BAŞKANLIK SİSTEMİ

BAŞKANLIK SİSTEMİ

BAŞKANLIK SİSTEMİ

Bu hafta gündemden bir konu seçtik, bu doğrultuda anketimizi yaptık.

Günlerdir kamuoyunu meşgul eden; kimimizi korkutan, kimimizin de anlamadığı bir sistemi, Başkanlık Sistemini “Halkın Sesine” sunuyoruz.

Nedir bu Başkanlık Sistemi?

Başkanlık Sistemi, sert kuvvetler ayrılığı olarak adlandırılmaktadır.

Bu sistemde başkan, parlamentodan değil de halk tarafından seçiliyor.

Başkan ve sekreterleri, parlamento çalışmalarına etkin bir şekilde katılamıyor. Bu sistemde, yasama ve yürütme birbirinden bağımsızdır.

Başkanlık sisteminin 4 özelliği var: Yürütme organı, tek kişiden oluşur; başkan, halk tarafından seçilir ve yasama organının güvenine dayalı değil; aynı kişi hem yürütmede hem yasamada görev alamaz.

Başkanın, parlamento karşısında siyasal sorumluluğu yoktur. Yani başkanın görevine, siyasi nedenlerle son verilemez.

Başkanlık Sisteminde milletvekilleri, bakan olamaz. Bu sistemde yürütmenin gücü, halka dayanır.

Evet, Başkanlık Sistemini kısaca sizlere anlatmaya çalıştım. Şöyle bir baktığımızda da başkanlık sistemi, aslında öyle korkulacak bir sistem değil; ancak günümüz Türkiye şartları başkanlık sistemine ne kadar uygun, onu da sorgulamak gerekir bence. Bize sunulan başkanlık sistemi, bu saydığımız özellikleri kapsıyor mu kapsamıyor mu, daha çok tartışılır/tartışılmalı.

Tamamen bütün güçleri elinde bulunduracak; güçler ayrılığı değil de, daha çok güçler birliğini işaret eden; bütün denetim mekanizmalarının kalktığı, her şeyin tek kişide yönetildiği, altında hiçbir gücün olmadığı bir yönetim sistemini de, sanırım kimse istemez.

Sözlerime burada noktayı koyarken, bu konuyla ilgili siyasi parti temsilcilerinden aldığımız görüşlere, yer veriyorum.

YUSUF ÖZDEMİR (KÜRDİSTAN DEMOKRAT PARTİSİ İL BAŞKANI)

Başkanlık sistemi, bizim de savunduğumuz bir sistemdir. Ancak bu sistemin gelebilmesi için anayasanın değişmesi gerekiyor. Anayasada Türklerle eş değer haklar Kürtlere de verilmeli.

Başkanlık sistemi derken; aslında yarı başkanlık sistemini kastediyorlar, bu sistemi getireceklerini söylüyorlar. Ancak yarı başkanlık sistemi için de eyaletlerin oluşturulması gerekiyor. Eyalet sitemi oluşurken bizim Kürdistan sınırımızın çizilmesi gerekiyor. Bununla birlikte diğer halkların da sınırları, bölgeleri çizilecektir. Kürtlerin hakları verilirken, yüzyıllardır sömürülen kaynaklarının; örneğin maden ve işletme haklarının yerellere verilmesi gerekir. Bunun için de eyalet sisteminin getirilmesi gerekiyor. Bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gündeme getirdiği, yerleşmesini istediği başkanlık sistemi, kendini sağlama almak için çıkarmış olduğu bir sistemdir. Şimdi dokunulmazlık zırhı var; ama yarın bir gün bu zırhı olmayabilir. Dolayısıyla bu başkanlık sistemini, paralel yapılanmayla ilgili belirsizlikten kendini sağlama almak istiyor, bu yüzden başkanlık sistemini getirmek istiyor.

MEHMET FIRAT (SAADET PARTİSİ İL BAŞKANI)

Parti olarak, bu sistemin Türkiye’de uygulanmasında bazı endişelerimiz var. ABD’de uygulanan başkanlık sisteminin, Türkiye’de mevcut şartlarda uygulanması kesinlikle mümkün değil. Türkiye’deki şartlara baktığımızda; bu sistem uygulandığı takdirde, halkın iradesi hiçe sayılacak ve her türlü yetkiyi elinde bulunduran, tek adamlılık düzenine dönüşme tehlikesi doğacak. Başkanlık sistemi olmadığı halde Türkiye’de hukuk dışı eylemler gerçekleşiyorsa, başkanlık sistemine geçildiğinde, olacakları düşünmek bile istemiyoruz. Başkanlık sistemi olmasın demiyoruz; ancak öncelikle demokratik hak ve özgürlükler daha da güçlenmeli. Fikir ve vicdan hürriyetinin önündeki engeller kaldırılmalı. Ve yalnız halkın, temsil edileceği bir başkanlık sistemi olmalı Türkiye’de. Bu bağlamda başkanlık sistemini tartışmamız henüz çok erken. Başkanlık sisteminin en az bir dönem daha tartışılması ve üzerinde konuşulması, gerektiğini düşünüyoruz.

