Tedavülden kalkmaya yüz tutmuş kelimelerle tedavülden kalkmış yöntemler uygulanmaya başlandı.
Bir iki büyük şehirde uygulanan yöntem diğer illerden de talep görmeye başlayınca yıllardır hasretini çektiğimiz kuyruklarda sıraya girmeye başladık.
Hal böyle olunca durumdan cesaret alan yetkililer tanzim mağazalarının ürün yelpazesini de genişletmeye meydanı bayram yerine çevirmeye başladı.
Elbette karşı değilim, vatandaşın bir kilo domatese 5 lira yerine 2 lira vermesine.
Benim karşı olduğum ki bu aralar karşı olmanın bedeli ağırlaşıyor, koca bir devletin makro ekonomik değil hatta mikro da değil, evcilik hesabı yöntemlerle ekonomik krize çözüm bulmaya çalışması.
Neye benziyor biliyor musunuz?
Ağır borç yükü altındaki babanın 6 yaşındaki evladının oyuncuklarını toplayıp kapı önünde çekilişle satmasına ve o satıştan gelecek parayla bütün sülaleyi kurtarabileceğini düşünmesine.
Bir farkla, çocuğun yaptığında samimiyet var.
Diğerlerinde ne olduğunu siz bilin artık.
Neyse ne!
Dediğim o ki tanzim kafası sebze meyveyle kalmayacak belli.
Bir bir ilan etmeye başladılar.
Bir de ilan edilmeyen ve sirayet etmedik yer bırakmayan tanzim var, elimizde şişip kalmaz umarım.
Sivil toplumdan muhalefete, kültürden sanata, soframızda ne yiyeceğimize kadar.
Aydınından basınına her yer tanzim katli ile dolmuş.
Tanzime yeltenmedik yer kalmadı.
Az da kendilerine dönüp tanzime yeltenmeye ise ne zaman var ne de gerek.
Sıra kendilerine gelmez onlar bütün günahlardan münezzehtir çünkü.
Neyse ne!
Nerde okudum hatırlamıyorum “uğraşarak düzeltemediklerinden vazgeçerek kurtulursun” yazıyordu.
Bu pes etmek midir?
Galiba.
Bu yorulup vazgeçmek midir?
Sanırım.
Bu vazgeçip susmak mıdır?
Evet.
Yapabilsem keşke.
Vicdan bırakmıyor.
Söylediklerimden ziyade sustuklarım yaralıyor beni.
Ne yaparsın tanzim işlemiyor bazısına.
Börtü böcek kesmiyor.
Gözümü kapatsam, kulaklar durmuyor, dilimi bağlasam elim gidiyor.
Vicdan susmuyor.
Bir partiye oy vermeyi imanın şartı sayandan, itaat etmeyi farz’ı ayn sayandan, yine aynı partiye oy vermeyeni Allah çarpar diyenden, ve o partinin kıyamet gününde kurtuluşumuz olacağını söyleyenden ve ardından da.
"İzmir'de şarap üretiminin desteklenmesi ile ilgili bu bir ekonomidir, bir ticarettir. Sonuçta ben dini kimliği, kişiliği olan bir müftü değilim. Diyanet İşleri Başkanı değilim. Orası beni hiç ilgilendirmez"
Diyebilen aynı parti mensubuna bakıp da susmanın yükünü kaldıramam.
Bu vicdana tanzim ne fayda, işlemiyor çok şükür.