"HDP, EZİLMİŞ TOPLUMLARIN ÇATISI DİYEBİLECEĞİMİZ BİR PARTİ"

Merhabalar sevgili okur...

"HDP, EZİLMİŞ TOPLUMLARIN ÇATISI DİYEBİLECEĞİMİZ BİR PARTİ"

Gündemin yoğunluğuna ayak uydurma konusunda rakip tanımıyoruz, bunu belirteyim evvela.

7 Haziran seçimlerine gün be gün yaklaşırken, aday adaylarını size tanıtma çabamıza da yoğunluk kazandırıyoruz.

Bugün size HDP’ye Batman Milletvekili Aday Adaylığı için başvuruda bulunan Av. Ayşe Acar Başaran’ı tanıtacağım.

Kendisi 4 yıldır Batman’da avukatlık yapan, bölgenin acı bir gerçeği olan faili meçhullere ilişkin çalışmalarda bulunan, bölgenin gerçeklerini ve acılarını birebir yaşamış biri olan genç ve başarılı bir kadın.

Bölgenin gerçeklerini iyi tanımış diyorum, çünkü henüz 8 yaşındayken babasını faili meçhul bir cinayet sonucu kaybetmiş sayın Acar.

O günden sonra her bölge insanı gibi, siyasetle iç içe yaşamış.

Bölgenin sorunlarına hukuki boyutta yaklaşıp çözüme katkı sunmak için avukat olmuş.

Bu mücadeleyi büyütmek için şimdi de Milletvekilliği Aday Adaylığına başvuru yapmış.

Kadınlara pozitif ayrımcılık tanıyan yönümle belirtmem gerekirse, Sayın Acar, bu kente, bölgeye ve Türkiye demokrasisine çok şey katabilecek biri.

Sayın Acar’a girdiği bu yolda başarılar diliyor, siz okurlarımıza mutlu ve umutlu haftalar diliyorum...

AYŞE ACAR BAŞARAN KİMDİR?

1985 Batman doğumluyum. 4 çocuklu bir ailenin ikinci çocuğuyum. İlk, Orta ve Lise öğrenimimi Batman’da tamamladıktan sonra İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde okudum. 4 yıldır Batman’da avukatlık yapıyorum. Evliyim. 2012–2014 yılları arasında Barış ve Demokrasi Partisinde (BDP) İl Yöneticiliği yaptım. Halen fiili olarak avukatlık yapmaktayım.

TÜRKAN: NEDEN SİYASET?

ACAR BAŞARAN: Hem bir kadın olmaktan dolayı hem de bölgede acı yaşamış bir Kürt olmamdan dolayı siyaseti tercih ettim. Babam bir Kürt olduğu için, Kürt olduğunu söylediği için 1993 yılında bayram arifesinde devlet içerisindeki derin güçler tarafından katledildi. 22 yıl geçmesine rağmen katilleri halen bulunmadı, bulunamadı. Babamı kaybettiğimde 8 yaşındaydım. Babamı kaybettikten sonra annem, babamın bayrağını devralarak o dönem HADEP içerisinde fiili olarak çalışmaya başladı. O günlerde Kürt özgürlük hareketiyle tanıştım. Bu süre içerisinde bizim gibi binlerce insan olduğunu gördüm. Babamı kaybettikten sonra avukat olmaya karar vermiştim. Ama okudukça, gördükçe, bu işin sadece hukukla çözülebilecek bir iş olmadığını, yüzyıllardır süren bir inkârla mücadele etmem gerektiğini anladım. Bunu anladığım için bir yerden başlamam gerektiğini düşündüm. Bundan dolayı siyasette aktif rol almaya başladım.

TÜRKAN: KADIN OLARAK SİYASET DEDİNİZ. BUNU DA BİRAZ AÇAR MISINIZ?

