?>

TİMSAH GÖZYAŞLARI

Ekrem Işık

9 yıl önce

3 yaşında Bodrum sahillerine cesedi vuran Aylan Kurdi Avrupa’nın “timsah gözyaşları”nı akıtmasına vesile oldu. Sanki tüm bu olaylara kendileri neden olmamışta başka birileri bunun müsebbibi.
Her şey olup bittikten sonra Kanada’nın Aylan’ın babasına vatandaşlık teklif etmesi ya da İngiltere’nin mültecilere yapılacak yardımı artırma kararı alması sorunun kökeninde olanların işin çözümünde pansuman tedbir almaları şeklinde açıklanabilir.
Irak’ı binlerce kilometre uzaktan gelip işgal eden Amerika, yıllarca süregelen ölümlerin sorumlusu. Yıllardır Irak’ta ölümler, bombalamalar, huzursuzluk ve kargaşa yaşanmaktadır. Demokrasi getireceğim vaadi ile Irak’ı işgal eden Amerika tam da katil bir devlet kimliği ile hareket ederek binlerce, on binlerce insanın katline neden olmuştur.
Avrupa Devletleri ve Amerika Suriye’de Esad’ın gitmesi için düğmeye basıp sonra ne kadar karışabilecekse karıştıran bir oyun tezgâhladılar.
Karıştıran, örgütlere destek veren, Esad’ın uçaklarla halkını bombalamasına vesile olan yine Amerika ve Avrupa idi. Amerika ve Avrupa Ortadoğu’da yaşanan tüm ölümlerin müsebbibidirler.
Modernizm maskesi takan batı; demokrasi havarisi kesilip kan, gözyaşı ve ölümü Müslüman beldelerine taşımışlardır. Müslüman kanının dökülmesini kendilerine mubah gören ve kutsal sayan Evangelistler, Siyonistler ve Sağcı Hıristiyanlar Ortadoğu’ya fitne ve fesadı yerleştirmişlerdir.
Diğer taraftan Ortadoğu’ya yerleşen fitne ve fesadı körükleyen İran, ulusal çıkarları için her şeyi yapmaktadır. Tek hedefi Şii mezhebini yaygınlaştırarak Ortadoğu’da Fars hilali ile öne çıkma hesaplarını yapan İran en büyük fitneyi yapanlar ile ortak hareket etmektedir.
Masum çocukların kanı ile hâkimiyetlerini, iktidarlarını ve çıkarlarını sürdürmek isteyenler sanki tüm bu ölümlere ve katliamlara başkaları sebep olmuş, ya da başka gezegenden insanlar Aylan ve Aylan gibi yavrucakların katiliymiş gibi gözyaşı dökmekteler.
Tüm bu öldürmelerine, evsiz ve barksız bırakmalarına karşın sınırlarından içeri almayarak mültecileri sahipsiz bırakmışlardır. Türkiye’nin mültecilere kucak açarak onurlu davranmasında bile Türkiye’ye destek çıkmamışlardır.
Daha düne kadar Türkiye’nin mültecilere sahip çıkmasına bile tepki gösteren Avrupa ve yerli işbirlikçileri değil miydi?

Sözlerin tek başına işe yaramadığını ve icraatın olmadığı yerde sözün suiistimal için bir araç olarak kullanıldığını hepimiz görüyor ve fark ediyoruz.

Sözde barış ve demokrasi isteyenlerin aslında icraatları ile savaş ve kargaşa istediklerini; demokrasi ve İnsan hakları havarilerinin aslında hayvan haklarını insan haklarından üstün tuttuklarını ve İnsan düşmanı olduklarını biliyor ve görüyoruz.
Yeryüzünün zalimleri, emperyalistleri ne kadar da rol yaparlarsa yapsınlar onlara inanıp kanmayacağız...
YAZARIN DİĞER YAZILARI