Müslümanların çoğunlukta yaşadığı ülkelerde olması elzem olan; Adalet, İyilik ve Akrabaya yardım konusu mumla aranır hâle gelmiştir.
Oysa imandan sonra İslam'ın omurgasını bu üç esas teşkil eder.
İslam'ın rükünları olan; Namaz, Oruç, Zekât, Hac ve kelime-i şehadet bunların önemini hatırlatır.
Müslüman; adıl, İyilik sever ve akrabaya daha bir önem verir.
Ya günümüzde? Maalesef...
Ükemizde; son on altı yılını muhafazakar bir partinin tek başına iktidarda olmasına rağmen bu değerler giderek azalmaktadır.
Her cuma hutbesinde okunan ayette Allah'ın kesin emri olduğunu hatibin söylemesine rağmen; Adalet, İyilik ve Akrabaya yardım önceliğimizden çıkmıştır.
Adalet: herkese ve kesime lazım.
Sevdiklerimiz, yandaşımız, fikirdaşımız, dindaşımız, akrabamiz için olması güzel olsada bunların dışındakiler için de istemek daha güzeldir.
Kişilerin adil olması önemli ancak devletin adil olması daha önemlidir.
Hz Ömer (Ra) "Adalet mülkün temelidir" derken adaletin olmadığı yerden mülkün de olması zordur.
Güçlü devletler güçlü adaletle oluşur. Yıkılan devletlerin büyük çoğunluğu adaletten uzaklaşlamari sonucudur.
İhsan, iyilikte bulunmak adaletin bir gereğidir. Karşılık beklemeden, kim ve kimler olduğuna bakmadan iyilikte bulunmak dinimizin ve insanlığın bir gereğidir.
Atalarımız "İyilik yap denize at balık bilmezse halık bilir." Diyerek olması gerekenin özetlemişlerdir.
Fitneyi önleyen, kardeşlik hukukunun geliştiren, zengin ve fakir arasındaki muhabbeti artıran ihsan yani iyilik yapmaktan başkası değildir.
Bakara 177 Ayet:
"İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı taraflarına çevirmeniz(den ibaret) değildir. Asıl iyilik, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitap ve peygamberlere iman edenlerin; mala olan sevgilerine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, (ihtiyacından dolayı) isteyene ve (özgürlükleri için) kölelere verenlerin; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren, antlaşma yaptıklarında sözlerini yerine getirenlerin..."( Duy. Meal)
Akraba; kan bağımiz olan kimselerdir. Ayni dine de mensup işek "nurun ala nur" dur.
"akrabanın yaptığı akrep yapmaz", "kim gözünü çıkarmış? Akrabam, onun için derin çıkarmış" birer Yahudi sözü ve dinimizde yeri yoktur.
Dinimize göre olması gereken; iyi günde, kötü günde akrabanın yanında, sevincine ortak olmak ve sıkıntısını gidermeye yardım etmektir.
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem:
"Akrabalık, Arş’ta asılıdır. Der ki: “-Beni gözeteni Allah gözetsin; beni terk edeni Allah terk etsin." (Müslim, Birr ve Sıla, 17)
"Akrabalık bağlarını kesip koparan kimse Cennete giremez. (Buhari, Edeb, 11)
"Her kim rızkının bol olmasını ve ecelinin gecikmesini istiyorsa akrabasını görüp gözetsin." (Buhari, Edeb, 12)
"Ey insanlar, birbirinize selâm verin, akrabanızı gözetin, yemeği yedirin! Geceleyin insanlar uyurken namaz kılın ki selâmetle Cennete giresiniz."( Tirmizî, Et’ime, 45)