ACAR BAŞARAN: Evet, avukatlığımın yanında bir de kadın kimliğimle siyasetin içinde yer almayı seçtim. Çünkü kadının, Kürt özgürlük mücadelesindeki yeri tartışılmazdır. Özellikle Kobanê ve Şengal mücadelesinde Kürt kadınlarının gücünü tüm dünya görmüştür. Bu vesileyle Kobanê mücadelesine güç katan tüm kadınlar önünde saygıyla eğiliyorum. Orda bir ses olmak adına siyaseti seçtim. Bu yüzden hem bir kadın olmamdan kaynaklı siyaset, hem de geçmişte yaşadıklarımdan dolayı siyaset dedim. Çünkü bölgede yaşayan bir Kürt çocuğu olarak, bu bölgede yaşanan acıları yaşamış biri olarak, bir daha bu acıların yaşanmaması için, ufacık da olsa elimizden bir şey gelirse buna vesile olmak için siyasette yer almam gerekiyordu. Adaylık ya da vekillik olur olmaz, bunun pek bir önemi yok. Bu olmasa da tekrar hukuk ve siyaset, hayatımın içinde bir arada yer almaya devam edecek. Bir yandan Kürtlerin hukuksal olarak tanınmamasından, bir yandan da yüzyıllardır Kürtler üzerinde uygulanan imha ve asimilasyon politikalarına karşı siyaseten mücadeleme devam edeceğim.

TÜRKAN: NEDEN HDP?

ACAR BAŞARAN: Halkların Demokratik Partisi (HDP), ezilmiş toplumların çatısı diyebileceğimiz bir parti. HDP, din, dil, ırk ayrımı yapmadan toplum dışına itilmiş insanları ve bütün kesimleri bir araya alabilecek bir politika şeklinde gelişti. Belki tam da bu noktadan HDP. Ben bir Kürt olarak, ötekileştirilmiş biri olarak HDP’de yer aldım. Artık Kürt sorununun çözülmesi gerektiğini düşünen biri olarak bu partide yer aldım. Ama burada sadece ben yokum. Diğer kesimler de var. Ezidi’si var, Alevi’si var, Süryani’si var... Çünkü maalesef ki Türkiye toplumunda baştan beri Türk, Müslüman, Sünnilik üzerinden bir politika yürütülüyor. HDP tam da bunun dışında, bütün kesimleri kucaklayacak, bütün ezilen kesimlerin hepsinin sesi olabilecek bir partidir.

TÜRKAN: BARODA AKTİF GÖREV YAPTINIZ. BU GÖREV SÜRESİNDE FAİLİ MEÇHULLERE İLİŞKİN ÇALIŞMALARINIZ OLDU. BU KONUDA BİLGİ VERİR MİSİNİZ?

ACAR BAŞARAN: Bu çalışmada emeği geçen bütün meslektaşlarıma, arkadaşlarıma teşekkür etmek isterim. Emeklerine sağlık diyorum çünkü benim sadece ufak olarak içerisinde bulunduğum bir çalışmaydı. Esasında bizimki bir adım atmaydı. Bu komisyon halen çalışmasına devam ediyor, Bu bir başlangıçtı. Faili Meçhuller Komisyonumuz vardı. Öncelikle var olan bütün dokümanları toplayarak işe koyulduk. Yapabileceğimiz, üzerine çalışabileceğimiz dosyaları ortaya çıkarmaktan başladığımız bir çalışmaydı. O dönem başka hiçbir kaynak olmadığı için Emniyet’in ve Valiliğin Terör Mağdurları Komisyonundaki evrakları toparladık. Bu çalışma halen bazı arkadaşlarımız tarafından yürütülüyor. İlerleme kat edilebilecek bir çalışmadır.

Batman, kayıplar ve faili meçhul cinayetler konusunda en mağdur illerin başında geliyor. Batman Baro’suna kayıtlı avukatlar olarak böyle bir çalışma yapmayı uygun gördük. Bu, Batman için çok gerekli bir çalışmaydı.

TÜRKAN: KADINA YÖNELİK ŞİDDET HER GEÇEN GÜN ARTIYOR. BUNU NEYE BAĞLIYORSUNUZ?

