PARTİ SEÇİM BEYANNAMELERİNİ NASIL DEĞERLENDİRİYORSUNUZ?

PARTİ SEÇİM BEYANNAMELERİNİ NASIL DEĞERLENDİRİYORSUNUZ?

PARTİ SEÇİM BEYANNAMELERİNİ NASIL DEĞERLENDİRİYORSUNUZ?

Seçim maratonunun nihayete ermesine, bir aylık bir süreç kaldı. Partiler, parti kurmayları seçim havasına tam anlamıyla girdiler, çalışmalarını hızlandırdılar. Art arda seçim beyannamelerini de seçmenlerine sundular. “Bizi seçtiğiniz, iktidar olduğumuz takdirde, sizleri böyle bir gelecek bekliyor.” çağrısında bulundular. Seçmen artık eskisi gibi değil; daha seçidir, ne istediğini biliyor. İstemekle kalmıyor artık bekliyor, talep ediyor. Dolayısıyla seçmen oy vererek partilere cevap verirken, bu bildirgeleri göz önünde bulunduracaktır.

Seçim beyannamelerine baktığımda; iktidarda olan partinin beyannamesini, günah çıkartmaya benzetiyorum. Zira 13 yıldır iktidar olan bir partiden söz ediyorum. Dolayısıyla halk, bu beyannameye inanma yolunda, 13 yıllık bir süreci referans alacaktır. Diğer iki partiye (MHP ve CHP) gelince, bunların seçim beyannamesini de güven tazelemeye benzetiyorum.

HDP için böyle benzetmeler yapamayacağım. Nedenine gelince HDP parti olarak, ilk kez seçime giriyor. Bu sebepledir ki beyannamesinde yer verdiği, dile getirdiği söylemlere halkı inandırma noktasında Halkın Demokratik Partisi, diğer partilerden bana göre daha şanslı.

Ben böyle düşünüyorum. Seçim bildirgelerini benden başka düşünenler de var. İşte bu hafta da bu konuya yani siyasi partilerin seçim bildirgelerine yer vermek istedik. Bu doğrultuda halkın arasına karıştık; fikirlerini sorduk, görüşlerini aldık. 

Seçim sonucu ne olursa olsun, hangi parti iktidar olacaksa olsun; meclise girecek partilerin, ırk, din, dil, renk, bölge, seçmen ayrımı yapmaksızın; refah, özgür, adil bir çerçevede tüm Türkiye’yi temsil etmesini temenni ediyorum. Beyannamelerinde söylediklerini sözde bırakmayarak, o kitapçığa hapsetmeyerek uygulamaya geçireceklerini umarak sözlerime noktayı koyuyor ve söz sırasını “Halkın Sesi”ne bırakıyorum.

MUSTAFA MESUT TEKİK (PETROL İŞ BAŞKANI)

AKP’nin seçim beyannamesi şöyle bir perspektif üzerine oturtulmuş: Sanki 13 yıldır AKP iktidarda değil; hep yapacağız, edeceğiz sözcükleriyle biten bir beyannamedir, AKP’nin seçim beyannamesi. Oysa AKP, 13 yıldır Türkiye’de iktidar olmanın ötesinde, bir de muktedir olduğu yani orduyu da polisi de yargıyı da bir anlamda etkisizleştirerek tek başına iktidar oldu.

13 yılda, o seçim beyannamesinde beyan ettiği her şeyi, aslında gerçekleştirebilirdi. AKP’nin seçim beyannamesinde, benim dikkatimi çeken iki şey oldu.

Bir: Yaptıklarıyla söyledikleri birbirini tutmuyor çelişiyor. Örneğin AKP’nin lider kadrolarına baktığımızda, genelde daha baskıcı bir pratikleri var: tekleştiren insanları ötekileştiren, herkese kibirle bakan, herkese fırça atan bir pratikleri var ama söylemleri çok farklı. Sanki bir Batı Avrupa ülkesinde yaşıyormuşuz gibi cilalı söylemleri var.

İkincisi: Emeğiyle geçinen insanlara yönelik, pek bir şey yok AKP’nin seçim beyannamesinde. AKP, Türkiye’yi bir taşeron cumhuriyetine dönüştürdü. Hiçkimsenin bir iş güvencesi yok. Herkes “Yarın işten atılabilirim” kaygısı taşıyor. AKP iktidara gelirken 100-150 bin olan taşeron işçi sayısı, şu anda 2 milyon civarındadır. İş kazaları %1000 arttı.

AKP esnek çalışan, kuralsız, güvencesiz çalışan bir çalışma sistemi getiriyor. Dolayısıyla bir emek örgütü olarak, AKP’nin seçim beyannamesini, demokratik, çağdaş, insanların mutluluk ve huzur içerisinde yaşayabilecekleri bir Türkiye hedefi içermediğini düşünüyoruz.

