?>

YANIK BİR KIZ ÇOCUĞUNUN HİKÂYESİ

Hatice Türkan

6 yıl önce

2015 yılında tanıştım Evin’le.

4 yaşındaydı o zaman.

Babasının kucağında geldi gazete ofisimize.
Yüzünün tamamı yanık.
Derisi, yanık, büzüş büzüş.

Elini tuttum, yanmış,

Parmaklarının yarısı yok,

Kimi parmakları yanarak, eriyerek yapışmış.

Kulaklarının yarısı yok.

Burnu yok.

Vücudunu gösterdi babası;

Bacakları, kolları tamamen yanık.

Kaşları yanık.

Saçları yanık.

Kafa derisi yanık.

O dönem,

Suriye’de savaş, en şiddetli döneminde.
Kamışlo’daki evlerinin bahçesine düşmüş bombalardan biri.
Annesi ölmüş bu saldırıda,

Evin ise yanmış,

Ölmekten beter olmuş adeta.

İlk müdahale, Suriye’de yapılmış Evin’e.

Hayati tehlikeyi atlatmış.

3–5 senelik zaman da fayda etmemiş, yanıklar iz bırakmış Evin’de.
Kızının vücudundaki yanıklara dayanamamış baba.
Evin ve diğer 8 çocuğunu alıp, Suriye’den ayrılmış.
Ocağını, işini, memleketini bırakıp, Türkiye’ye sığınmış Hacıibrahim Ailesi.
Kendisi gibi Kürtlerin yoğunlukta yaşadığı Batman’a gelmiş.
Kızının tedavisi için yol, iz aramış,
Kapı kapı dolaşmış baba Rezan Hacıibrahim.
Son olarak gazetemiz Sonsöz’e geldi, kucağında kızı Evin.

Konuşmuyordu Evin.

2 yıl kadar da konuşmadı bizimle.

25 Ağustos 2015 tarihinde

Gazetemizde çıkan ilk haberden sonra, yardım toplandı Evin için.
Gönüllüler, yardımseverler, sahiplendi,
15 Bin TL ile Antalya’ya gönderildi Evin.

Ameliyatı, devlet imkânları ile yapıldı.

Gidiş, geliş ve barınma masrafları ise toplanan parayla karşılandı.

2 yıl kadar gitti geldi Antalya’ya.

Plastik Cerrah Ömer Özkan’ın yanına.

Burun operasyonu ile nefes borusu rahatlatıldı ilkin.

Sadece sıvı tüketebilen Evin,

Daha rahat yemek yemeye,

Dahası iyi nefes almaya başladı.

Kaşları da çizildi,

Yüzü, daha bakılabilir bir hale geldi.
Yüz nakli için Evin’in büyümesi gerekiyordu.

15 yaşını beklemeliydi.

O günlerde ne oldu ise Doktor Ömer Özkan ile bağlantılar koptu.

Evin’in, yanarak bitişen parmakları,

Ankara’da bir hastanede yapılan operasyon ile birbirinden ayrıldı.
Ama Evin, savaşın izlerinden bir türlü kurtulamadı.

O, aynaya bakmaktan hep korktu.

Arkadaşları da ondan korktu.

Bu yüzden okullardan hep kaçtı.

Oysa kalem ve defteri çok seviyordu.

Boya yapmayı da…

Sokaklardan kaçtı.

Arkadaşlarından kaçtı.

Oysa oyun oynamayı çok fazla hak ediyordu.

O, babası ile birlikte Atatürk Parkı’nda çay ve buzlaş satıyor şimdi.

İyileşmek istiyor.

Yanıma da sık sık uğruyor Evin.
Cep telefonumu tanıyor, selfie kamerasını açıyor
Ama normal kameraya bakamıyor hâlâ.
Üzerinde gift olan kamera görüntüleri ile çekiyor fotoğraflarını.
Kendiyle barışamıyor bir türlü.

Hacı İbrahim’in ağabeyi de Batman’da kanserden öldü.
Ağabeyinin eşine ve 4 çocuğuna da bakıyor şimdi.

İki aile, tek evde yaşıyor.

Anlayacağınız, maddi durumları öyle çok iyi de değil.
Vakıf yardımları ve hayırseverlerin destekleri ile geçiniyorlar.

Ama Evin’in iyileşmesi, onların tek isteği…

Unutmadan söylemeliyim;

Çok güzel kirpikleri var Evin’in.
Çok güzel gülüyor.

Çok da güzel bakıyor.

Gözbebeklerinizin ta içine bakarken,

Onu çok iyi anlıyorsunuz.

Onunla mutlaka tanışmalısınız.

İsmi de ona çok yakışıyor.

Biliyorsunuz;

Evin, aşk demek.

Bu yüzden, mutlaka onu tanımalısınız…

Ve lütfen,

Yaşamın bir köşesinde,

İlgi ve desteğinize ihtiyaç duyanları

Görmezden gelmeyin…

YAZARIN DİĞER YAZILARI