Çakmak Erdem Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Yeşim Nemutlu, bayramda tatlı yerken sağlık için günde bir porsiyonu geçmemeye çalışılmaması gerektiğini belirterek, "Diyabet gibi kronik hastalıklar varsa tatlıları tek başına tüketmek yerine yanında mutlaka ayran ya da süt gibi dengeleyici bir protein içmeliyiz. Bir rahatsızlık durumu varsa bu konuda daha dikkatli davranılmalı." ifadelerini kullandı.
Erdem Sağlık Grubu'ndan yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Nemutlu, kahvaltıdan sonra yapılan ziyaretlerde evlerde ikram edilen tatlıların ayrı bir öneminin olduğunu vurguladı.
Nemutlu, "Ramazan ayı boyunca iftardan sonra hiç̧ mi sağlıksız şeyler atıştırmadık? Alınan kiloların sorumlusu neden bayramın ilk günü olsun ki? Günlerimiz uzun, diyete olan inanç̧ ve irademizi yılın kalan günlerinde sürdürebiliriz. Bu anlamda en azından bayramın ilk gününde ciddi kısıtlamalara gidilmeyebilir. Aksi takdirde bayramda herkes bir şeyler tüketirken kişinin kendisini kısıtlaması, bir başka zaman daha büyük bir patlama ile sonuçlanabilir." ifadelerini kullandı.
Bayramda tatlı yerken sağlık için günde bir porsiyonu geçmemeye çalışılmaması gerektiğini vurgulayan Nemutlu, "Diyabet gibi kronik hastalıklar varsa tatlıları tek başına tüketmek yerine yanında mutlaka ayran ya da süt gibi dengeleyici bir protein içmeliyiz. Bir rahatsızlık durumu varsa bu konuda daha dikkatli davranılmalı. Örneğin, böbrek hastalığınız varsa daha tuzsuz besinler tüketmeli, potasyum kısıtlamanız varsa kuru yemişlerden uzak durmalısınız. Bayram boyunca diyetinizin içerisindeki önemli noktaları aksatmadan devam edebilirsiniz.
Yeşim Nemutlu, şunları kaydetti:
"Bir ay boyunca akşam çok daha geç saatlere beslendik ve gün içerisinde tüketilmesi gereken suyu kısa bir aralıkta tamamlamaya çalıştık. Kişi geç saatlerde nasıl uyku moduna geçiyorsa organlar da belli bir süre sonra aynı şeyi yapıyor. Geç saatlerde yemek yemek bağırsakları, su tüketmek böbrekleri yorabiliyor. Gün içerisinde de tüketilecek suyu bir anda içmemeli, güne yayarak tüketmeliyiz. Özellikle yemek yemeden 30 dakika önce, yemek sırasında ve yemekten 30 dakika sonra su dahil sıvı alımını bırakmalıyız. Çünkü su bazik, mide asidiktir. Sindirimle uğraşan mideye sürekli su göndermek asiditeyi etkileyeceği için sindirim problemleri yaratabilir. Bu nedenle hazımsızlık, gaz, şişkinlik ve kabızlık gibi problemler ramazanda çok sık görülür. İyi sindirilmemiş besinler bağırsağa ulaştığında sindirim problemleri kaçınılmaz olabilir. Bu nedenle yemekleri mümkün olduğunca çatal kullanarak tüketmeliyiz. Yeme hızımızın düşmesi vücudun kendini sindirime daha rahat hazırlamasını sağlayacaktır."
- "Kas kayıplarını arttırmamak adına gün içerisinde ara öğünler aksatılmamalı"
Kişinin vücudun açlığa alıştığı için gün içerisinde bir şeyler yemek istemeyebileceğini aktaran Nemutlu, "Bu durumun yol açtığı yetersiz beslenme sonucu kas kayıplarını arttırmamak adına gün içerisinde ara öğünler aksatılmamalı, besleyici ara öğünler yapılmalıdır. Ancak bu her saniye bir şeyler yenmeli ve içilmeli anlamına gelmemeli. Sürekli bir şeyler tüketmek, kişinin tokluk modunda olmasına yol açar ve açlığın getirmiş olduğu vücudun temizlenmesi işlemine engel olabilir." değerlendirmesinde bulundu.
Nemutlu, öğünleri tüketirken dengeleyici tabaklar oluşturmanın önemine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Çorbadan sonra birkaç dakika bekleyip ana yemeğe öyle geçilebilir. Sebzeli yemekler tüketildiyse protein kaynağı olarak yanına daha uzun süre tokluk sağlaması adına süt ve süt ürünleri eklenebilir. Etli yemekler varsa yanına sindirimi kolaylaştırabilmek için salata eklenebilir. Salatadaki sebzelerde bulunan C vitaminiyle etin içerisinden alacağımız demir mineralinin emilimini daha da arttırabiliriz. Aynı zamanda kabızlık yaşanmaması adına lif yönünden zengin beslenmek önemli. Bu nedenle kinoa, karabuğday, tam buğdaylı makarna, esmer pirinç ve bulgur gibi lif ve B vitamini içeriği güçlü besinleri porsiyon kontrolü yaparak öğünlerinizin yanına ekleyebilirsiniz." (AA)