ACAR BAŞARAN: Bir hukukçu olarak konuya bakarsak, mevcut kanunlar eksikliklerine rağmen kağıt üstünde iyi görünebilir ama asıl sorun uygulama ile ilgili. Bizim en fazla karşı durduğumuz şey, eril zihniyet ve bu zihniyetin sonucu ortaya çıkan eril bir dil var. Maalesef hala üst düzey yöneticiler ve bürokratlar kadın-erkek eştiğine inanmıyor. Bunu dillendirmekte de herhangi bir sakınca görmüyorlar. Şiddetin asıl nedeni de bu eril zihniyetin topluma yansımasıdır. Bunların uygulayıcılarını değiştirmediğiniz sürece, bu şiddet devam edecektir. Uygulamadaki aksaklıkların da şiddete büyük etkisi var. Biz halen kadından ziyade, aileyi esas alan bir toplumda yaşıyoruz. Mesela kadını tanımlarken, bacı, eş, anne diyoruz. Kadın demiyoruz. Kadını, erkek üzerinden tanımlıyoruz. Kadın şiddet gördüğünde yapılan ilk şey arabuluculuk oluyor. Belki bir tokat atmadan başlıyor, sonra maalesef Batman’da da yaşadığımız gibi kadının öldürülmesine kadar gidiyor. Kadın, aileye göre daha değersiz görülüyor. Bir aile yapısını gözden çıkarmaktansa, bir kadını gözden çıkarıyoruz. Batman’da sık sık karşılaşıyoruz. Mesela kadın şiddet gördükten sonra ailesine sığınıyor ailesi “kocandır, döver de sever de” gibi telkinlerinde bulunup kadını yine kocasının yanına gönderiyor. Kadın, polise gidince de aynı şey oluyor. Kadın haklarından habersizdir. Kadın, avukat çağırma hakkının olduğunu bilmiyor, kocasını uzaklaştırma hakkını bilmiyor, nafaka hakkını bilmiyor. Sürekli kendini erkeğe bağımlı hissediyor. Bu şekilde kadın korumasızlık üzerinden tekrar şiddet gördüğü yere dönüyor. Bunun sonucunda kadın cinayetleri ortaya çıkıyor.

TÜRKAN: AYNI ZAMANDA AVUKATSINIZ. KADINA YÖNELİK ŞİDDETE KARŞI CEZALARI YETERLİ BULUYOR MUSUNUZ?

AYŞE BACARAN: Şiddetin diğer nedeni mahkemelerin caydırıcı cezalar üzerinden gitmemesidir. Tacize ve tecavüze uğrayan kadın, toplum gözünde suçlu görünüyor. Örneğin tahrik indirimine gidiyor mahkeme. Tecavüze uğrayan kadına, “sosyal medya üzerindeki hesabınıza bakıyoruz, aslında çok da masum değilsiniz” denilebiliyor. Bunun üzerinden tahrik indirimi yapılabiliyor. Genel olarak baktığımız zaman, kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin asıl nedeni, eril zihniyetin kadını ötekileştirmesinden başka bir şey değildir. Bu, eğitimle de geçen bir sorun değil. Çünkü maalesef okuyan kadınlar da şiddet görüyor. Bir başka boyutu da kadınların bütün toplumsal alanlardan izole edilmesidir. Görüldüğü üzere mevcut hükümette kabinede sadece tek bir kadın var ve bu kadın da sadece Kadın ve Aile Sorumlu Devlet Bakanı’dır. Mevcut hükümet, kadını aile içerisine hapsederek diğer alanlardaki söz hakkını elinden almaktadır. Tüm politikalar erkeklerin ihtiyaçları ve bakış açılarına göre şekillendiriliyor. Kadının her alanda eşit temsiliyeti sağlanmadan şiddetin önüne geçmek imkânsızdır. İşte az önce sorduğunuz bir “Neden HDP” sorusunun bir cevabı da burada yatmaktadır.

TÜRKAN: SİZ BİR KADIN VEKİL ADAYI OLARAK, BU SORUNUN ÇÖZÜMÜNÜ NEYDE GÖRÜYORSUNUZ?

ACAR BAŞARAN: Mevcut bir yasa var. Ama asıl yapılması gereken şey, eril dilden vazgeçilmesidir. Öncelikle üst düzeydeki bürokratlar bu dili bırakmalı. En yakın tarihte Cumhurbaşkanı bile bunu söyledi. “Kadın erkek eşit değildir, fıtratında yoktur” dedi. En başta bu eril dilin bırakılması gerekiyor. Çünkü bunun yansımaları toplumda çok farklı ve olumsuz oluyor. Daha sonra kanun uygulayıcılarının kadın özgürlüğüne ve eşitliğine inanması gerekiyor. Belki de eğitimden geçirilmeleri gerekiyor. Eğitim derken sadece yüzeysel bir eğitim değil. Felsefik olarak kanun uygulayıcılarına kadın-erkek eşitliği anlatılmalı ve benimsetilmelidir. Çünkü kanunu ne kadar iyi yaparsanız yapın, kanun uygulayıcılarında sıkıntı varsa o sorun düzelmez. Ayrıca tüm toplumsal alanlarda kadın varlığının ve temsiliyetinin artırılması gerekiyor. HDP ve devamı olduğu siyasi geleneğe bakıldığında kadınlara her alanda eşit temsiliyet verildiği görülmektedir. Şuanda mevcut belediyelerin tümünde Eş Başkanlık sistemi uygulaması, bırakın Türkiye’yi, tüm dünyaya örnek olmaktadır.

