Kıyasıya bir yarış izliyoruz. Bu yarış ne korona ne kuraklık dinliyor. Mübarek, sanırsın dünyanın en uzun maratonu. Bitmek tükenmek bilmiyor. Katılımcılar gittikçe artıyor. Herkes şampiyonluk ipini göğüslemek için yarışıyor. Bu yarışın ne kuralı ne de şartı var. Herkes kafasına göre takılıyor. Yarış gittikçe kızışıyor. Ürünlerine zam yapanlar insaf, merhamet, adalet dinlemiyor. Ülkemizdeki zam şampiyonasından söz ediyorum Nasıl olsa serbest piyasa, herkes dilediği zaman fiyat artırıyor. Vatandaşın cebini yakıyor zamlar. Bu yarış, en çok da yoksulun canı yanıyor. Mutfaklık sıvı yağ, tüm yarışmacılara fark atmış görünüyor Geçen seneye oranla neredeyse yüzde 100 bir performans artışı var. Yumurta, yağın peşini bırakmıyor neredeyse kolisi 20 lirayı bulacak. Hemen gerilerinde süt ürünleri hızla ilerliyor. Çikolata-gofret, Hazır yemek Konserve-salça, Çay, şeker, Et ürünlerinde değer atacak gibi. Nohut ve fasulye de atakta. Hepimize çıkıyor bu yarışın faturası. Bu yarışın çivisi çıktı. Kuraklık ve korona felaketini fırsata dönüştürmek ahlaki değildir. Bu süreçte daha çok kazancı değil, dayanışmayı yükseltmek gerekir. Bir yarış olacaksa, yardımlaşma ve dayanışma yarışı olmalıdır. İsraftan kaçınmak, kaynakları tüketme anlayışından vazgeçmek gerekir. Zam yapanın ürününü almamak gerekir. Yüzde yüz zam yapanlara, ürününün depolarda ve elinde kalma dersini vermek gerekir. Zam yapmayanların ürünü tercih edilmelidir. Belediyeler, devletin ilgili kurumları bu süreçte stokçuluk ve fırsatçılık yapanlarla etkin mücadele etmelidir. Bu anlamsız yarışı artık bir şekilde durdurmak gerekir. Yoksa yoksullara baskı yapan bu yarış, yaşamı gittikçe zorlaştıracak.