7 Haziran 2015. Genel seçimleri gösteren bu tarih, şüphesiz ki tüm Türkiye için çok önemli. Ancak HDP (Halkların Demokratik Partisi) ve seçmenleri; özellikle Kürtler için daha da önemlidir. Çünkü HDP seçime bağımsız olarak değil de, parti olarak gireceğini kamuoyuna duyurdu.
Şimdi HDP seçime bağımsız olarak girerse 30 – 45 vekil garanti, yani meclise her halükarda giriyor; fakat parti olarak girerse, baraja takılma ihtimali var ki bu, yüksek bir ihtimal. Dolayısıyla her ne kadar HDP uzak kalmayacağını söylese de parlamentodan biraz uzak kalacak. Fakat baraja takılmazsa 70-75 milletvekiliyle meclise girebilecek. Böylece daha fazla söz ve temsil hakkına sahip olacak.Baraja takılmama ihtimali güzel. Bunun için riske değer mi, tartışılır.Baraj gerçeğini, unutmuş değil tabi ki HDP. Ancak bu durumda yapılacak en doğru eylemin seçime parti olarak girmek olduğunu belirtiyor.
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş “Biz bağımsız olarak girdiğimizde, yine 35 vekil çıkarabiliriz. Yani yine AKP'ye hakketmediği çok sayıda, vekil çıkarma şansı vermiş olacağız. Bu şekilde AKP, tek başına Anayasa yapmak şansına sahip olabilir. AKP'nin tek başına anayasa yapmasını engellemenin tek yolu, HDP'nin parti olarak seçime girmesidir.” şeklindeki açıklamaları, seçime parti olarak girmelerini mantıklı ve de haklı kılıyor.
***
Madem HDP, böyle bir karar aldı; o halde çok hummalı ve sistemli bir çalışmaya girmeli, diye düşünüyorum. “Biz nasılsa hakkettiğimiz oylarımızı alacağız.” diye düşünerek, çalışmaları gevşetmemeli. N’apmalı? Tabana inmeli: halkın arasına karışmalı, sokaklara, kahvelere çıkmalı. Esnafı, evleri ziyaret etmeli. Hani öğrenciye hep “geçmek için değil, 100 almak için çalış” denir ya; işte HDP de barajı kıl payı geçmek için çalışmasın. Özellikle yerel bazda belediye, il meclisi vs. çalışıyor görünüp koltuğunda oturmasın. Parti genel merkezi de bu işleyişi yani yerel yönetimi sürekli kontrol etsin, yoklasın. Çünkü ne yazık ki insanlarımız, uzun vadeli düşünmüyor. Ayşe teyze ya da Ahmet amca, yolsuzluk yapılmış yapılmamış sorgulamaz, düşünmez. Neyi düşünür? Evinin önünden çöpü alınmış mı, suyu akıyor mu, akşam sofraya ne koyacak… bunları düşünür. Dolayısıyla Halkların Demokratik Partisi de bu doğrultuda çalışmalarını sürdürmeli.
***
HDP’nin bu kararını (seçime parti olarak girmesi) insanlara sorduğumuzda farklı değerlendirmeler aldık. Fakat değişmeyen bir değerlendirme vardı ki, o da hepsinin bölgede artık huzuru görmek istemeseydi.Umarım seçimler, bölge insanına hayal kırıklığı yaşatmaz, güzel sonuçlar doğurur diyor ve sözü, halkın sesine vermek üzere noktayı koyuyorum.
MAHMUT ÇİFTÇİ (HDP İl Başkanı)
Bu karar Halkların Demokratik Partisi’nde alınmış bir karardır. Son seçimde de cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 9.7’lik oran da ciddi anlamda bu kararın alınmasında etkili oldu. Tabi böyle bir kararın alınmasında sadece cumhurbaşkanlığı seçimindeki 9.7 lik oran baz alınmıyor sadece. sayın Selahattin Demirtaş’ın tabi ki etkisi büyüktür. Üslubu, hitap edebilme yeteneği, Türkiye’nin bütün halklarına olan çağrıları vs. tabi ki etkili olmuştur. Önümüzdeki seçime de, zaten Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş’ın öncülüğünde yürüyoruz. Selahattin Demirtaş’ın da, defalarca dile getirdiği gibi savunduğu düşünceler, halka yaptığı çağrılar hep parti tüzüğünde var. Yani partiden farklı fikirler, düşünceler savunmuyor. Dolayısıyla insanlar da evet lider etkili olsa da partiye de oy verecekler aynı zamanda. Yine bu seçimde Türkiye’nin, metropol kentlerinde de çok ciddi anlamda HDP’ye bir yönelimin olması, bu kararın alınmasında etkili olmuştur.
Dolayısıyla Türkiye’nin her yerinden oylara talibiz. Halkın eğilimi de bu yöndedir. Bunu programımızla, tüzüğümüzle bu ihtiyaçları giderebilecek konuma sahibiz, bunu görebiliyoruz.
Türkiye siyasetinde etkili olmak istiyorsanız, büyük hedefler koymalısınız.
