Çok akıllı olan, aklıselim davranan, oylarını kime, hangi partiye vereceğini çok iyi bilen seçmen yine AKP’yi sahneye çıkardı. Tek başına iktidar yaptı.
Düşünüyorum da on üç yıl, on dört yıl boyunca tek başına iktidara gelip seçim üstüne seçim kazanan (7 Haziran 2015 istisna olmak üzere) ve bulunmaz Hint kumaşı olan AKP’yi bir dört yıl daha çekeceğiz.
Kaderimizi, ekonomimizi, hayatımızı ve yaşam tarzımızı belirleyecek olan bu muhteremler aslında olmazsa olmazımızmış da galiba ben anlamamışım.
İrdeleyelim, parantezi açalım, masaya yatıralım bu süper mega süperleri.
Adam akıllı iş vermiyorlar. “Çalışmanıza gerek yok, biz size kumanya veririz” diyorlar, veriyorlar da… Çay 1 kg, şeker 1 kg, mercimek 1 kg, makarna 3–5 paket, biraz yağ veriyorlar. Mevsim kış ise kömür veriyorlar ama kömür yanmıyor, çünkü kalitesiz. Doğru dürüst ısınamıyorlar muhtaçlar.
Yeşil kart vererek fakirleri kod’layıp fişliyorlar. Bir aile reisi düşünün evine kömür geliyor, kumanya kolisi geliyor. Adamcağız aile reisi, prestije bakın aile reisinin düştüğü hallere bakın, eşine, çocuklarına karşı sarsılan otoritesine, saygınlığına bakın, yardım alan muhtaç bir reis, bir baba. O reisin psikolojisini tahmin edin, ruhsal yapısını inceleyin.
Ücretlilere, işçilere verdikleri yüzde 3’lük maaş artışına bir dikkat edin. Küçük bir maaşın açlık sınırının altında olan o rakamın artış yüzdesine bir bakın.
Kendilerini eleştirenleri içeri atan iktidarın demokrasi ve özgürlük anlayışını tahlil edin.
Asgari ücretli biriysem, bekârsam ve kiradaysam nasıl geçinebilirim? Nasıl evlenebilirim? Kim ve niçin kızını versin bana? Eşim olacak o adaya ne vaat edebilirim?
Hayallerim bile olamaz. Bu ekonomiyle, bu gelirle ne yapabilirim? Umudum, yarınlarım, geleceğim olabilir mi?
***
Bir de bu muhteremlerin konforlarına bakın. Mal varlıklarını araştırın, kimlerle oturup kalktıklarını inceleyin, yandaşları ve yalakalarının neler yaptıklarını ve yapmadıklarını analiz edin. Farkı fark edin.
1 Kasım 2015 seçim nedenine odaklanın. Bu konuda fikir jimnastiği yapın bakalım işin içinden çıkabilecek misiniz? Bu günlere niçin geldik? Nasıl geldik? Hangi şartlarda ve aldıkları oy oranlarını sebep-sonuç ilişkileriyle tahlil ederek objektif olarak, yargılayarak düşünün.
AKP’nin kurucularından olan Bülent Arınç’ın ve Abdullah Gül’ün partiyle aralarındaki çelişkili, tezat davranış ve söylemlerine, açıklamalarına bir göz atın. Buna bir de Abdullatif Şener’i de katarsak AKP’nin gerçek yüzünü ve kimlere hizmet ettiğini net olarak anlayamaz mıyız?
Futbolcu transferi yapar gibi Numan Kurtulmuş’u, Süleyman Soyvuralı, Tuğrul Türkeş’i AKP’ye dahil eden bu fikir akımı ne yapmak istiyor? Amacı daha da berraklaşmıyor mu?
Milli irade yani seçmen bu oy oranını niçin verdi? Hakkıyla bilen var mı, doğrusu anlayabilmiş değilim.
CHP ile MHP’ye artık sözüm yok. Ben onları bir daha da hatırlamamak üzere unuttum. Hatırlayacaksınız seçimler öncesi tusunami etkisi yaratacak makaleler yazmıştım onlarla ilgili. Ne çok haklıymışım bir kez daha eleştirilerimi hem hak ettiler hem de pasiflik ve hatalarıyla teyit etmiş oldular. Bu CHP ile MHP denilen parti görünümlü ve parti olmaktan oldukça uzak bu siyasi harekât, AKP’yi endirekt de olsa iktidarlığa taşımada katalizör rol oynadılar. Kendi ayaklarına sıkmış oldular.
Yine mi AKP? Maalesef evet. AKP ile koca bir dört yıl… Daha çünkü seçmen, yani milli irade böyle istedi. % 49–5, % 50-5’a egemen olacak potalarında eriyeceğiz. Aklıselim seçmen böyle buyurdu elden ne gelir? Söylenecek söz var da yok.
Devlet Bahçeli hayal bahçesinde HAYIR’lı işler yapmaya devam ede dursun Kemal Kılıçdaroğlu, kırık kılıcıyla arenada oyalana dursun, CHP’den istifa etmeyip atılmayı bekleye dursun.
Davutoğlu o davudi sesiyle balkonda da konuşur, damda da, pencerede de. Ancak Ak- Saray’da el pençe sessiz sus pus olur, biliyor ki onu getirenler götürmesini de çok iyi bilirler.
Fransa’da meydana gelen IŞİD teröründe “artık sözün bittiği yerdeyiz” diyen Erdoğan’a bu genel seçimler sonrasında aynen ben de ekleyerek diyorum ki “kalemlerin kırıldığı, sözün bittiği” yerdeyiz. Ne yazsak, ne söylesek fayda vermiyor. Adamlar bir geldiler pir geldiler bir daha da gitmemek üzere geldiler.
Gidecek bir yerimiz de yok ki biz gitsek diyeceğim, diyemiyorum.
“Hayır’da hayır var” diyen Bahçeli’ye bu sonuç bu tabloda da bir hayır varmış diyesim geliyor.
Kalın sağlık ve ümitle bir başka bahara değerli Sonsöz okurlarımız ve milli irade.