Ülke olarak bir seçim maratonundan daha çıktık.
Seçim zamanlarını sevmeyen biriyim çünkü vaatler havada uçar, diller sertleşir, insanlar birbirini ötekileştirir.
Kutuplaşmalar artar.
Bu dönemde seçim hazırlıkları için yapılan çalışmalarda çevre kirliliği ve ses kirliliği de işin cabasıdır.
Neyse kazasız belasız atlattık.
Seçimlerden sonra kazananlar ve kaybedenler vardır.
Geçmiş olsunlar tebrikler havada uçar.
Bir taraf sevinçten uçarken diğer taraf hayal kırıklığı yaşar.
Bu seçimleri yine ülkeyi yöneten cumhurbaşkanı mevcut olan hükümet kazandı.
Seçimlerde kazanan tarafı tebrik etmeyeceğim çünkü mevcut durumdan memnun olmayan biriyim.
Diğer tarafta kazanmış olsaydı onları da tebrik etmeyecektim.
Çünkü hiçbir partinin kazanması (oyunu verdiğim parti dahil) benim kazanmış olmam demek değildir.
Hiç bir parti babamın partisi değil hiç bir partiden kişisel menfaatim yok.
Bu parti gelsin de ne olursa olsun diyenlerden de değilim.
Sadece mevcut olan durumlardan memnun değilimdir.
Eksikler yanlışlar vardır.
Bunların düzelmesini istiyorumdur.
Oy verdiğim partinin de bunları düzeltmesini iyileştirmesini beklerim.
Yaparsa yine oyumu veririm yapmasa onun da değişimini isterim.
Bu seçimlerden sonra dolar mı düşecek ya da benim alım gücüm mü artacak?
Ay sonunda doğalgaz elektrik faturasını düşünmek zorunda kalmayacak mıyım?
Marketlere gittiğimde gün gün artan zamlar son mu bulacak?
Çocuğum için gelecek kaygısı duymaktan vaz mı geçeceğim.
Sokaklarda uyuşturucu kullanımı mı azalacak?
Gencecik çocukların sokaklarda kayboluşları mı bitecek.
Liyakatsizlik son mu bulacak?
Kaliteli bir eğitim, alınan eğitim sonucu gençlerin iş bulma olasılığı mı artacak?
Adalete güven mi artacak?
Birilerini tebrik etmek için bunlarda düzelmeler olmalı.
Bunlardan memnun olmadığım için, olunmadığı için kalan %50 kesimin oyu alınamadı.
Birileri biz kazandık siz kaybettiniz demeden önce, alkışlamak yerine memnun olunmayan durumların yanlışların eksiklerin düzeltilmesi gerekir.
O zaman sadece %50’nin değil toplumun çoğunluğunun alkışlayacağı tebrik edeceği bir seçim sonucu olacaktır.
Bu saatten sonra ötekileştirilmeden, ayrıştırılmadan yapıcı bir dille konuşup toplumu birleştirme zamanı.
Bir kesim değil toplumun çoğu dinlenmeli ve daha iyiye gitmek için çalışılmalı…