Ülkede gündem o kadar hızlı değişiyor ki bazen takip etmede zorlanıyoruz.
Can Atalay konusunun görüşülmesi için TBMM olağanüstü toplanıyor bu toplantıda eski futbolcu ve Milletvekili Alpay Özalan meslektaşı Ahmet Şık’a Meclis kürsüsünde yumruk atmaya çalışıyor!
Konu dağılıyor mesele ideolojik platforma çekiliyor.
Zamanında Alpay’ın benzer hareketlerini, Kenan Sofuoğlu, Hamza Yerlikaya, Saffet Sancaklı gibi milli sporcular da yapmıştı.
Siyasetin ‘S’sinden bile anlamayan bu kişiler lüks arabalarla Meclise gelerek, ayaklarını makam koltuğuma koyup fotoğraf çektirerek veya sahte lise diploması ile gündeme gelerek, siyasi yaşamları başlamadan bitmişti. Bana göre Fair Play ödülü almış Alpay’da siyasi yaşamını Ahmet Şık’a el kaldırmakla bitirmiş oldu.
***
Kara Harp Okulunda düzenlenen mezuniyet törenin de ise son derece ilginç gelişmeler oldu; Bir gurup genç teğmen rutinin dışına çıkıp, kılıçlarını çekerek; “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye sloganı attılar.
Bu gençlerin amacı neydi?
Kimler tarafından oyuna geldiler?
Nasıl bir başkaldırı?
Bilemeyiz ama kendilerine yazık ettiler.
50-60 genç teğmen belki daha fazlası ordudan atılacak ve sicilleri bozulacak. Peki değer miydi? Bence bu gençlerimize çok yazık oldu, ülkede askeri vesayetin kalktığını görmeyecek kadar kör olan bu gençler tek kelime ile oyuna getirildiler. ‘Bu pilav bence daha çok su kaldırır’ gibi…
***
Gel gelelim Batmandaki şu taziye yemeklerine; Memleketin o kadar sorunu var aylardır bu mesele tartışılıyor. Batman ikiye bölünmüş, bir kesim ‘yemek verilsin’ diyor diğer bir kesim de ‘verilmesin’ diyor.
Acaba hangisi haklı?
Çözülmesi güç bir problem gibi önümüze konan bu mesele çok ucuz bir mesele, gönül isterdi ki Belediye yeni proje, yatırım ve hizmetlerle gündeme gelsin.
Ama bizim şansımız mıdır nedir?
Ya yemekle, ya da Kürtçe yazı ile gündeme geliyoruz.
Yola yazılan yazılardan sonra şehrin giriş ve çıkışlarında ki Türkçe yazılar Kürtçe ile değiştirildi.
Aferin size ben olsam resmî evrak ve yazışmalarda da Kürtçe kullanırım.
Hatta Türkçe tercüman kadrosu açar Belediyeye gelen Kürtçe bilmeyen vatandaşlara rehberlik yapılmasını sağlardım. Gelecekte bu da mümkün… Nasıl olsa uzaya çıkan ilk Astronotu bile bir Kürt astronot karşılamış, iletişim kuramamış, beden dili ile konuşmuşlardı!
Şaka gibi değil mi?
Kızmaca, gücenme yok kardeşim. Bir halk varsa ve dili de farklı ise kendi dilini okuyup-yazması kadar temel bir insan hakkı olamaz…
***
Son olarak Gülistan Başkan taziye yemeklerine son noktayı koyarak; “taziye evlerinde bundan böyle yemek verilmeyeceğini” dedi.
Aferin kendisine, zaten iki halk lokantası açıldı ve üç çeşit yemek 100 TL’den satılıyor.
Bundan iyisi can sağlığı.
Yalnız sayın Eşbaşkan Sönük bu açıklamayı yaparken toplumun dinamikleri ile istişare yapıldığını söylemiş.
Tövbe Bismillah…
Bu dinamikler var da biz mi haberimiz yok!
Velhasılı kelam taziyelerde yemek verilmemesi iyi oldu bence, artık bundan sonra vatandaş taziyesini BEMİNNET yapacak. Sanki Belediye yemek vermese millet aç kalacak!
***
Bir önemli mesele de hukuk garabetinin yaşandığı Dilan ve Engin Polat çiftinin 10 aydan sonra tahliye edilmeleri…
Doğrusu pek de sürpriz olmadı. Tahliye edilecekleri Polat Çiftine daha önce söylenmişti.
Neden? Derseniz son duruşmada yüzler gülüyor ve coşkulu bir karşılama hazırlığı vardı.
Adliye binasında bir mehteran bir de davul zurna eksikti. Madem sonuç biliniyordu vatandaşa neden umut verildi? Bu memlekette konuşanlar Cezaevine, konuşmayalar, Vergi kaçakçıları, kara para aklayıcıları ise dışarda… oldu olacak el konulup polis aracı yapılan lüks araçları da geri verin de eksik bir şey kalmadın.
Tahliye kararı kamuoyunda büyük tepki ile karşılandı ve vicdanlar bir kez daha sızladı…
Ama iktidarın umurunda bile değil neden derseniz.
Dünyanın en şanslı iktidarı bizde; yanlış yapılıyor alkışlanıyor, Yanlıştan dönülüyor “pardon” deniliyor yine alkışlanıyor.
Yani özetle; suç yönetenlerde değil suç yönetilenlerde…
Buna da saygı göstermek gerek çünkü; göreve getirip, yetki veren yine bizleriz…