TÜRKAN: ÇÖZÜM SÜRECİ VE SİLAHLARIN BIRAKILMASI KARARINI NASIL DEĞERLENDİRİYORSUNUZ?

ACAR BAŞARAN: Silahların bırakılması kararı topluma yanlış aksettiriliyor. Bu, iki taraflı yürütülen bir süreç. Devletin gerekli şeyleri yapması durumunda, PKK’nin kongresini toplayıp silah bırakma konusunu değerlendirmesi üzerinedir. Ama maalesef medyaya yansıtılan şey, sanki mutabakata varılmış, devlet hiçbir adım atmadan PKK silah bırakacakmış gibi bir algı yaratılıyor. Bunun kötü niyetli bir hamle olduğuna inanıyorum. Çünkü süreçle ilgili en ufak bir tıkanıklık olması ya da PKK’nin silah bırakmaması durumunda hükümet “biz elimizden geleni yaptık ama onlar kendi taahhütlerini yerine getirmedi” diyecek. Bu yönde toplumsal bir algı oynaması var. Birkaç gün önce Cumhurbaşkanı “Kürt sorunu yoktur”, “neyiniz eksik” gibi açıklamalarda bulunmuştur. Müzakere konusu yaptığınız meseleleri görmezden gelerek, küçümseyerek sonuç elde edilmesi imkânsızdır. Öncelikle hükümet samimi olduğunu gerek söylemleriyle gerek eylemleriyle ortaya koymalıdır. 

TÜRKAN: İÇ GÜVENLİK PAKETİ HAKKINDA NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ?

ACAR BAŞARAN: Şu anda biz çözüm sürecini konuşurken, bütün vali ve kolluk kuvvetlerine sınırsız yetkiler veren bir İç Güvenlik Paketi geliyor. Ve meclisten geçti esasında. Bu da medya tarafından yanlış yansıtılıyor. Sanki paket meclisten geri dönmüş, komisyona geri çekilmiş gibi bir algı yaratılıyor. Esasında durum böyle değil. Valilere yetki veren, polislere yetki veren, molotofu suç kabul eden, bir sürü kanun maddesi esasında geçirildi. Onun ardında kalan bazı ufak tefek, gereksiz maddeler komisyona geri gönderildi. Şu anda katliam diyebileceğimiz bir İç Güvenlik Paketi geliyor. Bu pakete göre polis, sokakta tuttuğu kişiyi, hiç sorgu suale tutmadan gözaltına alabilecek, poşu takmak suç sayılacak, şu anda halen halkımız tarafından giyilen geleneksel kıyafetler suç sayılacak. Bu katliamı yaratabilecek bir İç Güvenlik Paketi varken, devam eden inkâr politikası varken, Hükümet, kendi karşısında duran diğer taraftan silah bırakmasını bekliyor. Bu, sadece tek taraflı yapılan bir iş değil. İki tarafın da bazı adımları atması gerekiyor. Ama hükümet hiçbir adım atmadan silahları bıraktırma ve bir şekilde Kürtler üzerinden imha, asimilasyon politikalarına devam etmek istiyor.  

TÜRKAN: HDP’DEN KADIN KOTASI VAR. 1 VE 3. ADAYLARIN KADIN OLACAĞI SÖYLENİYOR AMA NEDEN AZ SAYIDA KADIN ADAY VAR?

ACAR BAŞARAN: Türkiye genelinde HDP’ye başvuru yapan kadın adayları sayısı iyi. Yapılan başvuruların 3’te 2’si kadın. Ancak Batman’da kadın aday adayı sayısı az kaldı.

Aslında ben de bu yüzden başvuru yaptım. Başvuru yaptığımda 26 erkek, 3 kadın aday adayı vardı. Ben özellikle Kürt özgürlük hareketinde kadınların sürekli olarak mücadele ettiğini ve bu sürecin en önemli unsurları olduğunu da düşünerek başvuru yaptım.

TÜRKAN: HDP, ADAYLARINI 7 NİSAN’DA AÇIKLAYACAK. BU TARİHE KADAR VE BU TARİHTEN SONRA NE GİBİ ÇALIŞMALARDA BULUNACAKSINIZ?

