Mertçe ekonomimizi masaya yatırıp iyi niyetle öz eleştiri yapsak fena mı olur?
Türk ekonomisi, olması gereken platformda ve yüksek standartlarda değil.
Elbette ki dâhili ve harici birçok önemli etkenler de var, görmezden gelemeyiz.
Yalnız birçok ülke, geçmişte savaş, afet, kriz gibi olağanüstü sebeplerden etkilenmişlerdir.
Kalkınmalarına sekte vuracak sebepler olmuştur.
Her şeye rağmen bu ülkeler, bu krizleri atlatıp başarıyla ekonomilerini rehabilite edebilmişlerdir.
O halde neden biz de ekonomimizi olması gereken standartlara getirmeyelim?
Engel ne?
Bizler de muhakkak ki bu fırtınaları atlatmak için akılcıl politikalarla ekonomimizi masaya yatırıp çeşitli analizlerle sebep sonuç ilişkileriyle çözümler bulabilecek düzeydeyiz.
İthalat-ihracat, dış borçlar, girdi ve çıktılar kontrol edilebilir ve ekstrem kalkınma hamleleri yapabiliriz.
Gereğinde bu konuda üniversitedeki bilim adamlarından akademisyenlerden ekonomistlerden ve bu konularla ilgili olan bilim adamlarından brifingler alınabilir.
Şimdiye değin alınmamışsa, bu konuda aktif çalışmalar yapılmamışsa gerçekten yanlış yapmışız demektir.
Üretimi arttırmak gerek.
Dünya piyasalarıyla entegre olup TL’nin döviz karşısında olan değer kaybının gerçek nedenlerinin üstüne üstüne gitmek ve rehabilite etmek gerekmez mi?
Arz-talep ilişkisini, dâhili ve harici istekler ve gereklilikler doğrultusunda adam akıllı analiz etmek gerekir.
Türk Ekonomisi aslında tarihinde bile nice fırtınalar atlatmıştır.
Deneyimli iş adamları ve mali politikaları doğru zamanda doğru kararlarla kullanarak toparlamayı bilmiş ve yüzümüzün akıyla bu fırtınaları atlatabilmiş bir ülkeyiz.
Siyasiler de siyasi demeçleriyle ortamı germemeleri gerekir.
Yani futbola dayanan bir terimle ifade etmek gerekirse piyasadakilere penaltı vermemek gerek.
Dahili sorunlarımızı ve iç sorunlarımızı büyütmeyecek, Türk Ekonomisini olumsuz etkilemycek siyasetler üretmek gerek.
Dış piyasaya güvenilir bir ülke realitesini vermemiz gerek.
Sık sık “Türkiye’ye seyahat etmeyiniz” demeçleriyle turizmimizi baltalayan dış siyasete fırsat vermemeliyiz.
Batmakta olan ve titanik halde olan komşumuz Yunanistan bile turizm gelirleriyle ekonomisini neredeyse toparladı ve adam akıllı hal etmeye başladı bile.
Dünya ekonomisinde gerçek yerimiz ve hak ettiğimiz seviye, tarih ve an itibariyle olması gereken seviyede değil.
Ama olamayız, başaramayız anlamına da asla gelmemeli.
İnanıyorum ki ekonomiye odaklanarak alınacak tedbirler ve bu konuda uygulanacak akılcı politikalarla şaha kalkabilecek bilgi ve deneyimlere fazlasıyla sahibiz.
Unutulmamalı ki kendi kendine yeten nadir ülkelerden biriyiz.
Tarımımızı, turizmimizi, sanayimizi ve ekonomimizi iyileştirmeden olmamız gereken statüde de olamayız.
Bu bilinçle yola çıkıp enine boyuna analiz ve sentezlerle, efsane nitelikte kararlar ve yatırımlarla başarılar elde edilebilir.
Hazır kabinede de değişiklikler olmuşken bu fırsatları siyasal iktidar değerlendirebilmeli diye düşünüyorum.