KUŞ YUVASI

KUŞ YUVASI

KUŞ YUVASI

Kuş yuvası dağıtılmışken penceremin kenarında bir kış ölüyor.

Taze baharlara çiğ düşürmeden çiçekleri büyütecekken bu kuşun yuvasını dağıtan da kim?

Hani evrenin tüm dilleriyle tüm renklerini karıştırarak ovalarda koşacak, dağları kucaklayacak, ormana düşmüş rüzgarın uğultusunda çiçeklere, böceklere, kuşlara ve insana umudu düşürecektik!

Kırgınım dostlarım hem de çok.

Baharın ilk günleri göçmen kuşlardan biri evimizin çatısına yuvasını yaptı.

Her sabah bir güzel bir güzel ötüyordu ki...

Tek derdi ötmekti. Kırılgan bedeni, ışıyan gözleriyle gelir penceremin önünde öterdi.

Sonra fark ettim ki tüm kuşlar bu kuşun sesini duydukça evimizin çatısına gelip yuva yapmaya başladı.

Ne kadar güzeldiler.

Her renkte, irili ufaklı kuşlar her sabah sesleriyle günüme umut dağıtıyorlardı.

Yaşamı, onları dinlemeyi seviyordum.

Onların tek derdi ötmekken benim tek derdim umutlu ve mutlu yaşamaktı.

Bir gün nereden çıktığını bilmediğim bir karga sürüsü evimin çatısına tünedi.

Çatıdaki yuvaları dağıtıp yumurtaları çatıdan aşağıya atıyorlardı.

Evimin önü kırmızıya kesti.

Çoğu yumurtadan çıkmayı bekleyen civcivlerden oluşuyordu.

Can havliyle dışarı koştum. Belki kargaları ürkütürsem kargalar kaçar diye düşündüm. Ama o kadar çok karga vardı ki gök tek renk olmuştu: Kara.

Secdeye gider gibi dizlerimin üzerine çöktüm.

Bacaklarım, toprağa dokunan ellerim kırılan yumurtalardan kıpkırmızı olmuşken başımın üstünde göğe düşmüş bir kara leke vardı. Yüreğim sızlıyordu.

Çaresizliğim sızlıyordu. İnsanlığım sızlıyordu.

Yumurta kabuklarının üzerinde yazan yaşam ve umut sözcüklerinin yerine ölüm ve çaresizlik sözcükleri belirmeye başlamıştı.

Evimizin bahçesinde ötüşken baharlar beklerken keskin kırıp geçen ayazlar kalmıştı. Üşüyorum dostlar hem de çok!

Şimdi bir kasırga göğe düşmüş, göçmen kuşlardan geriye kalan kargaları kırıp geçiyormuş. Tüm kargalar çaresizliği yaşıyormuş. Ve ne tuhaftır ki yaşamı ve umudu kırdıkları günü unutarak yaşam ve umut dileniyorlarmış.

Çok geç hem de çok.

Artık yok edilmiş bir göçmen kuş sürüsünün tufanı kargaların alın yazısı.

Birinin yuvasını yaparsanız biri de sizin yuvanızı yapar.

Birinin yuvasını bozarsanız bir gün bir başkası da sizin yuvanızı bozar.

Kuş, yuvasını öyle hemencecik mi yapar sandınız?

Ot vardır, çırpı vardır, çamur vardır, umut vardır, yaşam vardır.

Güzelliğe dair her sözcük vardır.

Ben ise artık evimizin bahçesine hiç uğramayan göçmen kuşların ötüşken sesine hasret, çaresizlik ve yalnızlık adına tüm sözcükleri evimizin duvarına kazıyorum.

Ağlıyorum dostlar hem de çok.

Çünkü eski baharlar da kışlar da kuşlar da ne de güzeldi!

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Üzgünüz ilginizi çekebilecek içerik bulunamadı...