Flaş haber, son transfer, büyük kazanç… Tuğrul Türkeş’i güya allı pullu bir mektupla transfer eden yörükzade eşrafından yeniden seçim hükümetinin Başbakanı başbakanlık makamına ve yörüklerin mütevazı, misafirperver hizmet aşığı Mr. Davutoğlu, rahmetli Alpaslan Türkeş’in kabrini zemzem suyu ile kimi bilgilere göre de gül suyu ile yıkamış.
Hem yıkamış hem de MHP’ye inat ve psikolojik savaş anlamında bir aksiyonda bulunmuş. Üstelik MHP tabanına sinsice göz kırpma aynı zamanda müthiş bir reklâmla canlı olarak TV Kanallarında boy gösterdi bu yörük orijinli emre amade Başbakan.
Ölüm ötesi ile iletişim kurulabilseydi Rahmetli Alpaslan Türkeş’in tepkisini, fikrini, memnuniyet veya memnuniyetsizliğini öğrenmek, bilmek ne kadar iyi olurdu.
Maalesef bu mümkün değil bu yüzden haberi ve etkisini kaynağından yani kabir ehli mevtadan öğrenemiyoruz.
Tereyağcılara taş çıkaran bu davranış AKP’nin oy oranını arttırmak içinse aksini düşünemiyor, yazamıyorum. Bu yörük orijinli Başbakanın; işsizliğin maksimum olduğu bu ortamda işini elinden alacak değilim ya “Kabir Yıkama İşi”
Oto yıkama, halı yıkama işlerine hepimiz aşinayız ama kabir yıkamayı inanın ilk kez görüyor ve şahit oluyorum. Hem de başbakanın bizzat o öpülesi! elleriyle.
AKP kanun hükmüne kadar nameyle, tüzük ve yönetmelikle Başbakanlık yetki sorumluluk ve görevlerine “Zemzemle Kabir Yıkama”yı eklerse buna şaşırmalı mı? Tüccar zihniyetliler belki bir gün bunu da yaparlar.
Nasıl kurtulmuşsa? Ve kimden kurtarılmış olduğu bilinmeyen Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş denilen zatın gardırobu, siması, davranışları gazeteci refleksimle ekranlarda da olsa samimi söylüyorum yakın takibimdedir:
1-İyi besleniyor, kilo almış, cildi parlıyor.
2-Saadet Partisinin Genel Başkanıyken aynı takım elbiseyi giyer arada kravatı değişirdi, şimdi artık AKP’li olduktan sonra bir giydiğini bir daha giymiyor. Fevkalade zengin bir gardıroba sahip olmuş olmalı diye düşünüyorum.
3- Çok yönlü değişik boyutlu nereye çekersen çek babında demeçler veriyor.
Çok iyi bileceksiniz İranlı Müstakbel eniştesi olan Zarrab mı? Zarraf mı? Altın avcısına, cömert dağıtımcıya hediye sever gence ödül verdikten sonra “turnusol” yaparak çark etmişti. “Kime ödül plaketi vereceğimizi bana önceden söylememişlerdi” sözlerini sarf ettiği, üzgün ve pişmanlık ifade eden demecini herhalde unutmamışsınızdır.
İnsanlar makyajlı, maskeli nereden nereye ve kim bilir neler karşılığında gelebiliyor, saf değiştirebiliyorlar bu muhterem zat hem bilimsel anlamda kariyer ve titr sahibi hem de müthiş dindar bilinir. Bu nasıl dindarlık ve bilim adamı (kilim adamı) olmaksa…
Bir hatırlatma Hallacı Mansur diye büyük bir veli (Evliyaullah) yüksek bir yere çıkarak:
-Ey Ahali! Sizin taptığınız İlah işte burada ayaklarımın altındadır der. Fazla uzatmak istemiyorum bilenler bilir satır başlarıyla geçiyorum. Dönemin hükümdarı tarafından ölüme mahkûm edilir ve infaz edilir.
Uzun yıllar sonra Yavuz Sultan Selim o beldeyi fethederek ve bu önemli vakayı unutmaz araştırır. “Taptığınız ilah ayağımın altındadır” denilen mevkiiyi noktasal olarak belirler ve emir verir.
“Fermanımdır! Kazın burayı” der. Kazılan yerden para ve altın çıkar. O dönemin insanlarının hakkı, adaleti dini unutup, terk edip maddeperest oldukları böylece ispatlanmış oluyor.
Ne kadar kindar, tezlerden dem vurduğumu düşünüp beni kınayanlar olabilir, ben bu sitemleri hak etmemekle birlikte buna rağmen göze alıp yazıyorum.
Bir komutan, bir parti genel başkanı, başbakan adayı, bir bilim adamı partisinde bir numara iken o makam ve görevlerden adeta feragat edip kurtularak kurtulmuş bir sıfatla AKP'ye koşa koşa gidiyorsa, nitekim gitti, benim de aklıma neler gelir neler ya da iyi düşünmem. Eylem düşünmeme kuvvetli bir kaç sebep ve zemin hazırlar.
Ünlü bir sözle tezimi perçinlemek istiyorum “Roma'da ikinci olmaktansa bir köyde birinci olmayı tercih ederim” sözü tarihi ve insan psikolojisiyle birebir örtüşen bir sözdür.
Adam kendi partisinde bir numara iken AKP'ye neden gidiyor hem de bir numara olmaya gitmiyor irtifa kaybediyor. Sorulmaz mı? Peki neden? Sebepler ne? Mantıki bir veya birkaç izahı olmamalımı? Bu gidişin.
Yörükzade kabir yıkamacısından yola çıkıp duble yollar bizi Kurtulmuş'a kadar, Roma’ya kadar, Yavuz dönemine kadar getirdi. Bir yol hikayesidir tutturmuş gidiyoruz her yol Roma'ya gider artık eskidi şimdi tüm yollar duble yollar AKP'ye gidiyor başkada yol yok ki tüm yolları kapattılar.
Kabir yıkamaya başladılar. Alır götürür öldürürler sizi kabre koyar kabrinizi yıkarlar böylemi düşünmeli? Düşünceyi mi dondurtmalı? Bir ülkede gerçek hukuk yargı yoksa anayasa çiğneniyorsa yapay ve suni savaşlarla kendi vatandaşlarının ocaklarına ateş düşüyorsa inanın ne yapmalı? Nasıl düşünmeli? Ne yazmalı? Ne yazmamalı?
Allaha andolsun ki yazar kilitlenmesine takılıyor şaşırıp donakalıyorum.
Allah bu milletin yar ve yardımcısı koruyucusu vekili olsun zalimlerin zulmünden hepimizi rahmetiyle korusun. Onun gücü her şeye yeter. Allah'tan başka sığınılacak ne yer ne de yar kaldı.
O da bize yetmez mi. soru işaretine gerek yok bu bir soru değil, bu bir teslimiyettir ötesi de yok mazlum ve ezilenler için.