EVDEKİ PANDEMİ ÖĞRENCİLERİ

EVDEKİ PANDEMİ ÖĞRENCİLERİ

EVDEKİ PANDEMİ ÖĞRENCİLERİ

Değerli Sonsöz gazetesi okurları merhabalar;

Ben; 2016 yılından beri, ortaokul (5,6,7 ve 8. Sınıf) öğrencilerine yönelik Gültepe ve Belde Mahallelerinde eğitim hizmeti veren KUANTUM KURS MERKEZİ’nin Kurucu Müdürüyüm. Yani eğitimci-yazar bir kardeşinizim.

Bu yazımda sizlere, pandeminin okul çağındaki çocuklarımızın derslerinin üzerindeki etkisini anlatmak ve bir nebze de olsa tecrübelerimi aktararak yardımcı olmak istedim.

Gündelik hayatta yüzyüze iletişimin ne denli önemli olduğunu hepimiz biliriz. Farzı misal bir iş görüşmesini telefon ile yapmak var bir de yüzyüze. İşveren kişi, iş arayan kişinin jest ve mimiklerini, kişinin yüzündeki duygu yansımasını görmediği için olumsuz karar alması yüksek bir ihtimaldir. Belki de iş arayan kişi, alanında çok ama çok iyidir fakat enerjisini karşı tarafa istediği gibi aktaramadığı için iş sahibi olamayacaktır. Gelin bir de bunu eğitim açısından değerlendirelim.

Eğitimin kısa tanımına baktığımızda ömür boyu devam eden bir süreç olduğunu görürüz. Ne var ki 16 Mart 2019 itibari ile çocuklarımız okullarından, arkadaşlarından uzak kaldılar. Bu da şu demek oluyor;  çocuklarımız öğretmenlerini canlı canlı aynı ortamda göremediler, öğretmeninin yüzündeki o sıcaklıktan mahrum kaldılar. Gözden uzak olunca gönülden de ırak olunurmuş. Çocuklarımız saatlerce telefon, tablet, bilgisayar başında eğitim görmek zorunda kaldılar. Öğretmenlerimizin çoğu sadece yorulmakla kaldılar zira genel manada bir fayda sağlanamadı.

Saatlerce elektronik aletlere maruz kalan çocuklarımızda istenmedik tutum ve davranışlar da meydana geldi. Örneğin bir bardak suyu bile dolaptan alamayacak kadar tembelleşti çocuklarımız. Telefon, tablet, bilgisayar bağımlısı çocuklara sahip olduk.

Dikkat dağınıklığı sorunu, beslenme sorunu, boyun düzleşmesi, kamburluk ve göz sağlığı sorunları meydana geldi. Bunun yanında imkanı olmayan öğrencilerimiz derslere de giremediler ve imkanı olan öğrenciler ile aynı yarışta farklı şartlarda yarışmak zorunda kaldılar, kalacaklar. Saymakla bitmeyecek bu problemlerin çözümüne odaklanalım şimdi de.

Okullar açıldı.

Okul veya dershanede verilecek ödevlerin zamanında yapılması,

Günlük ders tekrarlarının yapılması,

Anlaşılmayan konu ve yanlış çözülen sorularda okul ya da dershanede öğretmeninden yardım istenmesi, (çünkü çocuklarımız sormaya utanıyorlar “Ya öğretmenim kızarsa, ya arkadaşlarım dalga geçerse” düşüncesi hakim.)

Günde en az 5 sayfa anlayarak kitap okunması (Türkçe ders öğretmenin tavsiye ettiği kitaplar),

Sosyal etkinliklerin yapılması bu yaramıza merhem olabileceği kanaatindeyim.

Öğrenciler, başlarda zorlanacaklar ama desteğinizi asla esirgemeyin, onları anlayın, onlara; emek verdikleri zaman başaracaklarına güvendiğinizi her defasında dile getirin. Başardıklarında onları takdir edin, küçük hediyeler verin. Göreceksiniz ki taşlar yavaş yavaş yerine oturacak. Onlar bizim geleceğimiz ve gelecekteki  öğretmenimiz, dokturumuz, hakimimiz,savcımız,vekilimiz, cumhurbaşkanımız çünkü. Güzel bir gelecek evlerindeki çocukların alacağı bir eğitimle mümkün olduğunu söylerken hepinize sağlık, mutluluk, huzur diliyorum. Bir sonraki yazımda görüşmek üzere.

Esen kalın.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Üzgünüz ilginizi çekebilecek içerik bulunamadı...