Dr. Yeşilbaş, rahim ağzı kanseri (serviks)’nin, dünya üzerinde her 2 dakikada bir kadının ölümüne neden olan ve kadınlarda meme kanserinden sonra en sık görülen ikinci kanser türü olduğunu belirtti. İlk belirtisinin vajinal kanama olabileceğini ve bu kanamanın cinsel beraberlik sonrası veya adet sonrası lekelenme şeklinde olabileceğini ifade eden Dr. Yeşilbaş “Ancak iyice ilerleyene kadar bir belirti göstermeme durumu da söz konusudur. Serviks kanseri-HPV enfeksiyonu ilişkisi, akciğer kanseri-sigara ilişkisinden daha sıkı bir ilişkidir. Cinsel açıdan aktif her kadın servikal kanser riski taşır. Kadınların yüzde elli veya sekseni HPV enfeksiyonuna yakalanır, bunların %50'si onkojenik (kansere sebep) HPV iledir. HPV enfeksiyonlarının birçoğu immun sistem tarafından baş edilir ama, onkojenik HPV tiplerinin neden olduğu enfeksiyon geçmezse servikal kanser gelişebilir” dedi.
ÇOK EŞLİLİK, RİSK FAKTÖRÜ
Risk faktörlerine ilişkin bilgi veren Op. Dr. Cengiz Yeşilbaş “Erken yaşta cinsel ilişki (20 yaştan önce), çok sayıda cinsel eş, eşin çok eşli olması (erkeğin başka eşlerinin olması), yüksek parite (doğum sayısının fazlalığı), kötü hijyen, düşük sosyoekonomik seviye, pozitif aile öyküsü (aile (kan bağı olan) fertlerinde servikal kanser tanısı konmuş olması), sigara kullanımı, yetersiz beslenme (bilhassa; vitamin C, vitamin A, beta karoten ve folat eksikliği), klamidya trachomatis enfeksiyonu ve cinsel yolla bulaşan diğer bazı ajanlardır” dedi.
ERKEN TANI ÖNEMLİ
Op. Dr. Cengiz Yeşilbaş, morbidite (hastalık ve ölüm) ve mortalite oranları çok yüksek olan bu kanserden korunmada HPV aşısının büyük önem taşıdığını belirterek “Günümüzde 2006'da onaylanan quadrivalan (4'lü) ve 2007'de onaylanan bivalan (2'li) olmak üzere 2 çeşit HPV aşısı mevcuttur. Her iki aşının da adölesan dönemde uygulanması en yüksek immün yanıtı oluşturmaktadır. Bu aşı 11–12 yaşlarında 3 doz olarak uygulanmaktadır. Bununla beraber 9–26 yaşlarında bu aşı uygulanabilir. Kanseröz ve pre-kanseröz servikal oluşumlarda birçok tedavi seçeneği bulunmaktadır. Her vakada hasta ve hekim en uygun tedavi yöntemine karar verir. Ayrıca saptanan lezyonun evresi de tedavinin seçiminde önem kazanmaktadır. Tedavisi, erken evrelerde ameliyat, ileri aşamalarda kemoterapi ve radyoterapidir” ifadelerini kullandı.