HDP’nin amacı, sadece 30 vekille meclise girmek ya da siyaset yapıp bununla sınırlı kalmak değil. HDP’nin meclisteki performansına bakıldığında; verilen soru önergelerinden tutun meclis çalışmalarına kadar, aktif katılım konusunda, aslında fiili ana muhalefet görevi görmüş bulunmakta. Dolayısıyla biz alternatifin de bu olduğunu çok iyi görüyoruz. Bu noktada baraj olayını kafamızda bitirmiş olduğumuzu söyleyebilirim. Yapılan kamuoyu, anketler değerlendiriliyor. Vatandaşın şu ana kadar sadece verdiği oy değil, oyları verme eğilimleri bile bu anlamda araştırılıyor, inceleniyor. Son yürütülen müzakere, demokratik barış sürecinde de, HDP’nin Türkiye’ye umut vaat eden politikaları, gün geçtikçe herkes tarafından çok iyi görülüyor. Bu görüldüğü müddetçe de bunun oy olarak, yansıyacağına hiçbir kuşkumuz yoktur. Tabi gönül isterdi ki baraj olmasın. Fakat hükümet, bu barajı kaldırma atılımlarında hiçbir zaman bulunmadı. “Barajı biz mi getirdik?” söylemini dillendiriyor sürekli. Bizim barajı aşma durumunda, 70 milletvekili çıkarma gibi bir şansımız olacaktır. Parti olarak girmezsek seçime AKP Hükümeti 30-35 milletvekilini hiç hak etmediği halde yine kendisi alacak. Biz bu seçimde, bu kısır döngünün kırılacağına olan inancımızla böyle bir karar aldık. 5 aylık bir süreç var. Biz bu süreçte hazırlıklarımızı bu anlamda daha da hızlandıracağız.
OSMAN SEYREK (Gazeteci yazarı)
Öncelikle HDP 1990’lı yıllarda yapması gerekeni yeni yapıyor. Parti olarak, girmesi kadar doğal bir şey olamaz. Türkiye’de yeri geldiği zaman 40 milyon Kürt yaşıyor deniliyor. Ancak Kürt Partisinin aldığı oy oranı 2 milyonu geçmiyor. %10’luk barajı geçmek için sanırım 3 milyon oy yetiyor. Ama HDP diğer halklardan, gerekli oyu alamıyor. Temsiliyette tüm halklar, bu partide üst makamlarda. Ancak aldıkları oy ise çok komik. Hala HDP veya geçmiş partiler, yıllardır %7 oranında oy alıyor. Bütün bu oylar sessiz tabanın oylarıdır. Parti son 2 seçimde, tabanına inme tenezzülünde yeterince bulunmadı. Tabansız bir parti her zaman zarar görmüştür. HDP Tabanını tek tek ziyaret etmeli, gönlü kırıkların gönlünü almalı, hizmette de bir şeyler yapabildiğini halka hissettirmeli. Bunun yanı sıra, özellikle öz eleştirilere açık olmalı. Seçimlere şimdiden başlamalıdır. İyi bir çalışma yapılmazsa, seçime yansıyabilir ve baraj sıkıntısı yaşanabilir. Yine tavandan değil, taban adaylarla seçime girmeli. Özellikle adaylar, önce kendi memleketlerinde aday gösterilmeli. Özellikle Metropollere, ayrı bir önem vermeli. Bu davada yaşamını yitirenlere, tutsaklara, mağdurlara ve emekçilere gerekli sahiplenme incitmeden yapılmadır. HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, seçim barajını aşmakta parti için büyük bir avantajdır. Bunun iyi değerlendirilmesi gerekir. HDP özüne dönmeli ve halkı baş tacı yapmalı.
MEHMET HANİFİ ALICI (Esnaf)
Bence HDP parti olarak seçime girmemeli. Çünkü bu büyük bir risktir. Öyle bir risk ki, tam 4 yıl siyasetten uzak kalacak, seçimi kazanmadığı takdirde. Biliyorsunuz ki, baraj diye bir gerçek var. 4 yıl meclisten siyasetten uzak kalmak çok riskli. Bu şekilde geriye gidilecek, ileri gidilmez. Keşke baraj diye bir engel, sınır olmasaydı. O zaman güzel olurdu parti olarak seçime girmek. Hepimizin tek dileği seçim sonuçlarının güzel olması ve bölgeye artık huzurun gelmesi.
ABDULHALİK AYMAN (İş Makinesi Operatörü)
HDP Parti olarak seçime gitsin tabi. Bağımsız olunca oy kaybı oluyor çünkü. Parti olarak girsin ki seçime herkes, bütün dünya HDP’yi bilsin öğrensin; böyle bir partinin varlığından haberdar olsun. Aslında bu çok riskli bir durum. Ama yine de değer diyorum. Gönül isterdi ki baraj sınırı daha az olsun hatta hiç olmasın. Ama ne yazık ki var. Bu noktada barajın kesinlikle indirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Böyle bir engel insanların önüne koyulmamalı. Çünkü baraj engeliyle insanların seçme özgürlüğü ellerinden alınıyor. Bu hiç ama hiç demokratik değil.