ACAR BAŞARAN: HDP’de kişisel bir şey yoktur. Bizim açımızdan adaylığın olup olmaması önemli değildir. Şu anda bizim eğilim yoklamalarımız alındı. Benim, başvuru amacım seçim barajına karşı HDP’ye katkı sunmak, oy kazandırmaktır. 7 Nisan’a kadar biz insanlara gidip partimizi anlatacağız. Genç bir kadın olarak bu partiden aday adayı olduğumu, bu partinin her kesimin sesi olduğunu anlatacağım. Bir kesime daha ulaşabilmek adına başvurumuzu yaptık. Aday adayları olarak bu konuya şahsi bakmıyoruz. Biz HDP’nin barajı aşması için, görünür kılınması için çalışacağız. 7 Nisan’dan sonra aday olsak da olmasak da çalışmalarımıza devam edeceğiz. Partinin çıkaracağı plan ve program çerçevesinde, nerede görev verilirse gidip çalışacağız. Toplumsal barışa ufak da olsa katkı sunabilmek için elimizden geleni yapacağız.

TÜRKAN: HDP SİZCE OYUNU NASIL ÇOĞALTABİLİR VE BARAJI NE ŞEKİLDE AŞABİLİR?

ACAR BAŞARAN: Ben HDP’nin barajı aştığını düşünüyorum. Sürekli BDP’ye yapılan eleştiri sadece Kürt kimliği açısından siyaset yapması üzerineydi. HDP, bütün kesimleri kapsayan bir partidir. HDP ile bu, Türkiye kamuoyuna daha iyi yansıdı. Şu anda bile HDP, yüzde 10’luk barajı aşmıştır. Çünkü birçok kesim, bu partiyi kurtarıcı olarak görüyor. Şu anda bile ana muhalefet partisi gibi çalışıyor. Bir şeylere yön verebiliyor. İnsanlar HDP’yi Meclis’te görmek isteyecektir. Özellikle son süreçte gördüğümüz gibi birçok kesimi kapsayıcı, bütün kesimlerin sesi olmuş bir parti haline geldi. Bu, bizi mutlaka meclise taşıyacaktır. Ayrıca AKP, mazlum durumunda ortaya çıktı ama diktatörlüğe gidiyor. Bunu bütün kesimler görüyor. Bunu gören kararsızların, AKP’nin mağduriyetine inanıp da yanılanların, bugün HDP’ye oy vereceğini düşünüyorum. Çözüm sürecinin daha da ilerlemesi için yürütücü ve ön açıcı olması bakımından HDP’nin de Mecliste olması lazım.

TÜRKAN: 21 MART NEWROZUNA İLİŞKİN NE TÜR BİR MESAJ VERMEK İSTERSİNİZ?

ACAR BAŞARAN: Newroz, Kürtler açısından tarihi bir gündür. Benim hatıralarımda hep gizli kapaklı kutladığımız Newrozlar vardır. Ama şu anda bu sürece geldik. 2013 Diyarbakır Newroz’unda Abdullah Öcalan, yaptığı açıklamalarla Newroz’a yeni bir anlam daha kazandırdı. Artık Newroz’un sadece tarihi anlamı yok, bunun yanında yeni bir anlam daha kazandı. Büyük umut günü oldu. Herkesin kafasında yeni bir umudun yeşerdiği gün olarak hafızalara kazındı. Bu yıl ki Newroz’da da Öcalan’dan yeni bir mesaj bekliyoruz. Bu mesajla belki önümüz biraz daha açılacak, umutlarımız daha da pekişecek.

TÜRKAN: SON OLARAK NE SÖYLEMEK İSTERSİNİZ?

ACAR BAŞARAN: Batman halkına şunu söylüyorum, bir aday adayı olarak özellikle barajın aşılması için bu tarihi seçimde bütün kesimlerin AKP diktatörlüğüne karşı, çözüm sürecinin yanında yer aldığını söyleyen herkesin HDP’ye güç vermesini istiyorum. Bir oy da bir oydur anlayışıyla hareket edelim. Şu anda HDP’nin bir kampanyası var. Bu kampanyada 1 kişi 1 kişiyi ikna edecek. Bu şekilde barajları yıkabileceğimizi düşünüyorum. Kişiler üzerinden değil, HDP’nin projesi üzerinden bu partiye oy verilmesini istiyorum.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Üzgünüz ilginizi çekebilecek içerik bulunamadı...