Yaratılış efsanesine göre Tanrı, insanoğluna ceza vermek adına, yeryüzündeki tüm canlıları yok etmeye karar verir.
Ancak Nuh, inanmış biriydi.
Bu yüzden Tanrı, ona şans verdi.
Nuh'a bir gemi yapmasını emretti.
Bu gemide yanına bazı hayvanlardan ikişer, bazı hayvanlardan ise yedişer adet almasını söyledi.
“Kendine gofer ağacından bir gemi yap. İçini dışını ziftle, içeriye kamaralar yap. Geminin uzunluğu üç yüz, genişliği elli, yüksekliği otuz arşın olacak. Pencere yap, boyu yukarıya doğru bir arşını bulsun. Kapıyı geminin yan tarafına koy. Alt, orta ve üst güverteler yap. Yeryüzüne tufan göndereceğim. Göklerin altında soluk alan bütün canlıları yok edeceğim. Yeryüzündeki her canlı ölecek. Ama seninle bir antlaşma yapacağım. Oğulların, karın, gelinlerinle birlikte gemiye bin. Sağ kalabilmeleri için her canlı türünden bir erkek, bir dişi olmak üzere birer çifti gemiye al. Çeşit çeşit kuşlar, hayvanlar, sürüngenler sağ kalmak için çifter çifter sana gelecekler. Yanına hem kendin hem onlar için yenebilecek ne varsa al, ileride yemek üzere depola. Yeryüzünde soyları tükenmesin diye, yanına temiz sayılan hayvanlardan erkek ve dişi olmak üzere yedişer çift, kirli sayılan hayvanlardan birer çift, kuşlardan yedişer çift al.” der.
Nuh 600 yaşındayken enginlerin bütün kaynakları fışkırdı, göklerin kapakları açıldı.
Yeryüzüne kırk gün kırk gece yağmur yağdı.
Nuh’a inanarak bu gemiye binenler kurtuldu.
Büyük Tufan'dan sonra geminin Ağrı Dağı'na oturduğuna dair Tevrat'ta geçen bölüm şudur:
Gemi yedinci ayın on yedinci günü Ağrı dağına oturdu. (Yaradılış 8: 4)
Nuh'un gemisi, Ağrı Dağı'nın güney karşısındaki Telçeker ile Üzengili köyleri arasında doğal bir anıttır.
Aslında bu anıt, gemi izlerini taşıyan bir siluettir.
Kalıntı Türkiye- İran Transit yoluna 3,5 kilometre mesafededir.
Nuh tufanı sonucunda karaya oturan geminin burada kaldığı öne sürülür.
Türkiye'nin Doğu Anadolu Bölgesi'nde Yukarı Murat-Van Bölümü'nde bulunan Ağrı; Bitlis, Van, Erzurum, Kars, Iğdır ve Muş illerine komşudur.
Çok soğuk ve kuru bir iklime sahiptir.
Soğuk kentin insanları ise oldukça sıcakkanlıdır.
Komşuluk ve akrabalık ilişkileri oldukça güçlü, misafirperverlikte örnek kentlerden biridir.
Toplam nüfusu 550 binlerdedir.
Geçmişte Karakilise, Ararat ve Karaköse olarak anılan şehir, Orta Asya’dan gelen kavimlerin Anadolu’ya geçiş noktası olmuştur.
Bu durumdan dolayı farklı kültürlere ev sahipliği yapmıştır.
Bu yüzden onlarca tarihi yapıya ve güzelliğe sahiptir.
Koyun besiciliğinin anavatanı olduğunu söylemek mümkündür.
En kalabalık ilçesi, İran sınırında bulunan Doğubayazıt’tır. Turizmde önemli yer edinen bir ilçedir. Ağrı Dağı’nın yamacına kurulan bu ilçe, eşsiz bir manzaraya sahiptir. Burada bulunan İshak Paşa Sarayı ve Kürt edebiyatçı, astronom, şair, tarihçi ve İslam âlimi Ahmed-i Hani Türbesi, bölgenin en çok turist çeken yerleridir.
Dağın yamacına yapılan bu saray, adeta bir kartal yuvasını andırır.
Ağrı Dağı ise Doğu Anadolu Bölgesi için önemli bir markadır.
Adına yüzlerce türkü ve şiirler yazılan Ağrı Dağı’nın başı dumanlıdır çünkü yaz-kış fark etmeksizin bembeyaz kar örtüsüyle kaplıdır.
Bu manzara, her fotoğraf sanatçısının iştahını kabartacak türdendir.
Ağrı’nın Diyadin ilçesinde bulunan Diyadin kaplıcaları, sağlık turizminde önemli bir yere sahiptir.
Demin bahsettiğim gibi Ağrı, koyun besiciliğinin anavatanı gibidir.
Bu yüzden koyun etinden yapılan yemekleri ile zengin bir mutfağa sahiptir.
Ağrı sokaklarında yürürken eşsiz bir et döner kokusuna kapılmamanız mümkün değil.
Odun ateşinde koyun etinden pişirilen et döner, eşsiz bir lezzet sunuyor, mutlaka denemelisiniz.
Ağrı’ya gitmişken, bonfile etten yapılan Abdigor köftesi, genç kuzu veya oğlak etinden yapılan Gösteberg et, mısır unu ve yöreye ait tereyağından yapılan Haşıl, hamur içine gizlenen patates harcından yapılan Hengel, yöreye özgü pişirilen erişte, yörenin tereyağı ve peynirinden yapılan kuymak, tadabileceğiniz lezzetler arasındadır.
Pişi Erdek, Hasude, Ayranaşı, Ciriş Ketesi, Halise ve ciğer şiş de Ağrı mutfağında zenginlik katan lezzetlerdendir.
Yörede hayvancılık gelişmiş olduğundan, tereyağı ve peynir kültürü oldukça gelişmiştir.
Ağrı’da gün, erken başlar.
İşyeri kepenkleri henüz erken saatlerde bir bir açılır.
Sabahın ilk saatlerinde şehrin Doğu çıkışında bulunan çanlı hayvan borsasını izlemek, keyif verici olabilir.
Burada taze ciğerler şişlerden geçirilerek taze taze servis edilir.
Doğu Anadolu Bölgesi illerinin mecburiyet caddeleri vardır, bilirsiniz.
Şehirlerde genelde işlek tek cadde bulunur.
Ağrı’nın mecburiyet caddesi de Cumhuriyet Caddesidir.
Gün içerisinde bu caddede volta atmak, en önemli aktivitelerden biridir
Ağrı’ya giderken karayolunu kullanacaksanız Doğu Anadolu’nun eşsiz manzarasını izleme fırsatı yakalarsınız.
Ağrı’ya Batı tarafından girenleri Kösedağ, Doğu tarafından girenleri ise Ağrı Dağı karşılayacaktır.
Havayolunu tercih edecek olanlar ise Ağrı Ahmed-İ Hani Havalimanı hizmette ancak sefer sayılarının yetersiz olduğunu belirtmem gerekecek.
Nuh’un kenti Ağrı; sabahın erken saatlerinde koyun otlatan gençler ve kadınlar, evlerde tüten soba bacaları ile doğal ve geleneksel yaşamın ruhunu hissedebilmeniz için sizi bekliyor…