine ve yaptıklarının yanlarına kar kalacağına dair yaygın şüphe ve korku umuyorum ki yalandır.
Aslı astarını bilmeden yukarıdaki iddiayı doğrulamak mümkün olmasa da toplumda böyle bir dedikodu yayılmış.
Bu dedikoduyu sonlandırmanın en kolay yolu dürüst ve adil yürütülen bir soruşturmanın akabinde suçun faillerini açıklamaktır.
Yoksa lekelenecek olan işadamı sıfatı ve söz konusu parti mensuplarının hepsi olur.
Kim ki bir sapığı kurtarmaya çalışır, kendini de o sapıklığa ortak eder.
Öyle tehlikeli bir mevzu ki bu en küçük şüphe bir insanın hayatını bitirir, en küçük utanç o sapıkları aramızda barındırır.