MEHMET EMİN DOĞRU (HÜDA PAR İL BAŞKANI)

Zulüm ve haksızlıklar, bazen sistemlerden bazen de sistemin uygulayıcılarından kaynaklanmaktadır. Mükemmel olan sistemler bile, yanlış uygulama sonucunda uygulayıcıların elinde zulüm aracı olabilmektedir. Bugünkü parlamenter sistem, birçok yönüyle sakat ve eksiktir. Temelde temsiliyet sorununa sebep olan, yüzde on barajı gibi büyük bir zulme kaynaklık etmektedir. Bu sıkıntı hem yerelde hem de genelde halkın büyük bir kısmının tercihinin, yönetime yansımamasına sebep olmaktadır.  Başkanlık sisteminin altyapısının, bugün itibariyle tam olarak oluşturulmadığına inanmaktayız. Parlamenter sistemden kaynaklanan aksaklıklar ve yanlışlıklar, tespit edilerek, zulüm seddi olan barajın kaldırılması gerekir. Bununla beraber halkın tercihinin, sandığa yansımasına engel olan baskıcı kesimlere, engel olacak tedbirlerin alınması gerekir. Başkanlık sistemi bunu sağlayacaksa, halkın oyuna sunulması gerekir. Ayrıca bu sistemler, değişmez sistemler değildir. Halkın ihtiyacını karşılayacak başka sistemler mevcutsa, onlar tercih edilebilmelidir.

ADNAN YAŞAR (CHP İL BAŞKANI)

Başkanlık sistemine, şu anda Türkiye’nin yapısı uygun değil. Hükümet, kendi yetkisini artırmak için bu sitemi istemektedir. CHP olarak, biz buna karşıyız.  Hiçbir ülkede % 10 barajı uygulanmamaktadır. Fakat ne yazık ki; Türkiye’de bu sistem uygulanıyor. Bu da çok sesliliği engelliyor. Oysaki bütün partiler, mecliste temsil edilmeli. Bu gün 12 Eylül Anayasasıyla Türkiye yönetiliyor. Eskiden askeri cunta vardı, şimdi de aynı yönetim sürüyor.  Bölgede AKP’nin hesabı, tamamen HDP’nin üzerine kurulu: HDP, barajın altında kalacak; meclise giremeyecek, biz de daha fazla vekille istediğimiz düzeni getireceğiz. Sonuç olarak şunu diyebilirim ki; başkanlık krallıktan başka bir şey değil. Türkiye’nin şartları da bu sisteme, hiç uygun değil.

MEHMET CANDEMİR (DBP İL BAŞKANI)

Biz ideolojik demokratik bir parti olarak, halkların yararına ve özgürlüğüne katkı sunacak bir anlayışı ve sistemi asla reddetmeyiz. Bilakis savunucusu oluruz. Başkanlık Sistemi, hükümet başkanının, aynı zamanda devlet başkanı olduğu ve yürütme erkinin yasama organından bağımsız bir şekilde yönetimde bulunduğu, Cumhuriyete dayalı bir hükümet sistemidir.

Ama bugün Türkiye’de tartışılan Başkanlık Sistemi, olması gereken sistem değil. Başkanlık burada araç gibi kullanılıp, esas amaç olan diktatörlük sistemine ulaşılıp bireysel iktidarı güçlendirmektir. Daha önce Güney Kore, İran, Nijerya, Bolivya, Afganistan ve sayamadığımız onlarca ülkede başkanlık sisteminden diktatör rejime kayıldı. Oluşturulacak ya da inşa edilecek Başkanlık Sisteminde, halkın çıkarlarını esas alıp esas yetki halka verilecek ise, tüm bölgelerimizde halklara özerk bölgeler verilecekse; bu halklar inançlara ve etnisitelere göre kendi kendilerini, özerk bölgeler içerisinde yönetecekse neden karşı duralım ki? Anayasanın içeriği, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın zihniyeti ve hükümetin anlayışından dolayı böyle bir sistemin demokratik olmayacağını tam aksine diktatörlüğe kayacağını biliyoruz. Ayrıca Başkanlık Sisteminin, şu anki Türkiye koşullarına uygun olmadığını, halkların zarar göreceğini düşündüğümüz için de uygun olmadığının taraftarıyız.         

