Siyaset, halk için yapılır ve halka hizmet götürme yarışının bir başka adıdır.
Siyaset yapanın bunun için fikirleri ve sorumluluk alma durumu vardır.
Yaşadığı gezegenin, ülkenin, bölgenin ve yörenin sorunlarına çözüm arayan, insana hizmeti koşulsuz bir şekilde gerçekleştirmek için çaba sarf eden kişidir.
Bunlar ilke ve olması gerekenler.
Günümüzde siyasetçi, yalan söyleyen, daha büyük yalanlar söyleyen ve sadece kendine, çevresine fayda sağlayan kişidir.
Tam da burada ilkeli, sorumluk sahibi ve insanı önceleyen, memleket ve memleketi sevdalısı çıkar.
Açıkçası partiler ideali olan ve gerçekten hizmet yapmak isteyen insanları yanlarında görmek istemezler.
Aynı çıkar ilişkisi orada var.
Ne vereceksin, ne alacaksın.
Tamamen çıkara dayanan bir ilişki türü.
İşte günümüzde namuslu ve düzgün insanların siyasette olmama nedeni bu.
Zaten partilerin böyle bir sorumluluğu alma durumu ve dertleri de yok.
Onlar yönetebilecekleri, istediklerini alabilecekleri kuklalar ve çıkar ilişkisini önemseyen insanlar istiyorlar.
Türkiye'de siyaset babadan oğula, kıza geçen bir meslek oldu.
Bu da Türkiye'nin siyasetini geriletip, aptallaştırıyor.
Ülke bu yüzden doğru yönetilmiyor.
Siyaseten bir sistemimiz yok.
Hastalıklı bir anlayıştan sonuç almak ve hastalıklarımızdan kurtulmaya çalışıyoruz ki, bu mantıklı değil.
Türkiye'de siyasette temiz ellere ve vicdanlı insanlara ihtiyaç var ama onların önünü açan bir sistem yok.
İşte bu yüzden hep hırsız ve arsızlıkla karşı karşıya kalıyoruz.
Bu hırsız ve arsız zihniyetlerle bu kadar oluyor.