Vicdanların lal, kalplerin kaskatı, akıl ve idrakin yok kesildiği, beşeriyetin cehalet anaforları içerisinde topuklarından boyunlarına kadar gömüldüğü bir çağda; dünya yeni bir nefes, kutsal bir muştu beklerlerken, nur dağının doruklarında, Hira mağarasından yankılandı beklenen ses. “Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı bir aşılanmış yumurtadan yarattı. Oku! Rabbin, en büyük kerem sahibidir. O Rab ki kalemle (yazmayı) öğretti. İnsana bilmedikleri şeyi öğretti” (Alak 1-5) bu büyük ve evrensel bir çağrıydı, duymasını bilene.
İlk çağrı ve ilk vahiyle beraber Kuran’ın mesajını, düsturlarını, ahlaki ve vicdani emirlerini kandillerle aydınlatılmış minarelerimizin gölgesinde yürürken ibadetlerimize, ilişkilerimize, dostluklarımıza, hanelerimize, mahallerimize, şehirlerimize ve ülkemizin bütün şehirlerine ince ince nakşetmek en büyük kulluk vazifemizdir.
İlk Vahiy “Oku”
Ey insanoğlu! Uğursuz addettiğin ve diri diri kızgın kumların bağrına bıraktığın kız çocuğunu oku!
Cehalet çağında öldürülen çocuklarla bugün medeni dediğin dünyanın yapığı teknoloji ürünü envai çeşit silahlarla öldürülenlerin aynı cehalet ve zulüm unsuru olduğunu oku!
Bağnazlığın, cehaletin, türlü türlü dünyevi zevklerin, uyuşturucunun, içkinin ve kumarın parmaklıkları arasına hapsedilen ruhların yaratılış amacını oku!
Asrın çocuklarına sahip çıkamayışını, ellerinden tutamadığın gençlerin, tazecik bedenlerin kirli ellerde heba edilişini oku!
İslam coğrafyasının mazlumiyet coğrafyasına, kan ve gözyaşı deryasına dönüşünü oku!
Kainatı, yıldızları, güneşi, belirli bir düzen ve intizam içerisin de var edip seni yeryüzüne halife kılan Halık-u zülcelal’in; uğruna kurbanlar adadığın taştan kemikten helvadan, maddeden yaptığın abus suratlı putlar olamayacağını.
Hesaba çekilmeden önce her geceyi kadir bilme duygusu ve anlayışı içerisinde geçirmen gerektiğini de oku!
Ülkemizin, İslâm âleminin birlik, dirlik ve beraberliğine, insanlığın hidayet, barış ve huzuruna nasıl ve ne şekilde katkı yapıp görevini ifa edeceğini iyi oku!
Nefsi ve vicdanı silkeleyip semanın katmanlarını ve oradan da Mekke’nin ufuklarını şereflendirdiği bin aydan daha hayırlı kılınan kadir gecesi; tüm olumsuz gidişata dur deyişin, ilahi bir müdahaleyle cahili çukurlarda kavrulmuş ruhun yeniden doğuşunun adıdır.
Bu bağlamda kadir gecesi, Hz. Peygamberin yüzünü göklere dikip insanlığın içinde bulunduğu kaostan çıkması için beklediği ışığın nur dağına doğduğu, oradan da bütün âlemi aydınlatmaya başladığı gündür.
Artık cehaletin yerini ilmin, zulmün yerini merhametin, nefretin yerini sevginin, karamsarlığın yerini umudun almaya başlayacağı, ilk ayetlerin dünya âlemini şereflendirdiği, Hz peygamberin de nübüvvetle şerefyad olduğu gece, ayet-i kerimenin ifadesiyle “Biz onu (Kur'an'ı) Kadir Gecesi'nde indirdik. Kadir Gecesi'nin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir Gecesi, bin aydan daha hayırlıdır. O gecede, Rabb'lerinin izniyle melekler ve Ruh (Cebrail), her iş için iner dururlar. O gece, esenlik doludur. Ta fecrin doğuşuna kadar. (Kadir, 1/5) bin aydan daha hayırlı, Allah (ac)’nin rahmet ve merhametinin tecelli ettiği bir gecedir.
Peygamber (sav) ‘’İnanarak ve mükafatını Allah’tan bekleyerek Kadir Gecesi'ni ihya edenlerin geçmiş günahlarının bağışlanacağını” müjdeliyor. Bize düşen dillerimize “Ya Rabbi, sen affedicisin, kerimsin, affı seversin, beni de affeyle…” dualarını pelesenk edip geçmişte işlediğimiz hata ve yanlışlarımızdan ders aldıktan sonra tövbe kapılarını nedametle çalmasını bilmektir. Bu gece, rengi, ırkı, dili, mezhebi ne olursa olsun açlık, susuzluk, darlık ve zulümle mücadele eden kardeşlerimizin dertleriyle hemdert olmamız gereken gecedir. Bu gece paylaşma, yücelme ve İlâhî rızaya ulaşma gecesidir
Ey kul! Her geceni kadir bil…
Her nefesi son…
Sıyır ruhunu cehaletin öğretilerinden
Ve Allah’ın ipine sımsıkı sarıl…
Kadir Gecesinin ve bayram sevincinin gölgesinin üzerimize düştüğü böylesi müstesna bir kutsal iklimde, masum insanların şahsında hepimizi ve bütün insanlığı can evinden vurmaya kalkışan terör unsurlarını, bağlı bulundukları ideolojileri, referans ve sözümona değerleri ne olursa olsun hepsini şiddetle lanetliyor, vicdanını ve merhametini kaybetmiş şer odaklarının hiçbir edep, haya ve ahlak düsturuna bağlı olmaksızın gerçekleştirdikleri çirkef saldırıları milyonlarca Müslüman’ın ve masum insanın ahu zarı karşısında mağlup olacaklarına inanıyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle Kadir Gecenizi tebrik ediyor ve bu gecenin başta cennet vatanımız olmak üzere tüm insanlığın barış, huzur ve saadetine, bütün müminlerin de affına vesile olmasını Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum.