'Kadınlar 35 yaşından itibaren meme tarama programlarına mutlaka girmeli'

3. Uluslararası İstanbul Meme Kanseri Konferansı Eş Başkanı Prof. Dr. Cihan Uras, "Her kadının 35 yaşından itibaren meme tarama programlarına mutlaka girmesi gerekiyor." dedi.

'Kadınlar 35 yaşından itibaren meme tarama programlarına mutlaka girmeli'

3. Uluslararası İstanbul Meme Kanseri Konferansı (BREASTANBUL 2018) Eş Başkanı Prof. Dr. Cihan Uras, tarama programlarına giren kadınlarda meme kanserinin çok erken yakalanabildiği için tedavinin de daha kolay olduğunu belirterek, her kadının 35 yaşından itibaren meme tarama programlarına mutlaka girmesi gerektiğini söyledi.

Konferansa ilişkin açıklamaya göre, BREASTANBUL 2018, dünyanın meme kanseri tanı ve tedavisi konusunda önde gelen, bu alanda bilimsel araştırmaları olan çeşitli branşlardan hekimlerin katılımıyla 11-13 Ekim'de düzenlendi.

Konferansta meme kanserinin teşhis yöntemleri, cerrahi tedavisi ve radyoterapideki yeniliklerin tartışıldığını kaydeden Uras, özellikle çevre ülkelerde bu alanda çalışan hekimlerin, daha uzak yere gitmek yerine 2 yılda bir Breastanbul'a katılarak meme bilimindeki yenilikleri öğrenme fırsatı elde ettiğini ve kendi yaptıkları çalışmaları sunduğunu anlattı.

Uras, 2020'de konferansın dördüncüsünün yapılacağını bildirerek, şöyle devam etti:

"Meme kanseri kadınlarda en sık görülen kanser türü. Bugün ABD'de 8 kadından 1'i, ülkemizde ise 12 kadından 1'i hayatları boyunca meme kanserine yakalanma riskine sahip. Bu nedenle tedavisinde çok ciddi değişimler ve yenilikler oluyor. Toplantıda göze çarpan önemli yeniliklerden biri; Japonya'dan gelen Profesör Fukuma, çok küçük meme kanserlerinin radyo frekans yöntemiyle yakılarak tedavi edilebileceğini anlattı. Fukuma, endoskopik cerrahi ile mastektomi ameliyatının nasıl yapılacağını burada izleyicilere gösterdi. Ben de Türkiye'de ilk kez yaptığım 'robotik meme alınma' ameliyatını anlattım. Koltuk altından küçük bir kesi ile robot vasıtasıyla memenin iç dokusu tamamen çıkarılmakta ve bu ameliyatta meme başına ve cildine zarar verilmediği için özellikle ameliyat sonrası görüntü çok daha iyi olmaktadır. Aynı seansta da rekonstrüksiyon yapılmaktadır. Kongrede yeni radyoterapi yöntemleri de tartışıldı. Artık uygun olan kadınlara daha kısa süreli radyoterapi teknikleri anlatıldı. Bunun yanında yeni ilaç tedavilerinden de bahsedildi. Böylece meme kanserinin tedavisindeki birçok yeniliklerin getirildiği ve meme bilimiyle uğraşan meslektaşların bunları tartıştığı bir konferans oldu."

Meme kanserinin erkeklerde de görülebildiğine değinen Uras, erkeklerin memelerinde herhangi bir kitle hissetmesi halinde mutlaka doktora başvurması gerektiğini belirtti.

Uras, meme kanserinin özellikle tarama programlarıyla erken yakalanabilen kanserlerden olduğuna işaret ederek, şu bilgileri verdi:

"Bunun için bütün kadınlarımızın belli aralıklarla tarama programlarına girmelerini öneriyoruz. Tarama programlarına giren kadınlarda meme kanserini çok erken yakalayabildiğimiz için tedavileri de çok daha kolay oluyor. Bu hastalıktan tamamen kurtulabiliyorlar. Bunun için her kadın 35 yaşından itibaren meme tarama programlarına mutlaka girmelidir. Ailesinde meme kanseri olan kadınlar ise bu tarama programına daha erken yaşta başlamalıdır. Erken tanı meme kanserinde hayat kurtarıcıdır. Bu nedenler kadınlarımızın her ay kendi kendilerini kontrol etmelerini öneriyoruz."

"Gelişmiş ülkelerdeki kadın popülasyonlarında en sık görülen kanser türü"
Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Başak Oyan Uluç ise günümüzde meme kanserinde kişiye özel tedavilerin uygulanmaya başlandığına değinerek, şunları kaydetti:

Meme kanserinde son yıllarda önemli gelişmeler var. Artık her hastaya aynı tedavi yerine kişiye özel tedaviler uygulanıyor. Tümörün moleküler özelliklerine göre hastalara göre farklı farklı tedaviler öneriyoruz. Erken evre tedavilerde genel yaklaşımımız artık olabildiğince cerrahi küçültmek. Bunun için de eskiden cerrahiden sonra kemoterapi verirken, şimdi artık birçok hastamıza önce kemoterapi sonra cerrahi yaklaşımına gelmiş bulunmaktayız. Bu sayede hem memeyi koruyucu cerrahiler mümkün olabiliyor hem de hastaların koltuk altlarındaki lenf nodlarının çıkarılmaması söz konusu olabiliyor. Bu şekilde ileride hastaların kollarında ödem oluşma riskini azaltıyoruz. Bunun için her hastaya kemoterapi uygulamıyoruz. Hastaların tümörlerinin özelliklerine bakarak bazı hastalara sadece hormonel tedaviler vermek söz konusu. Kemoterapi verilmeyecek hastaları da seçebiliyoruz. Metastatik hastalarda ise tümörün moleküler tiplerine göre kişiye özel tedaviler veriyoruz."

Erken tanı konulduğunda hastalığın tamamen tedavi edilebileceğini belirten Uluç, kadınların 40 yaşından sonra yıllık olarak mamografi çektirmesini önerdiklerini ve kendi kendine meme muayenesinin de 20 yaşından sonra başlaması gerektiğini ifade etti.

Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Taner Korkmaz da meme kanserinin ilerleyen yaşlarda daha sık görüldüğünü belirterek, şu değerlendirmede bulundu:

"Meme kanseri, tüm kanserlerde olduğu gibi ilerleyen yaşla beraber görülme olasılığı da artmakta. Her 7 kadından 1'inde de görülmektedir. Oransal olarak erkeklerde kadınlara oranla daha az olmakla birlikte erkeklerde de bu kanser türü görülebilmektedir. Meme kanseri, gelişmiş ülkelerdeki kadın popülasyonlarında en sık görülen kanser türüdür. Burada uluslararası katılımlı, meme kanseriyle ilgili yüksek tecrübeye sahip uzmanların da olduğu bir toplantı gerçekleştiriyoruz. Lokal tedaviler olarak da adlandırılan cerrahi, radyoterapi ve bununla beraber erken ve ileri evre meme kanserinde kullanılan meme kanserindeki tedavileri hep beraber burada tartışmaktayız."

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Üzgünüz ilginizi çekebilecek içerik bulunamadı...