Şahsi gözlemlerime göre çarşaflı kızlarımızın en rağbet ettikleri uygulama: tiktok Ve bu kızlarımızın yine birçoğunun aynı cemaatin mensubu ya da bir dönem alakalı olduğunu fark ettim. Bu belki tesadüf ama naçizane tecrübelerime binaen bir takım anlamlar yükledim. Bahsi geçen yurtta kalan çocukluk arkadaşımın “yurdun içinde kısa kollu görünce kollarımıza vuran bir abla var” deyişini unutmuyorum. Yada üniversite ikinci sınıfta başka bir cemaatin medresesinde kaldığım sırada evin ablasının bir heves çözmeye çalıştığım Osmanlıca metni elimden çekip almasını ve o an yaşadığım gurur kırıcı hissi hafızamdan silemiyorum. Stresten terleyen avuç içlerim ve ev arkadaşlarımın bana olan hazin bakışları ve bir ömür elime alamayacağım o metinle kalakalışım… Sonra gecenin bir yarısı şehir dışından yanıma gelen kız arkadaşımı odama aldığım için Bursa İlim Yayma(!) tarafından başka bir yurda zorunlu postalanmak istenmem ve benim müdire hanıma: “Nazım Hikmet miyim ben sürgüne yollanıyorum?” Deyişim ve final haftamda arkamda ağlayan arkadaşlarım yurdu terk etmem… Ailem 1000 km uzakta. Müdirenin ise iki sene sonra benden “rüyalarıma giriyorsun hakkını helal et diye af dilemesi…” İmam Hatip Lisesinde gözlerine sürme çektiği gerekçesiyle müdürün tüm okulun önünde arkadaşıma “evlilik programına mı geliyorsun?” diye çıkışması ve onun okul kaydını sildirtmesi… Bu mahallenin evladıyım. Hayatım boyunca herhangi bir menfaat beklemeksizin bu mahalleye sadık kalmış birkaç neferden biriyim. Ama bu mahallenin çocukları olarak yalnızız. Ailesinden ilk kez ayrılan gençlerin kötüye bulaşmamak belki daha muhafazakâr bir hayat için tercih ettikleri yurt ve evlerde onlara reva görülenler iyi bir kalbin mahsulü değil. Bir yurt idarecisinin öğrencisine en çok sorduğu soru “nasılsın” değil de “aidat ne zaman” ise orada sıkıntı var. Allah’ın helal kıldığı bir durumu sırf o evlerde kalmak zorunda kalan öğrenciye haram diye dayatılması hangi noksan akla hizmettir? Üniversite çağındaki bir gence sorgulama hakkı tanınmıyorsa ensesine vurup ekmeği elinden alınan bir nesile razı olmalısınız. Tik toka gelecek olursak çarşaflı kızlarımızın ise çokça bastırıldıklarını ve bu uygulamadaki ifşa ihtiyaçlarının buna dayandığını düşünüyorum. Bir fikrin çokça dikte etmek muhatabınızı o fikrin zıddına meyyal eder. Koruma niyetiyle yaptığınız gözden çıkarıcı her üslup ve tavır muhatabınızı korumaya çalıştığınız şeyin tam ortasına atar. Yayı ne kadar gererseniz okun sizden uzaklaşma mesafesi artar. Severek değil sopayla öğrettiğiniz bilgilerin son kullanma tarihi size kadardır. İnsan doğasına ait normal duyguları dahi ucube gibi gösterirseniz anormalliklerin girdabında içten içe sizden hırslarını alan bir nesli doğurursunuz. Bilmem anlatabiliyor muyum? Bu öğrencilere bir gelir kapısı olarak bakmazdan önce çiçeklenmesi gerekilen ekinler olarak bakın. İnanın hesapsız rızık veren zat sizin bu hesapsız düşüncenize karşılık verecektir. Nitekim Allah kuluna borçlu kalmaz. Bilin ki bu öğrenciler her şeyden önce garip. Gurbette. Eğer bir elinizle tanışacaklarsa onlara uzanan eller olsun bu. Ellerinizin tersiyle iteklediğiniz değil. Ya sev ya terk et mantığı kaybettirir. Sevdirelim. Bir güzel yaklaşalım. Akan deli bir kan var. Cazip dünyalar… Ama siz de işte bu insan. Sizde. Sizlere vebal olarak onu kaybetmeniz yetmez mi?