?>

Yazı yazma yola, başın girer belaya…

Ercan Atay

4 ay önce

Kürt mevzuunda 60 yıldır gelinen noktaya bakar mısınız?

Kocaman bir hiç…

Kürtçe isim, Kürtçe müzik, Kürtçe konuşmak-yazmak yasaklar arasında iken ben henüz 20 yaşındaydım.

Hatırlıyorum da; 90’lı yıllarda Newroz’da ‘W’ kullanan biz Batmanlı yerel basın mensupları aynı gün gözaltına alınmış, Savcılığa sevk edilmiştik.
Daha sonra DGM’de görülen siyasi davalarda Kürtçe’ye ‘bilinmeyen dil’ yakıştırması yapışmıştı.
Ahmet Kaya Kürtçe şarkı söylediği için linç edilmiş, yurt dışına kaçmak zorunda kalmıştı.
Kadınlar halayda Kürtçe şarkı söylediler diye gözaltına alındılar.

Selahattin Demirtaş, başta olmak üzere Cezaevlerinde binlerce Kürt siyasi mahkum var.

Leyla Zana Mecliste Kürtçe yemin ettiği için 10 yıl Cezaevinde yattı…

Yani işin özeti; Kendimizi bildik bileli Kürtçe konuşma-yazma Türkiye’de istendiğinde ideolojik bir dil olarak değerlendirilebiliyor.
Bunun mantığı ne biliyor musunuz? Dil tanındığında, kabul edildiğinde Kürt kimliği kabul edilmiş olur. Bu nedenle üst akıl Kürt dilini kendi çizgileri içinde kabul eder çizgi aşıldığında ise hemen müdahale eder.
Son günlerde DEM yönetiminde ki bazı Belediyelerde yaya geçitlerine ‘bilinmeyen bir dille’ pardon Kürtçe yazılar yazılıyor sonrasında Valilik yazıları siliyor.

DEM’li Vekil Zeynep Oduncu Valiliğin bahçe duvarına Kürtçe yazı yazdı ve bunu sosyal medyada paylaştı.

Daha bakalım bu duvar yazıları veya yol yazıları nereye kadar devam edecek?

Nasıl sonuçlanacak?

Ölmez eğer sağ kalırsak hep beraber sonuçları göreceğiz.

Umarız sonuçlar iyi olur.

Türkiye’nin Kürt politikası ortada, zaman-zaman yumuşamalar olur bazen de sertleşmeler.
Yarı başkanlık sistemi ile Türkiye’nin ayarları ile oynandı biliyorsunuz. Meclis kararı beklenmeden KHK ile her türlü yasal yaptırımlar yürürlüğe girer. ‘Bir gece ansızın gelebiliriz’ lafı biliyorsunuz son günlerin en popüler sloganı haline geldi. Bir sabah Kayyımla uyanmak an meselesi olabilir. Buna yönelik koşullar olgunlaşma devresine girmiş durumda!
“Körün istediği bir göz Allah verdi iki göz” Kayyımı savunan zihniyetin ekmeğine yağ sürmekle nereye varılmak isteniyor?
Doğrusu ben de bir anlam vermiş değilim.
Şimdiye kadar sakin duran derin sularda dalga yaratıp, girdap oluşturmak kimin işine gelir?
Bilinmez ama birileri sanki düğmeye bastı gibi…
60 yıldır çözülemeyen mesele yola ya da duvara yazı yazarak mı çözülecek? “Yazı yazma duvara ve yola başın girer belaya” derler.
-‘Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar’ kardeşim, beni kovsanız da doğruyu söylemek zorundayım;
Yaklaşık 8 yıldır gündeme gelmeyen bu mevzu neden birden bire gündeme getirildi?

Yerel seçimlerden sonra gücünü bir kez daha gösteren Kürt halkı kendi kendini yönetme şansını neden bir kaç kişinin inisiyatifine bırakıyor ki?

Yerel yönetimlerde marjinal kavramların yanıt bulmayacağı gerçeği hiç mi düşünülmüyor?

60 yıldır süren sorun bir anda çözülebilir mi?

Sorunun çözü mü yerel yönetimlerin faaliyetleri mi?

“Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır” elbette ki kimsenin işine karışmak istemeyiz ama bu işleri siyasi şova dönüştürmenin hiç bir anlamı yok.
Tamam halk dilini konuşmak, kültürünü yaşamak istiyor buna kimsenin bir itirazı yok ama halk hizmette bekliyor.
Size yetki veren halk kendi iradesinin tadını çıkarmak istiyor, yıllardır Kayyımla yönetilen halk bu haksız uygulamaların son bulmasını, kendi yağı ile kavrulmayı istiyor.
Anti demokratik uygulamalara zemin oluşturarak oyuna gelinmesini istemiyor.
Yakın tarihteki hendek ve benzeri olaylardan lütfen ders çıkaralım, hataların kefaretini halkımıza ödetmeyelim…
YAZARIN DİĞER YAZILARI