İlk adı ‘Ela Khan’ olan, zamanla telaffuz değişikliğine uğrayarak ‘İluh’ şeklini alan, daha sonra ise yakınından geçen Batman Çayı ismiyle anılan ‘Batman’, geçmişte yapılan petrol araştırmaları sırasında, ambar yerin çökmesi ile batmış, İluh köyünü de içine alan bölgeye Batman adı verilmiş.
Med Krallığından, Büyük Iskender’e, M.Ö 550 yılına kadar bilinen geçmişi, 1515 yılında, 4. Murat'ın Bağdat seferi sırasında Osmanlı İmparatorluğu himayesine giren Batman, Siirt’e bağlı ilçe iken 16 Mayıs 1990 tarihinde Türkiye’nin 72. İli olarak vatan toprağı olarak yaşamaya ve yaşatılmaya devam ediyor.
Raman dağının kuzeyinde verimli ekilebilir topraklar üzerine kurulan Batman, ekonomik gelişmişlik sıralamasında Türkiye’de ortanın biraz altında (71.) bulunuyor.
Toprağın altı petrol anlamında zengin yerin üstü de en az o kadar insan faktörü ile zengin bir şehirden bahsediyorum.
Dicle’nin, Raman’ın yani her kötülüğe rağmen ilelebet var olmanın adıdır bana göre Batman.
Batman Valisi Sayın Hulusi Şahin’den, Batman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Aydın Durmuş’a, Tiicaret ve Sanayi Odası Başkanı Abdulkadir Demir’den, Batman Ticaret Borsası Başkanı Arif Güneş ve özel sektör temsilcileri ile buluştuk Batman’da...
Vali beydeki devlet nezaketi ve otoritesini, Rektör hocamdaki heyecan ve inancı, ekonomi çevrelerinin samimiyetini görmenizi ve değerlendirmenizi isterdim.
***
Canlı ve heyecanlı Batman’ın genç nüfus yapısı görülmeye ve ilgilenmeye değer bir hazine gibi muhabbet kurmak isteyenleri bekliyor.
Batman Cemiyet Başkanımız Ercan Atay ve Hatice Türkan kardeşimin ev sahipliğinde Güneydoğu Anadolu Gazeteciler Federasyonu’nun (GGF) 8. Başkanlar Kurulu Batman toplantısı her bakımdan verimli geçti.
Ev sahipliği yapan ve destek olan bütün paydaşlara ve gönüldaşlara teşekkür ediyorum.
***
1515 yılında Osmanlı imparatorluğu tarafından Anadolu’ya bağlanan ve halen aynı inanç, azim ve sadakatle yaşayan Batman için, bölgenin eğitimli, vücut yapısı yerinde mankeni benzetmesi yaparsam abartmış olmam.
Üzerine ne giyerse, ne yaparsa yakıştırıyor bu şehir.
Ve Batman bu haliyle bizleri şaşırtmaya devam ediyor.
Türkiye’de enerjinin baş şehri olarak kabul gören, tüketilen petrolün yüzde 5 ile 10’nunu üreten Batman, bu anlamda Türkiye’nin en değerli yerleşim bölgesi.
Bölücü ve hainlerin bu toprakları Kürt yurdu olarak gösterip algı oluşturmaya çalışması, bölgede yaşayan Türk, Kürt, Arap, Çerkez ve diğerleri ne varsa milleti birbirinden ayrıştırmak için kullandığı bir söylem olarak özellikle kullanılıyor.
Ama bu, Batman’ın, ay yıldızlı bayrağın altında Kürdüyle, Türküyle ve diğer unsurlarıyla kardeşçe yaşayan bir yer olduğu gerçeğini gölgeleyemiyor.
15 bin öğrenci kapasitesine sahip Batman Üniversitesi bu bilincin kırılması ve bölgenin sanayileşme konusunda hızla ilerlemesi için güzel çalışmalar yapıyor.
Karadenizli olan ama Batmanlıyım diyen bir Rektör hocaları var.
Ne dediğini ve ne yapmak istediğini çok iyi biliyor Rektör hoca.
Hele Batı Raman’dan Mardin Savurlu’ya bir köprü hayali varki, ciddiyetle dinlemeli ve harekete geçilmeli.
Ya Hasankeyf;
Sular altında kalmış tarih, tamamen sular altında kalmak için gün sayıyor.
Hasankeyf son kez bize ‘beni unutmayın’ der gibi bakıyor.
Ve Batman Hasankeyf’le birlikte ikinci sefer batıyor.
Her batışında güçlenerek ayağa kalkan Batman, cennet mekan Fatih Sultan Mehmet Han inancı ve iradesi ile Sultan Abdulhamit Han’a yapılan ihanetin benzer muhatabı gibi yaşıyor ve büyük Türkiye hayali için çaba harcamaya, yol almaya devam ediyor.
Hz. Ömer adaleti, Hz. Hüseyin inancı ve teslimiyeti, Kanuni Sultan Selim cesareti, Yunus Emre ve Mevlana muhabbeti var bu şehirde inanın.
Tabi görmek ve algılamak isteyene.
Batman’ı anlamak ve anlatmak bu coğrafyada yaşamaktan daha kolay değil.
İşin sırrı sevmekte.
Yaradanı, yaratılanı, Milleti, vatanı, bayrağı ve devleti sevmektir işin sırrı.
Yapısal dönüşüm hızlı ilerliyor Batman’da.
Sıra sosyolojik, ideolojik ve politik dönüşümde.
Bunu anlamak, anlatmak, anlaşmak ve kardeşçe yaşamak umudu ve ümidiyle;
Kalın sağlıcakla...