Ekonominin gidişatının ne olup olmadığı, nereye gittiğini anlamak için benim gibi ekonomist olmak gerekiyor mu? Şüphesiz ki hayır gerekmiyor.
O halde size ümmi, halk tipi bir takım parametreler sunayım adını ve teşhisi zahmet olmazsa siz koyun.
Yazmama ve açıklamama gerek bile kalmasın. İlk yapacağınız iş; üstünüzdeki nakit paraya bakın. Cüzdanınızdaki cash para. Birey, bireyler toplum olarak hangi sınıfa ait olduğunuzu yeterince belirtecektir.
Çeklerinizi, senetlerinizi ödeyemiyorsanız yahut elinizdeki çeklerin karşılığı yoksa arkasını yazdırmak zorunda kalıyorsanız, kredi kartınızın borçlarını ödeyemiyorsanız bu size piyasa ekonomisi hakkında sinyal vermiş olmuyor mu?
Eğer misafirliğe gitmişseniz bir dostunuza, bir yakınınıza özür dileyerek ve izin alarak buzdolabını bir müfettiş edasıyla inceleyin. Neler var neler yok gözlemleyin.
Ancak bu inceleme bir kez yetmez bu bir kaç kez her sınıfa ait tanıdıklarınıza uygulayın. Kimse kızmasın ne de olsa ekonomi ile ilgili bir araştırma, bir inceleme yapıyorsunuz üstelik özür dileyip izin alarak inceliyorsunuz.
Pazarları denetleyin, bir tarım ülkesi olan ve Akdeniz sahili olan; dört mevsimi aynı anda yaşayan bir Ülkedesiniz et, süt, peynir, tereyağı fiyatlarına odaklanarak bir bakınız.
Kuyumcu ve döviz bürolarının önünden geçerken ABD Doları, Euro ve Altın fiyatlarına, kurlara dikkatlice bakınız rakamlar sizi ekonomi konusunda projektör misali aydınlatacaktır.
Bu da yetmez ise İŞKUR’a bir uğrayın eğitimli, eğitimsiz iş arayanların sayılarına, işsizlerin kabaran rakamlarına lütfen bir göz atın rakamlar sizi üzecek mi? Mutlu mu edecek? Göreceksiniz.
Bu ve buna benzer örnekleri çoğaltmak, çeşitlendirmek o kadar mümkün ki yazmak bile beni üzüyor.
Oysa siyasi iktidar öylesine hayali ve yalan tablolar sergiliyor ki inanın neredeyse kendimi ve sizleri oldukça zengin kapitalist sanacağım kişinin kendini kandırması oyununu oynuyoruz. Aç Kabadayı misali.
Bilenler bilir hem de çok iyi bilirler misafir özlenirdi, davet edilirdi açık büfe misali envayi tür yemekler yapılır misafire aşkla şevkle ikram edilirdi.
“At The Present”, “Şu an itibariyle günümüzde” misafire seçenek bırakmadan, o şansı tanımadan emri vaki bir tarzla ‘’Ne - İ - Çer - Siniiiz?’’ diye sorulur ekonomisini yaşıyoruz. İşte Türk ekonomisinin bilimsel olmayan fakat canlı, canlı yaşadığımız çok acı gerçekler işte bu ümmi ve hayattan kesitler çok şeyi açıklıyor anlamak isteyenlere.
“Bu da gelir, bu da geçer ne de olsa kış’ın sonu bahardır” türküsüyle avunmak gerekiyor gibime geliyor.
Peki, yeni hükümet toparlar mı? İşi düzeltir mi? Ekonomiye hayat verir mi?
Bu konuda çalışmaları, programları var mı? Yoksa dünü, eskiyi arar mıyız? Birlikte göreceğiz ve yaşayacağız. Solcuların; Başın öne eğilmesin aldırma gönül aldırma türküsünü bu ekonomi halka daha çok söyletecek gibi gözüküyor.
Kalın sağlık ve sevgiyle siz Batmanlılar ve değerli Sonsöz okurlarımız.