“KİMSE 15 TEMMUZ’U SULANDIRMAYA KALKMASIN”

Batman Basın İlan Kurumu (BİK) Müdürü Mehmet Gönenç’le görüştük bu hafta…

“KİMSE 15 TEMMUZ’U SULANDIRMAYA KALKMASIN”

Renkli bir kişilik Sayın Gönenç;

Bir tarafı çok ciddi… Anlıyorsunuz ki hayatı hafife almıyor ve hakkını veriyor yaptığı her şeyin. 90’lı yıllarda başladığı gazetecilik mesleğini, Basın İlan Kurumu Müdürlüğüne uzanan serüvenini anlatırken ciddi bir yüz ifadesiyle karşılaşıyorsunuz. Anlıyorsunuz ki öyle kolay gelmemiş buralara…

Bir tarafı ise daha duygusal…  Henüz 20’li yaşlarda çıkardığı 2 şiir kitabı ve konuşmasının en hararetli yerlerinde kullandığı şiirsel ifadelere bakılırsa kırılgan biri…

Konuşmasını bazen gerçekçi ve net ifadelerle bazen de şiir kokan cümlelerle süslüyor Sayın Gönenç.

Bu yüzden dinlemek keyifli oluyor onu.

Kendisiyle ilk söyleşimi 10 Ağustos 2014 yılında yapmıştım.

Edebiyat ve sanatı konuşmuştuk daha çok…

Bu defa ise Batman Basınını, kapatılan gazeteleri, yerel gazetelerde olma(ma)sı gerekenleri…

Tüm dobralığı ile bir bir yanıt verdi sorularıma.

Bize zaman ayırdığı için Sayın Gönenç’e teşekkür ediyor, keyif alarak okuyacağınızdan emin olduğum bu söyleşiyle baş başa bırakıyorum sizi…

 “GAZETELERİN İLAN ALMA SÜRESİ UZATILDI”

6 yıldır Batman’da Basın İlan Kurumu (BİK) Müdürlüğünü yapıyor Sayın Gönenç. Haliyle BİK’i konuşuyoruz ilkin. BİK’in kuruluş ve işlevinden bahseden Sayın Gönenç “Basın İlan Kurumu (BİK), 1961’de, 195 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile kurulmuştur. Kurulduğu günden bu yana Türkiye’de hem yaygın medyada hem de yerel medyada, resmi ilan almaya haiz gazetelere resmi ilan vermektedir. Tabi bunun kural ve kaideleri vardır. Yani Basın İlan Kurumu, önüne gelen bütün gazetelere ilan vermez. Bunun için kurallar koymuş, mevzuat oluşturmuştur. Bu arada 67 sayılı mevzuatımızın değiştiğini de hatırlatmak istiyorum. Artık yeni bir yönetmeliğimiz var. İlanlar, bu yönetmelik doğrultusunda gazetelere verilmeye devam edecek. Eskiden yerel gazeteler ilan alabilmek için 24 ay beklemek zorundaydı, şimdi yeni yönetmeliğe göre bu süre 36 aya çıkarıldı” ifadelerini kullanıyor.

“BİK, İLANLARIN DAĞITIM VE TAKİBİNİ YAPAR”

-BİK’in kurumlarla ne gibi bir ilişkisi var peki?

“Kurumlar bize resmi ilanlarını verirler, biz ilanları adil bir şekilde, ilan almaya haiz gazetelerde yayınlatır ve bunun takibini yaparız”

“BATMAN BASININI, TÜRKİYE ÖLÇEĞİNDE DEĞERLENDİRMELİYİZ”

BİK’e ilişkin yaptığımız kısa sohbetten sonra konu, Batman Basınına geliyor. Batman Basınını değerlendirmesini istiyorum Basın İlan Kurumu Müdürü Gönenç’ten. Dobralığını ve meslekteki tecrübesini konuşturuyor Sayın Gönenç ve diyor ki “Bu soruya genelde Valiler, Belediye Başkanları, idareciler ortak bir cevap verirler. Hemen hemen herkes, Batman Basını’nın dinamik, güçlü, başarılı ve kaliteli bir yönü olduğunu söyler. Bu cevap karşısında hepimiz gururlanır, sevinir ve mutlu oluruz. Tabi bu durumda kusurlarımızı da göremeyiz. Ben ise böyle süslü cümleler kuramayacağım. Çünkü Batman Basınını, Siirt’e göre değerlendirirsek evet, çok güçlü bir basınımız var. Şırnak iline göre değerlendirirsek yine çok güçlü bir basınımız var. Van’a göre değerlendirirsek güçlü bir basınımız var. Diyarbakır’a bakarsak yarışabilen bir basınımız var. Ama Batman Basınını değerlendirirken Türkiye ölçeğinden bakabiliyor muyuz? Değerlendirmemizi buna göre yapınca nasıl bir manzara ile karşılaşıyoruz?” ifadelerini kullanıyor.