DR. MAHMUT ÇİFTÇİ (HDP İL BAŞKANI)

Yetkilerin bir kişide değil, halkta ve yerellerde toplanması gerektiği mücadelesinin, en kararlı savunucuları olarak, otoriter ve despotik bir Başkanlık Sisteminin karşısında olduğumuzu ifade etmek isterim. Türkiye’de uygulanan rejim, temsili demokrasiye dayanan parlamenter bir sistemdir. Bu sistemde, tüm yetkiler merkezde toplanmış olup toplumun ihtiyaç duyduğu, en temel gereksinimler için bile merkezi iradenin onayı gerekmektedir. 4–5 yılda yapılan seçimler dışında, halkın karar mekanizmalarına aktif katılımı engellenmekte, demokrasi sadece sandık sistemine indirgenmektedir. “Sizin adınıza en iyisini biz bilir ve yaparız” anlayışı ile halk, edilgen kılınmaktadır. Tüm bu sistemsel sorunların, ancak radikal demokratik bir anlayışla ve halkın doğrudan karar mekanizmalarına katılarak, aşılabileceğini düşünüyor ve savunuyoruz. Yetkilerin merkezde, tek elde değil yerellerde ve halkta olması gerektiğini düşünüyoruz. Dolayısıyla tüm yetkileri kendinde merkezileştiren bir anlayışın, topluma tek taraflı olarak, dayatmak istediği başkanlık sisteminin, tek adam diktasına dönüşeceğini ve var olan sistemsel sorunların katmerleşerek devam edeceğini düşünüyoruz.

DİYAETTİN UÇAR (AK PARTİ İL BAŞKANI)

Türkiye'de yıllardır yeni bir hükümet sistemine dair değerlendirmeler yapılıyordu zaten. Mevcut parlamenter sistem, Türkiye’nin ihtiyaçlarına cevap verememekte. Bu da beraberinde birtakım siyasi istikrarsızlıklar getirmekte. AKP, dünyanın yaşamış olduğu değişimi göz önünde bulunduruyor. Bununla beraber, milletimizin iradesini çok daha etkili bir şekilde yönetime taşımak ve sonrasında daha hızlı, etkin, şeffaf bir hükümet sistemini oluşturmak adına, başkanlık sistemini düşünmektedir. Bunun yanısıra güçler ayrılığı prensibini daha gerçekçi bir şekilde işleyerek, ülkenin istikrarsız süreçlerden kurtulması için başkanlık sistemini savunmaktadır. Hükümetler yani seçilmişler, her seçim döneminde, hesap vermek ve halkın onayını almak zorundadır. Fakat atanmış bir müsteşar veya Merkez Bankası Başkanı ya da BDDK başkanı, kime hesap vermektedir? Cevap hiç kimseye. Bu ters durumun düzeltilmesi de, ancak başkanlık sistemi ile gerçekleşebilir.

Seçimle başa gelen valilerin, milletvekillerin ve seçilmiş bir başkanın; Türkiye'de gerçekten demokratik bir yapının hakim olabilmesi, vesayetçi anlayışın gerçek manada tasfiye edilebilmesi, seçilmişlerin bürokratlar üzerinde daha güçlü bir otorite kurabilmeleri için başkanlık sisteminin, daha iyi olduğu düşüncesindeyiz.

ECEVİT BAYRALI (BBP SASON İLÇE BAŞKANI)

Başkanlık Sisteminin altında yatan iki gerçek var: Birincisi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, devlet başkanı olmak istiyor. Yani sadece partisine değil, Türkiye'nin tamamına hakim olmak istiyor.

İkincisi ise PKK ile yürütülen çözüm sürecinde, PKK'ya verilmiş birtakım sözler var; bunların başında da özerklik geliyor. Dolayısıyla Başkanlık Sistemine geçmeden bu sözleri yerine getirmek, şu anda bizim parlamenter yapımıza göre mümkün değil. Bu, ancak başkanlık sitemine geçerek, orada eyalet ya da özerklik sistemini getirerek verilebilir. Asıl iki niyet budur.

Başkanlık Sisteminde, milletin yanlış bilgilendirildiğini ve tam olarak aydınlatılmadığını düşünüyorum. Türkiye'deki ekonomik durum ortada, işsizlik ve gelir dağılımı da belli. %10 barajı var. Dünyanın hiçbir yerinde % 10 barajı uygulanmamaktadır. Dolayısıyla Büyük Birlik Partisi olarak, bu şartlarda başkanlık sistemine olumlu bakmamız mümkün değil.

Anayasanızı, siyasi partiler yasanızı, seçim kanununu demokratikleştirip temsilde adaleti sağladığınız takdirde, her şey konuşulabilir. Ama tahakküm altındaki bir mecliste, başkanlık ya da parlamenter sistem fark etmez. Çünkü demokrasiden bahsedilemez.

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Üzgünüz ilginizi çekebilecek içerik bulunamadı...