?>

ZULÜM

SENA PARLAR

4 yıl önce

Gülüşü güzel insanlara iyi bakın. Bedeli ödenmiş acılar görürsünüz. Onların yalnızlığı, tek başına yaşayan bir adamın kapısının önünde duran bir çift ayakkabının yalnızlığı gibidir. O ayakkabı ise en az o adam kadar yalnızdır. Gülüşü güzel olanların kalabalıklığıda bir gariptir. Onlar ki seslerinden sıyrılmak için kaçtıkları uğultular arasında yine kendi seslerini aramaktadırlar. Nitekim kendinden kaçmak için çıkılan hiçbir yolculuk yoktur ki kendine varamayasın. Dağlar aşarsın, ovalar geçersin nihayetinde vardığın bağrı çıplak yüreğindir. Her şeyi geçtim. Deve üzerinde giden bir bedevinin yaşadığı da hayattı. Bu dikenli yolları insan neden kendi elleriyle seçti? Her şey gülüşünü güzelleştirmek için miydi?  Ah insan ki…  Düzlüklerde çözülen bağına aldırmadan gözünü yüksek dağların zirvelerine diker.  Sonuç mu?  Tabi ki hüsran… Kaderin ilahi mürekkebinin dahi tükendiği hikayeler var.  Her insana bahşedilen bir parmak izi ve bir kader çizgisi var. Çocukken üzerinde ceylan gibi sektiğim çizgiler kadar dizlerimi kanatmışlığım var. Bazı sabahlar taşın altından kaldırmayı unuttuğum ellerimin sızısıyla uyanıyorum. İnsana zalim olarak kendisi yeter. Hatta insan kendine bunca kötülüğü yapacağına ihtimal vermek istemez. Zalimlik postunun yakışacağı insanlar arar. Bulur. Meyyal olur. Ona da bir miktar zulüm hakkı tanır. Nihayetinde kendine yaptığı zulmü de o yapmışçasına ona yükler. Nitekim zalimden alim ummak kişinin kendisine yapacağı en büyük zulümdür.  Demek insan en mazlum olduğu halde dahi zulmün ara sokaklarından, ışıksız caddelerinden geçmiştir. İnsanın ruhunda ki her kırbaç izi sadece başkalarının elleriyle olmamıştır.  Öyleyse nedir zulüm?  Kalbinde çiçekler açtıran ellere rağmen o bahçeyi birilerine talan ettirmek zulümdür. Dört yapraklı yonca ararken üç yapraklı yoncaların üzerine basarak yapraklarını incitmek zulümdür. Bir insanın sadece söylediklerine kulak vermek zulümdür. İnsanın hakikati sessizliğidir. Tüm bu zulümlerin ortasına başımızı yukarı kaldırdığımızda gördüğümüz taş binalar ise tüm zulümlerin en büyüğüdür.  Göğümüzü ve göğsümüzü karartanları affetmek zulümdür. Göğümüzden maviliği ömrümüzden renkleri alanlara verdiğimiz şanslar zulümdür. Umut tacirlerine kaptırdığımız neşeler gülüşümüze muhtaç insanlara yaptığımız bir zulümdür.  Sağlıklı bir bedeni şükürsüzlük şelalesi altında tutmak bir ömrü ızdırapla geçen hastalara zulümdür. Merhamet nazarından geçirmeden attığın her bakış karşındakini yaralamaya hazır bir ok gibidir. Bu dahi zulümdür. Her insan neyden noksan ise o şeyin yetimidir. Yetime yaptığını başına kakmak zulümdür. Zulümlerin en büyüğü ise insanın kalbine, ruhuna, bedenine ettiğidir.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI