Hastalığa yatkın kişilerde çocukluktan itibaren başlayabilen böbrek taşları genetik yatkınlık dışında beslenmeye dikkat edilmezse ciddi sağlık sorunu olabiliyor. Örneğin; takviye olsun diye bilinçsizce alınan C vitamini ve protein tozları bile böbrek taşına yol açabiliyor. Oysa ki bol su içmek, az tuz tüketmek, Akdeniz tipi beslenmek gibi basit önlemlerle bu hastalıktan korunmak mümkün.
Acıbadem Kozyatağı Hastanesi Üroloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Murat Tuğrul Eren, böbrek taşlarını, temelde bir “atılım” problemi olarak tanımlıyor. Böbreklerin, suda çözünen ve vücudumuzda fazla oluşan maddelerin idrar oluşturarak dışarıya atılmasını sağlayan bir itrah organı olduğunu belirten Dr. Öğr. Üyesi Murat Tuğrul Eren “Böbrekten 50'ye yakın madde idrarda çözünerek atılmaktadır. Ancak bu maddeler içerisinde 7-8 tanesi fazla miktarda atılırsa idrarda çözünemez ve kristalleşebilirler. İşte böbrek taşı oluşmasının ana nedeni idrarda az çözünebilen bu maddelerin idrara fazla atılmasıdır” diyor. Bu maddelerden en sık görüleni kalsiyum ve oksalat olarak kabul ediliyor; bunun dışında ürik asit, sistin gibi daha az sıklıkta görülen maddeler de idrara fazla atılıp böbrek taşı oluşturabiliyor. Ayrıca, bu kristalleşmeyi engelleyen sitrat gibi bazı moleküllerin de idrarda az bulunmaları böbrek taşı oluşumunu tetikleyebiliyor.
“AİLESİNDE BÖBREK TAŞI OLANLAR DİKKAT ETMELİ”
Böbrek taşlarının başlıca oluşma nedeni genetik olsa da beslenme gibi çevresel koşullar da etkili olabiliyor. Genetik yatkınlığı bulunan hastaların diyetlerine ve yaşam tarzlarına dikkat etmeleri tavsiye ediliyor. Tıp dünyasında, son yıllarda böbrek taşı oluşumunun, sadece böbrek kaynaklı değil, sistemsel hastalıkların sonucunda da oluşabilen bir rahatsızlık olduğuna dair bilimsel kanıtlar sunuluyor. Dolayısıyla metabolik sendrom gibi bazı bozuklukların genetik yatkınlığı bulunan hastalarda böbrek taşı oluşumunun da artığına dair ciddi bilimsel kanıtlar mevcut. Dr. Öğr. Üyesi Murat Tuğrul Eren, böbrek taşı oluşumundan korunmak için faydası kanıtlanmış temel önlemleri şu 10 maddeyle sıralıyor:
METABOLİK SENDROMDAN KENDİNİZİ KORUYUN
Öncelikle aşırı kilo, insülin direnci, yüksek kötü kolesterol ve düşük iyi kolesterol seviyeleri; kan basıncı artışı; karakterize diyabetten kalp damar hastalıklarına kadar çoğu ciddi hastalığın öncüsü olduğu kabul edilen metabolik sendrom, böbrek taşı oluşumunu tetikliyor ve bu nedenle bu hastalıktan korunmak gerekiyor. Tanı konulursa yaşam tarzı düzenlemeleri ve sağlıklı diyet ile metabolik sendrom hastalığı genellikle başarıyla tedavi ediliyor.
SAĞLIKLI BESLENİN
Sağlıksız hazır gıdalarla beslenme, aşırı şekerli besinler yeme, yağlı yemekler, hareketsizlik ve özellikle kalitesiz uyku düzeni hastalarda metabolik sendrom oluşturabiliyor. Göbek çevresinden kilo alan, kendini enerjisiz hisseden, halsizlik yorgunluk şikayeti bulunan hastaların mutlaka hekime başvurmaları tavsiye ediliyor. Sağlıklı beslenme deyince akla gelen Akdeniz diyeti metabolik sendromdan dolayısıyla böbrek taşından koruyan başarılı diyetlerin başında geliyor. Bunun dışında hazır ve işlenmiş gıdalardan kaçınmak, özellikle akşam 8'den sonra yemek yememek, yaz aylarında bol olan ve çok şeker ihtiva eden meyvelerden az tüketmek gerekiyor.
EK VİTAMİNİ DOKTOR ÖNERİSİYLE ALIN
Son zamanlarda çok popüler olan vitamin ve mineral takviyeleri doğru ve uygun kullanıldığında çok faydalı olsa da bilinçsiz kullanıldığında o oranda zarar verebiliyor. Örneğin aşırı C vitamini alımı böbrek taşı oluşumunu arttırıyor. Doğru takviye almanın yöntemi vücuttaki düzeyine ve vücudun ihtiyacına göre takviyeleri belirlemektir. Çoğu vitaminin ve mineralin düzeyleri artık kandan ölçülebiliyor ve bu düzeye göre takviye ihtiyacı ortaya çıkıyor. Fazla ve gereksiz takviyeler böbrek taşı oluşumunu artırabiliyor.