“BATMAN BASININI DEĞERLENDİRİRKEN PARLAK CÜMLELER KURAMAYACAĞIM”

Batman Basınına ilişkin yaptığı değerlendirmeyi örneklerle süsleyen Sayın GönençBatman Basınını değerlendirirken, Kocaali ve Konya’da çıkan yerel gazetelere, Trabzon’da 3 bin satan gazetelere bakarak değerlendirme yapmalıyız. Bursa Olay Gazetesi, 10 bine yakın satış yapıyor, İzmir’de Yeni Asır Gazetesi, ulusal gazetelerle yarışıyor. Dolayısı ile Batman Basınına Türkiye ölçeğinden baktığımızda ne yazık ki sınıfta kalıyor. Bizim daha güçlü olmamız lazım. Kendimizi Diyarbakır, Mardin ya da Siirt’le mukayese edip mutlu olmakla yetinemeyiz. Batman Basını daha çok satış yapmalı, daha çok aboneye ulaşmalı, daha çok reklâm almalı, yaygın medyaya giden reklâmlara dahi talip olmalıdır. Demem o ki ben, Batman Basınını değerlendirirken bilindik o parlak cümleleri kullanamayacağım” diyor.

“SAHADAKİ GAZETECİ, BU İŞİN OKULUNU OKUYANDAN İYİ OLABİLİR”

Sayın Gönenç, 90’lı yıllarda gazetecilik yapmaya başlamış, bu mesleğe yıllarını verdikten sonra Basın İlan Kurumu Müdürü olarak Batman’da görevlendirilmiş bir isim. Meslekteki tecrübelerine dayanarak bir yerel gazetede nelere dikkat edilmesi gerektiğini soruyorum Sayın Gönenç’e. Soruma mütevazi bir yanıtla “Sevgili Hatice, uzun yıllar gazetecilik yaptığın zaman adama duayen diyorlar büyük gazeteci diyorlar, tecrübeli diyorlar. Ben kendimi bunlardan münezzeh kılmak istiyorum. Bu cümlenizi kendi adıma kabul etmiyorum. Neden biliyor musunuz? Çünkü uzun yıllar gazetecilik yapabilirsiniz ama başka biri çıkar, 1 yıl bu işi yapar ve emin olun boynuz kulağı geçer. Ben, bu durumda çok gazeteci tanıyorum. Her yerde takdirle bahsettiğim genç gazeteciler var. Röportaj yapar, haber yapar, editörlük yapar, muhabirlik yapar. Bir gazetecinin, topyekûn bütün hepsini içinde barındırdığını düşünün. 30 yıl belki gazetecilik yapmamıştır ama tüm bunları kendinde barındırır. Şimdi ona tecrübesiz, gelişmemiş gazeteci mi diyeceğiz? İletişim Fakültelerini bitirip haber yazamayan ama okul okumayıp da sahada haber peşinde koşturan insanları düşününce, meseleye nereden baktığımız önem kazanıyor” karşılığını veriyor Gönenç.

 “GİTMEDİĞİN YER, SENİN DEĞİLDİR”

Yerel gazetede dikkat edilmesi gerekenler konusunda ise Bütün gazeteci dostlarıma şunu söylemek isterim, gitmediğin yer senin değildir. Bir muhabirin gitmediği adam, gitmediği yer, basmadığı toprak kalmamalıdır. Batman’da kaç tane dernek var, hepsini tanımış olmalı, kentin bütün sokaklarına girmiş olmalı, kaç tane STK var bilmeli, başkanlarını bilmeli, her yere ve herkese gazetesini taşımalıdır. Sadece bir defa ya da sadece haber için değil. Defalarca gitmeli. Toplumun sorunlarını aktarmak için, gazetesini taşımak için gitmeli. ‘Bir gazeteci ne yapabilir’ diye soruyorlar ya aslında ‘bir gazeteci ne yapamaz’ diye sorulmalıdır. Bu sorudan yola çıkarak gazeteci, kendi gücünün farkında olmalıdır. Sizi sokakta görenler ‘gazeteci’ diyebilmelidir. Meslek, üzerinize adeta yapışmalıdır. Gazeteci olmak için Sarı Basın Kartına falan da ihtiyaç duymamalısınız. Çünkü gazeteci olduğunuza Basın Yayın Enformasyon Müdürlüğü değil, içinde yaşadığınız toplum karar vermelidir. Toplum size ‘gazeteci’ diyor ise evet, siz gazeteci olmuşsunuz demektir. ” ifadelerini kullanıyor Sayın Gönenç.

“BATMAN BASINI, YEREL HABER KONUSUNDA KALİTELİ”

Batman Basınını eleştirdiği kadar takdir de ediyor BİK Müdürü Mehmet Gönenç. “Yerel gazete, yerelin sorunlarını yazmalı” diyor ve ekliyor “Batman Basını, yerel haber konusunda çok kaliteli. Zaten yerel gazetelerin görevi yerel haberleri yazmak, yerelin sorunlarını dile getirmektir. Çünkü gazete ne iş yapar? Kamu denetçiliği yapar. Her muhabir, bir kamu denetçisidir. Devlet ile vatandaş arasında bir kamu denetçisi olarak görev yapar.  Vatandaşın sorunlarını devlete iletir, devletin yaptıklarını ve yapacaklarını vatandaşa iletir. Bir ombudsman görevi görür. Bu açıdan bakıldığında gazetelerimiz, yerel haber konusunda güzel işler yapıyor. Ancak bunu satışa veya aboneye orantıladığınızda istenilen başarının elde edilemediğini görüyoruz. Demek ki eksik olan bir şeyler var. Eksiğimiz nedir, onu bulmalıyız.”

“KÖŞE YAZARLARI, GAZETEYİ GÜÇLENDİRMELİ”

Batman’ın köşe yazarlarına da mesajı var BİK Müdürü Gönenç’in. Yerel sorunların daha çok kaleme alınması gerektiğini belirterek “Batman’daki yerel gazetelerin köşe yazarlarını takip ediyoruz. Köşe yazıları aslında gazetenin fikri ve düşüncesi değildir ve gazeteyi bağlamaz. Bu yönüyle bakıldığında, ‘bence merkezli’ yazılan köşelerdir. Ama ‘bence merkezli köşeler’ yerel sorunları daha çok yazarsa hem Batman’a daha çok fayda sağlar hem de gazeteyi güçlendirir. Ama bakıyorsunuz, Trump yazılmış. Trump’u yerelde yazsan ne olur, yazmasan ne olur? Çünkü bütün dünya zaten Trump’u yazıyor. Bu durumda ben Trump’u yerelde değil, New York Times’in Türkçeye çevrilmiş nüshalarından okumak isterim ya da yaygın bir gazeteden okumayı tercih ederim” ifadelerini kullanıyor.

***

“KAPATILAN GAZETELERLE BİK’İN HİÇBİR ALAKASI YOK”

Sohbetimiz derinleşiyor ve konu, OHAL süresinde KHK’lar ile kapatılan gazetelere geliyor. Batman’da 4 gazetenin KHK yolu ile kapatıldığını hatırlatıyor Sayın Gönenç. Batman Basın İlan Kurumu Müdürlüğünün, bu konuyla hiçbir ilgi ve alakası olmadığını vurguluyor ve sorumuzu “Ben Basın İlan Kurumu Müdürüyüm. Kapatılan gazetelerin 3 tanesi ilan alıyor, 1 tanesi ise ilan almıyor. Bu durumda gazete kapatmalarıyla ne ilgimiz olabilir? Basın İlan Kurumunun kesinlikle gazete kapatmaları ile uzaktan-yakından hiçbir ilgi ve alakası yoktur. Bu gazeteler KHK ile kapatıldı. KHK, kanun demektir. Bu yasayı kim çıkarır? Parlamento çıkarır. OHAL dönemlerinde Bakanlar Kurulu, Başbakan ve Reisi Cumhur’dan oluşan Parlamento ile bu kararnameler çıkarılır. ” cümleleri ile yanıtlıyor.

 “DARBE GERÇEKLEŞSEYDİ EN BÜYÜK BEDELİ GÜNEYDOĞU HALKI ÖDERDİ”

OHAL ve KHK’lar derken, söz dönüp dolaşıp 15 Temmuz 2016 tarihinde atlattığımız korkunç darbe girişimine geliyor. Haliyle tansiyon yükseliyor ve Sayın Gönenç “Kimse 15 Temmuz’u sulandırmaya kalkmasın. 15 Temmuz’da olağanüstü ve kirli ilişkiler var. Emperyalizm ve Siyonizmin, Türkiye üzerindeki savaşıdır bu. Emperyalizm, 100 yıl önce bu topraklarda yani Çanakkale’de yenildi. Bütün emperyal güçler, bu ülkeye saldırdılar ve kaybettiler. 100 yıl sonra yine bu ülkeye saldırdılar ama yine kaybettiler. Kaybetmeye de mahkûmlar. Çünkü Türkiye milleti, Türkiye halkları asla buna müsaade etmez, kendini emperyalizmin oyuncağı haline getirmez. ‘Bu millet tankın önünde duramaz, silahı görse boru zanneder’ diyenler, 15 Temmuz’da bu milletin ne yapabildiğini gördüler. Halkın nasıl sokağa çıktığını ve tankların önünde nasıl durduğunu herkes gördü. O darbe gerçekleşseydi ne olurdu biliyor musunuz? İnanın şu anda hiçbirimiz yaşamıyorduk, yaşıyor olsaydık bile konuşamıyorduk. Çünkü binlerce infaz listesi çıktı ortaya. Hepimizi inanın infaz edeceklerdi. En büyük bedeli ise yine Güneydoğu halkı çekecekti. Bunları çok iyi görmemiz gerekiyor.” Cümleleri ile söyleşimizi sonlandırıyor.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