Ruhunun karanlık pencerelerinden sızacak gün ışığını bekliyordu. Metruk evler kadar yorgun ve yalnız ela gözleri… Gülmeyi unutmuş çehresi… Onun ruhum sancıyor dediği şeye doktorlar depresyon diyordu. Oysa yaşadıkları, öfkeleri, kaderin cilveleri arasında verdiği yaşam mücadelesi… Hayatın soğuk ellerine maruz kalmış ürkek teni, bir ürpertiyle uyandığı acı dolu sabahlar… Hissetmeye mecali kalmamış bedeni. Hepsinin karşılığı bu muydu? Sayfalara sığdıramadığı hislerini tek bir kelimeye sığdıran herkese kırgındı. Yaşamaya olması gerekenler manzumesi şekliyle bakan… Duygularını zaafiyetmişçesine hor gören yakınlarından… Bu hüznü atmalısın diyen sahte suratlardan bıkmıştı. Rutubetli binalar neden hep kapıcıların kaderiydi mesela. Yaptığın şey, onla alakasız bir olumsuzluğu niye peşinden sürüklerdi? Kimdi insana bu zavallı kanıları kaderiymiş gibi algılatan? Kimindi bu nobran düzen? Öyleydi işte. Bir çoğunun kapısından sessizce geçen yitirilmişlikler onun sofrasında en baş köşeye otururdu. İnsan kendi gücünü ötekinin zafiyetinde keşfetmemeliydi. Neyse dedi. Bir monolog şeklinde süren konuşmalar en az çevresi kadar yoruyordu onu. Bir bankta soluklanmak istedi. Her zerresini usulca esir alan güneşe teslim oldu. Kapadı gözlerini. Bir an bile olsa düşüncelerinden firar etti. Hakiki kendiliğe kavuşmak mevcut kendinden kaçmakla mümkün olabilirdi. Gördüğü düş cennetti. İçine çektiği taze reyhan kokusu... Bir dosta sarılır gibi sığındığı gökyüzü… Yola koyulmuş bir karıncanın yolunu kolaylaştırdı. Minnetini hissedercesine gururlandı. İnsan olmak her şeye rağmen en kıymetli olandı. İnsanın varlığı pek çok alemin nizamı ve kurtuluşu olabilirdi. Elbette önce kendini diriltmekten başlamalıydı. Kanayan dizlerine pansuman yapmaktan başlamalı. Küstüğü sokaklarla barışmaktan… Tüm aşılmış yolların hikâyesinin yola koyulmakla başladığını da biliyordu. Varsa bir aşkı ona sahip çıkmak ve özgürce yaşama mücadelesinin onu diri tutacağını da biliyordu. Mutluluğun düşlerinde gizli olduğunu da… Öyleyse kalkmalı. Yola düşmeli. Yolda kalmalı. Tekrar kalmalıydı. Zira yaşamak umrundaydı.