2016’ ya soğuk, çok soğuk bir giriş yaptık. Bu aralar dondurucu soğuklarla uğraşıyoruz.
Bizde soğuklar, hastalıkların belirtisi olarak kabul edilir.
Gelen soğuklarla salgın hastalıklar yüzünü göstermeye başlar. Oysaki hastalıkların sebebi soğuklar değildir. Soğuk havalarda vücut ısımızı dengeleyemediğimiz için grip nezle ve soğuk algınlığı gibi çeşitli hastalıklara yakalanırız.
Bu hastalıkların oluşturdukları virüslerinetrafa çok hızlı yayılmasıyla salgın meydana gelir. Yani soğuklardan topluca hastalanmayız. Ondan ona, ondan ona bulaşan hastalıklarla toplu bir salgın gerçekleşir.
Soğuklar bu kadar tehlikeli olsa Rusya’da çocukları dirençleri artsın diye kara koymazlar. Tabi bunun tıbbi birdayanırlığı var mı bilmiyorum. Ama bizlerin soğuğa karşı direncimizin olmadığını biliyorum.
Bu soğukların getirdiği tek güzel şey, etrafı beyaza bürüyen karlar olmuş oldu.
Genel itibariyle insanlar kara sevinir. Yaşlısını bile çocukça bir sevinç kaplar.
Beyazın verdiği huzur insanı rahatlatır. Karın yağdığı sürece, etrafa sankibir sessizlik hakim olur. Bir dinginlik kaplar etrafı, insanın içine de bir huzur.
O yüzden karın yağdığı anı severim.
Soğuk serttir kışlarımız ama kar öyle her kış gelmez. O yüzden ardından getirdiği sıkıntıları hesaba katmadan eğleniriz tadını çıkartırız.
Geçen gece yan apartmandaki üç dört bayan karın yağdığı sırada sokağa çıkmış, karla oynayıp karın keyfini çıkartıyorlardı. Saat gece yarısını geçmişti.
Ben de karı izlemek için dışarıya bakarken bayanları gördüm. Bayanlar karın tadını çıkartırken birileri de yanlarından geçiyorlardı.
İnsanlar soğukta evlerine gitme telaşı içinde yürüyorlardı. Bayanlarda o soğukta eğlenme telaşındaydılar. Birbirleriyle ilgilenmeden geçip gittiler.
İzlerken daha da keyif aldım. Başka zaman olsa o saate bayanların aşağıda olması absürt bir durum olurdu herhalde.
Karın getirdiği ayrı bir huzur da sokakların sakinliğidir. Yine de her kar yağdığında arkasından yağmur yağsın diye dua ederim.
Yağmurun yağmaması soğukların devam etmesi gelecek olan çilenin başlangıcıdır. Çilesi de güzelliğinin verdiği huzur kadar etkilidir. Ama etkisi ters yöndedir bu kez. Yerde kalan kar dona dönüştüğü an çilesi başlar. Üşüyenler için öylede huzur verici olmaz.
Yazımı yazarken dışarıda çok güzel bir yağmur var.
Karlar da hafif hafif erimeye başlıyor. Umarım karlar erir. Eksilere düşen termometre normal hava seyrini göstermeye başlar.
Çünkü biz kar keyfi yaparken birileri ağır hayat mücadelelerine devam etmekte.
Ülkemize sığınan mülteciler zor şartlarda yaşıyorlar. Çadırda yaşamak zorunda olan insanlar var.
Daha iyileri başlarını koydukları dam bulabilmiş belki ama o damın içini ev yapabilecek bir şey koyamadıkları için soğuk duvarlarla hayatlarına devam etmek zorunda kalıyorlar.
Çile çekmek için mülteci olmak gerekmiyor.
Kapanan köy yolları oradaki yaşam mücadeleleri, temel ihtiyaçlarının karşılanma zorlukları bunlarda ayrı sıkıntılar.
Soğuklarda ısınmak için yakılan kömürden zehirlenen Batmanlı ailenin öyküsünü geçenlerde okuduk. Bu tür trajik ölümler ne yazık ki çok sık yaşanmakta.
Halen yanı başımızda sokağa çıkma yasağı devam etmekte.
İki ateş arasında kalan insanların normal şartlar dışındaki yaşamlarına birde soğukların eklenmesi hayatlarını iyice zorlaştırıyor.
Bir de sokak hayvanları var tabi. Onlarında yemek ve barınma problemleri soğuklarla artıyor.
Bizlerin yaşadığı günlük sıkıntıları saymıyorum.
Kış ayrı iki şekilde de okunabilir. Kimi için yağan kar biraz eğlence kimi içinse yaşanacak büyük sorun.
2016 ya girdiğimiz ilk hafta biraz soğuk ve sert oldu. Genel tansiyon yeni yılda havaya da tesir etmiş durumda. Yağan kar biraz ruhumuzu dinlendirse de getirdiği sıkıntılar çok daha fazla olacak. Gelen yağış umarım havanın soğuğunu kırar. Mevsim normallere döner.
2016 tüm olumsuzluklarını bizlere hava muhalefetiyle yaşatmış olsun.
Gelecek günler içimizi ısıtacak yüzümüzü gülümsetecek olaylara gebe olsun...