Diyarbakır ve çevresinde insanların ne zaman yaşadığı kesin olarak bilinmemekle beraber, günümüze kadar önemini kayıp etmeden, düzenli yerleşim yerinin İç kale olduğu bir gerçektir. İç kale; o zamanın, yaşam, barınma, korunma ve jeopolitik şartlarına en uygun, doğal yapısıyla saldırılara karşı koruması kolay, su imkânı, zirai yapısı ile iskân edilmeye en uygun bir yerdi. İç Kale, Diyarbakır’ın merkez çekirdeğini oluşturur. Şehir tarih içerisindeki değişim ve gelişimini burasını hep merkez almıştır. İç kalenin yerleşim alanı oluşmasında Karacadağın çok önemli bir yer vardır. İlin batısında bulunan ve volkanik bir dağ olan Karacadağ; Günümüz, Şanlıurfa, Mardin ve Diyarbakır il sınırlarını bir birine bağlayan, 120 km. Çapı ve 8000 km alana sahip ve en yüksen tepesinin 1957 m olan bir platodur. Petrografik ve jeokimyasal verilere göre; Karacadağ üç ana evrede, pek çok fazda üst Miyosen’de meydana gelmeye başlamış; yakın zamana kadar oluşumları devam etmiştir. Tümü bazaltik (oliven, bazalt, tefrit, bazenit, trakibazalt türleri) birleşiğidir. Karacadağdan akan lavların bir kısmı Dicle nehrine kadar gelmiş, soğumuş ve kalkan balığı biçiminde bir şekil almıştır. Amalaka kızlarından olan Melike Amida da, Hz. Yunus (as) iman ederek Müslüman olmuştur. Bunun üzerine Hz. Yunus(as)da şehri şimdiki İçkale’yi Karacadağ’dan gelen lavların soğumasıyla oluşan sert kara haline gelen Fis Kayası’nın üstünde, etrafını kalkan balığı biçiminde ki kaleyi inşa etmeye başlamıştır. (seyahatname) Şehir merkezinin yani İç Kalenin milattan önce 2300 yılında, İran ve Irak’ı Akdeniz ve Karadeniz’e bağlayan yolların kavşağında kurulduğudur. (diy.ans.9 c. 465) M.Ö. 3 binli yıllarda bölgenin hâkimi Asurlar olduğu ilk adının Asur metinlerinde “Amidi” olduğudur. (Diyar. Kül.tür. sitesi). MÖ. 2000 yıllarda Hurilerin bölgede yaşadığıdır. (Grousset, 1947,14) İç Kale, günümüze ulaşan kanıtlara ve konumuna bakılarak burasının son yıllara kadar, kentin “yönetim merkezi” olarak sürekli bir işlev gördüğüdür. Osmanlı imparatorluğunun en parlak dönemi olan Kanuni Sultan Süleyman 16 burç ve iki yeni kapı eklemiş ve İç Kaleyi genişletmiştir. İç Kale içinde önemli yerlerin başında Virantepe Höyüğüdür. Yapılan kazı çalışmalarında, 13 yüzyılın başlarında Artukoğullar dönemindeki Sarayının kalıntıları ve en önemli kısmı ise dört tarafı eyvanlarla açılan süslü bir havuzdur. İçkale, Dicle nehrine hakim bir tepesinde olması, su kaynakları, elverişli iklimi, toprak yapısı, yolların kavşağında olması, Hevsel bahçeleri ile hep önem kazanmış ve önem kazanmaya devam edecektir. Diyarbakır ilk düzenli yerleşim yeri olan İçkale olduğu ve burada bulunan höyüğün tarihsel olarak ne zaman yapıldığı konusunda arkeolojik bulgularda burasının Amida höyükü olarak isimlendiği yaklaşık olarak M.Ö. 3700-3500 yılları arsında kurulduğu tahmin edilmektedir. Yapılan yüzeysel çalışmaları sonucun höyüğün M.Ö.4200 yılara kadar inmekte Asurlar döneminde olduğu tahmin edilmektedir. İlk kalenin de Huriler döneminde yapıldığı kabul edilmektedir. Daha sonra sırasıyla Romalılar, Bizanslılar ve en nihayet İslam dönemi ile Artuklular burayı merkez olarak kullanmışlardır. Selam ve dua ile