Yoğun bir eğitim sürecinin sonunda yaz tatiline girerken okullar, doğal olarak öğrenciler için de dinlenme zamanı başlamış oluyor. okul, ders, ödev, sınavlar derken ağır bir yükün altında kalan öğrenciler, karne sonrasında rahat uyuyabileceği, dinlenebileceği, gezebileceği, okuyabileceği, ailesiyle, arkadaşlarıyla, akrabalarıyla muhabbet edebileceği zaman dilimlerine girmiş bulunacağı düşünülüyor.
Oysa böyle olmuyor. Aile olarak topyekûn bir karar birliğiyle öğrenciye rahat vermiyoruz. sonraki seneye hazırlık telaşları, açılan kurslar, bitirilmesi gereken testler, dershane arayışlarıyla onlara nefes aldırmıyoruz.
Hem akademik başarı için kurslara gitsin, hem de yüzme kursuna, Kur'an kursuna, müzik kursuna, spor kursuna gitsin istiyoruz. Bir anda ahtapot gibi her yere kolu yetişsin, her şeyden biraz alsın, her şeyden biraz öğrensin istiyoruz. Kurs kurs gezdiriyoruz öğrenciyi. Sanki bir sene boyunca bilgiye aç kalmış, öğrenmeye acıkmış, herşeyden mahrum kalmış gibi yaz aylarında da ihtiyaçları gidermek için yoğun bir programa dahil ediyoruz onları.
Bir sene boyunca derslerin yoğunluğu, okulun yorgunluğu yetmiyormuş gibi yaz ayında da onlara dolu dolu bir program hazırlıyoruz. Bu da öğrencide bilgi kusmasına sebep oluyor. Bıkkınlık ve tükenmişlik yaratıyor. Asıl yeteneğini, becerilerini yaralıyor. Bu sefer herşeyden soğumaya, her şeyden uzak kalmaya başlıyorlar.
Çocuklarımıza doğru rehberlik edip onları doğru yönlendirmek için neler yapmalıyız. Gelin biraz muhabbet edelim:
1- Öncelikle çocuklarımızla bol bol vakit geçirelim. Onların duygularını tanıyalım, düşüncelerini önemseyelim. Hayallerine eşlik edelim. İç dünyalarına tanıklık edelim.
2- Kendi tecrübelerimizi onlarla paylaşalım. İyi olduğumuz bir alan varsa çocuklarımıza aktaralım. Yemek pişirmeyi, ütü yapmayı, evi temizlemeyi, çamaşır katlamayı, bulaşık yıkamayı, odasını toplamayı, öğrensinler.
Ev, hayatın provasıdır.
3- Sosyalleşmenin, duygusal zekanın en çok geliştiği sanatsal ve spor aktivitelere gönderelim. İlgi ve yeteneğinin olduğu, kendi istek ve talebini dikkate alarak bir kursa yazdıralım. Bunu yaparken aynı anda beş altı kursa kaydını yapıp hepsinden soğutmayalım.
4- İmkanlarımız ölçüsünde başta çevremizde bulunan tarihi yerleri, ören alanlarını, müzeleri gezip tanıyalım.
5- Özellikle akşamları ailecek kutu oyunları, geleneksel oyunları oynayalım. Aile bağlarını güçlendirir, muhabbeti artırır, güzel anılar biriktirilir.
6- Belki de en önemlisi, her zaman yapacağımız ama tatil günlerinde daha fazla vakit ayıracağımız kitap okumaları yapalım. Ortak bir saat belirleyip ailecek kitap okuyalım. Sürekli yapıldığı zaman hayal gücünü geliştirir, yaratıcılığını derinleştirir, kelime dağarcığını zenginleştirir.
7- Köylerimizi ziyaret edelim. Bağ bahçelere gidelim, tarlaları, kırları dolaşalım. Bu çocuklarımızın geçmişle bağ kurmasını sağlar, toprağı, doğayı sahiplenme duygusunu artırır.
8- Büyüklerimizi, akrabalarımız ziyaret edelim. Sıla'ı rahimla çocuklar, şefkat ve merhameti, sevgi ve saygıyı, değerleri özümsemeyi gelenek ve göreneklere sahip çıkmayı, örf ve adetlerimizi öğrenirler.
9- Çocuklarımıza bildiğimiz duaları, namaz kılmayı, Kur'an okumayı öğretelim. Bu hem dünya mutlulukları için, hem ahiret saadetleri için en önemli ihtiyaçtır.
10- çocukların bol bol oyun oynayacağı zamanlar planlayalım. Oyun, hayal gücü gelişimi, yaratıcılık, sosyalleşme, iletişim, liderlik, sorun çözme, eleştirel düşünme, birlikte öğrenme, eğlenceli zaman geçirme için çok önemli bir araçtır.