FAZLA PROTEİN ALMAYIN
Aşırı protein alımı, böbrek taşı oluşumunu artırıyor. Örneğin vücut geliştirmek için egzersiz yapan özellikle genç hastalar, hızlı kas oluşturmak adına ticari olarak satılan protein tozlarını kullanıyor. Genetik yatkınlığı olan hastalarda bu aşırı protein alımı, taş oluşumuna veya var olan taşların büyümesine neden oluyor. Bu hastalar, kas kütlelerini belki daha hızlı arttırıyor ama böbrek taşı hastalığının sıkıntıları ile boğuşmak durumunda kalıyor.
BOL SIVI ALIN
Böbrek taşı genellikle az sıvı tüketimi, dolayısıyla vücutta oluşan zararlı maddeleri çözecek miktarda idrar üretilmemesiyle ilişkili. Yeteri kadar sıvı tüketmeyen kişilerin idrarı, maddelerden zengin ancak suyu az olan yoğun bir yapıya sahip oluyor. Bu idrarın içindeki bazı unsurlar önce kristalleşiyor, ardından da böbrek taşı haline geliyor. Bol miktarda sıvı tüketmek, bu nedenle önem taşıyor. Yaz aylarında daha da çok dikkat edilmeli.
GAZLI İÇECEKLERDEN UZAK DURUN
Çay, kahve ve kola gibi içeceklerin tüketimi mümkün olduğunca azaltılmalı. Bazen gıdalara eşlik eden, bazen ise sadece verdiği ani ferahlama hissi nedeniyle çok tercih edilen asitli içeceklerden uzak durmak gerekiyor. Yapılan klinik araştırmalar, fosfat içermeleri nedeniyle gazlı ve şekerli içeceklerin fazla tüketilmesi halinde böbrek taşı oluşma riskinin arttığını gösteriyor.
AZ TUZ TÜKETİN
Özellikle böbrek taşı konusunda genetik yatkınlığı olan kişilerin günlük tuz tüketiminin 3 - 5 gram yani yaklaşık bir çay kaşığını geçmemesi tavsiye ediliyor. Tabi sebze, meyve ve ekmekte de tuz olduğunu göz önüne alarak bu hesabı yapmak gerekiyor. Yemekleri tuzsuz pişirmek, tabağımıza gelen yemeği ise tuz yerine baharat, bitki ve sirke gibi alternatiflerle çeşnilendirmek mümkün.
OKSALAT İÇEREN GIDALARDAN KAÇININ
Böbrekte taş oluşumu yönünden en riskli maddelerden biri de oksalat olarak kabul görüyor. Böbrek taşlarında en sık görülen taş cinsleri arasında ilk sırayı kalsiyum oksalat taşı alıyor. Bu nedenle ıspanak, pırasa, çilek, çikolata, fındık, ceviz ve kakao gibi gıdalar ile et, tavuk ve balık gibi hayvansal gıdaların da yüksek miktarda oksalat içerdiği için böbrek taşı hastaları tarafından mümkün olduğunca az tüketilmesi gerekiyor. Tüketimi halinde de bol sıvı alınması tavsiye ediliyor.
EGZERSİZ YAPIN
Hareketsiz bir yaşam da böbrek taşı için iyi değil, yürüyüş ve egzersizin bu taşların oluşumunu azaltmada önemli olduğu biliniyor. Bu nedenle mümkünse düzenli egzersiz yapın, egzersiz yapamıyorsanız da günlük en az 9 bin adımlık yürüyüşler ile vücudunuzu hareket halinde tutun.
İYİ UYUYUN
Günlük uyku düzeninin sağlıklı olması, böbreklerin fonksiyonlarını da etkiliyor. Metabolizma, gün boyunca hasar gören böbrek dokusunu gece uyku sırasında onarıyor. Uykusuz kalmak, tüm organlar için olduğu gibi böbreklerin de bu yenilenme sürecini olumsuz etkiliyor. Bu nedenle mümkünse gece 23.00 gibi uykuya geçin ve 7-8 saat uyuyun. Son olarak kapalı yöntem cerrahi girişimlerle hastaların böbrek taşlarını, en son teknolojileri kullanarak başarılı bir şekilde temizlediklerine değinen Dr. Öğr. Üyesi Murat Tuğrul Eren “Ancak çok sık nükseden böbrek taşlarının oluşmaması için elimizden geleni yapmanın daha önemli olduğunu düşünüyorum” sözleriyle uyarıda bulunuyor. (Haber Merkezi)