HAMZA DOĞAN (Esnaf)
HDP, parti olarak seçime gitsin. Evet, baraj diye bir engel var. Ama ben HDP’nin barajı aşacağına inanıyorum. Gönül isterdi ki baraj olmasın. Ama maalesef var. Seçim sonucu ne olursa olsun; sadece HDP’nin değil, diğer partilerin de ilk yapacağı şey bu baraj meselesini çözmek için girişimlerde, adımlarda bulunması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bu, hakkaniyete ve demokrasiye aykırı bir sistemdir.
FARİS BAYLAN (Şoförü)
HDP’nin parti olarak, seçime girmesini ben doğru bulmuyorum. Çünkü baraj engeli var. Dolayısıyla böyle bir riske girmek de, çok akıllıca değil bence. Bunun için erkendi daha. Öncelikle baraj indirilmeliydi. Bunun için bir şeyler yapılmalıydı. Ondan sonra parti olarak, seçime girseydi daha doğru ve sağlıklı bir karar olacaktı. Yine de umudumuzu yitirmiyor, inşallah baraja takılmaz diyoruz. Ve artık buralara da huzur ve barış gelsin diyorum.
TUGAY GEZECİ (Öğrenci)
HDP parti olarak seçime girsin. Risk tabi ki var, olmaz olur mu? Ama bu durumda başka ne yapılmalı? Parti, kararlığını ancak bu şekilde gösterebilir. İnsanlar böyle bir partinin varlığından, ancak bu şekilde haberdar olabilir. Bağımsız olarak, seçime katılınca meclise girebiliyor; baraj engeline takılmıyor, bu doğru ama. Sadece 35 milletvekiliyle sınırlı kalıyor. Bu da hiç adil değil. Ama parti olarak girer ve baraja takılmayıp bu engeli aşarsa, 70 milletvekiliyle meclise girerek partiyi ve seçmenini temsil edecek. Dolayısıyla bu riski almaya değer diyorum. Ama yine de keşke baraj engeli hiç olamasa diyorum.
FERİT SERTKAYA (İşletmeci)
Bence güzel bir karar parti olarak seçime girmesi. Çünkü cumhurbaşkanlığı seçiminde Selahattin Demirtaş’ın hitap şekli, her kesime seslenmesi, herkesi kucaklaması çok olumlu sonuçlar doğurdu. Beklenin de üstüne çıktı rakam. Bakın kaç ay geçti, cumhurbaşkanlığı seçimleri üzerinden insanlar, hala Demirtaş’ı konuşuyor. Bu seçimde HDP’nin iyi sonuç alacağına da gerçekten inanıyorum. Çünkü batıda tanıdığımız insanlar var. Onlardan aldığımız duyumlara dayanarak, buna inanıyorum. Sonuç itibariyle bölge halkı huzur istiyor. Dolayısıyla bu partiyi, geride bırakmayacağına inanıyorum. Çünkü HDP onların sesidir. Oy oranımız da her yıl artıyor. Batıda oy toplamaz diye düşünülüyor. Bu çok yanlış bence. Batıda da neden oy almasın ki? Bir Türk kökenli vatandaş, neden HDP’ye oy vermesin ki? İnsanlar icraata bakıp oy verecek. Artık insanlar sömürülmesin. Yazık günah! Bunun artık bir son bulması gerekiyor. Bu barış süreci de, artık nihayete ersin. Analar ağlamasın. Huzura erelim, biz de normale dönelim. Gönül isterdi ki aslında bu barajın, çıtası daha aşağılarda olsun. Mecliste farklı renkler, sesler olsun. Tek parti olmasın. Ama böyle bir gerçek de var ne yazık ki Türkiye’de. İnşallah 7 Hazirandaki seçim çok güzel sonuçlanacak, inanıyorum buna.
ONUR BARAN (Öğrenci)
Parti olarak seçime girsin. Çünkü bağımsız olarak girdiğinde kimsenin bu partiden ve Kürtler’den haberi olmuyor. Baraj diye bir sınır var; keşke hiç olmasaydı bu engel. Çünkü insanların, seçme özgürlüğü ve hakkı ellerinden alınıyor bu şekilde. Tek dileğim sadece benim değil; eminim ki herkesin tek istediği şey, bölgede artık huzur ve dingin bir hayatın olması.
ZEKİ AKIN (Elektrik Teknikeri)
Bana göre her ne şekilde olursa olsun HDP parti olarak seçime girmelidir. Siyasette her zaman çoğunluk önemli değildir. Önemli olan Demokrasiye ne şekilde olursa olsun katkı sağlamaktır. Sonuçta HDP Türkiye’de temsiliyeti olan bir partidir. Barajı aşma konusunda belki risk alıyordur ama bence bu çok önemli değil. Önemli olan belli bir kitlenin desteğini almış insanların beklentilerini parlamentoda dile getirmek ve tartışmaktır. HDP’ye yakışanda bu olur. Barajı aşmaması durumunda parti tabanının seçim sonrası bunu bir kaybediş ya da yenilgi olarak algılamaması gerekir.