Gelelim diğer partilere: MHP’den söz etmeyeceğim. Zira MHP’nin Türk milliyetçiliği dışında bir söylemi yok. Açık söyleyeyim Kürtlerle, Kürtlerin özgürlük sorunuyla, Alevi yurttaşların özgürlük sorunuyla, demokratikleşmeyle ilgili MHP’den bir beklentim yok.

CHP’nin beyannamesi, kısmen AKP’ninkinden iyi. İşçi sınıfıyla ilgili, emeklilerle ilgili bazı vurgular var ama bunların ne kadarı realize edilebilir; bunlar koca bir muamma. Kürt sorununu çözmedeyse CHP’nin AKP’nin de gerisinde olduğunu söyleyebiliriz. Yani CHP, maalesef sosyal demokrasinin evrensel ilkelerini, temsil etmesi gereken bir parti olması gerekirken, özellikle Kürt sorununun çözümü noktasında kimi AKP’li politikacıların gerisinde bile olması, bizi bu anlamda umutsuz kıldı.

CHP’nin emek örgütlerine ve işçi sınıfına bakışında da bir sakatlık görüyoruz. Şöyle ki CHP’nin seçim bildirgesi, emek örgütlerini kendisinin yedeği gibi gören, kendisinin arkasında koşması, yürümesi gerektiğini düşünen bir beyanname gibi olmuş. Bu anlamda çok iyi bir seçim beyannamesi oldu diyemeyiz.

HDP, oluşturduğu milletvekili listeleriyle aslında Türkiye’nin bir halklar mozaiği olduğunu gösterdi.

HDP’nin aday listelerine baktığımızda; adayların yarısının kadın oluşu; Kürtlerin dışında Çerkezlerin, Ermenilerin, Süryanilerin, Êzidilerin, Arapların… özellikle toplumun diğer sosyal katmanlarının aday olarak gösterilmesi çok önemlidir. İşte bu, HDP’nin deklare ettiği seçim beyannamesine uygun bir, aday profili de gösterdiğinin kanıtıdır.

HDP’nin özellikle Kürt sorunun Türkiye sınırları içersinde, demokratik çözümünü öngören ayrılmayı, ayrışmayı, bölünmeyi reddeden ve Türkiye’de yaşayan tüm halkların bir arada, kendi özgünlüklerini ve renklerini koruyarak yaşamalarını düşleyen, planlayan beyannamesini olumlu buluyorum.

TALAT KARA (ESNAF ODALARI BAŞKANI)

Seçim beyannamelerine bakacak olursak; AKP’de kayda değer bir söz yok. Neden derseniz 2002’den bu yana halkın kendilerine verdiği bir irade var. Halk kendisini ona emanet etti. Bu seçimde de birinci derecede bir vaatleri çıkmadı. Çünkü her şey denendi: Çözüm süreci dendi. Ekonomi dendi. Komşularla dış ilişkiler denendi. Yani denmeyen bir şey kalmadı. Evet, belki bunlardan çok azı; barış süreci gibi belli bir yere geldi ama diğer söylenenlerin hepsi havada kaldı. Bu bağlamda doğrusunu söylemek gerekirse AKP’nin seçim bildirgesini beğenmedim. HDP’ye gelirsek HDP beyannamesini açıkladığı sırada, ben bir toplantı için Ankara’daydım. Toplantımı iptal ettim telefonumu kapadım, randevularımı iptal ettim. Tamamen seçim bildirgesine odaklandım ve HDP’nin seçim bildirgesini ebruli sanatı gibi gördüm. Çünkü beyanname, her rengi barındırıyor. Harika maddeleri var. Dürüst olmak gerekirse ben, böyle içeriği dolu bir bildirge beklemiyordum. Kimileri belki de “Bunlar zaten iktidar olamayacakları için böyle bol keseden atmışlar.” diye düşünebilirler. Ama bunlar zaten olması gereken; yıllardır tüm Türkiye’nin özlemle beklediği, istediği şeylerdir. Ama gerçek olan şu; HDP, iktidar olmazsa bile bu bildirgesiyle iktidar olan partiye bir yön verecek. Ya da koalisyon kurulursa bu, koalisyon hükümetine bir beyanat olacaktır. Buna inanıyorum.

HDP seçim bildirgesinde insanlığa, doğaya, yaşama çağrıda bulunuyor. Sadece bölgeye değil, tüm dünyaya sesleniyor bu bildirgeyle.

Biz de bu çağrının arkasında duracaklarına, söyleyeceklerini de uygulayacaklarına inanıyoruz.

Önümüz seçim, bir çözüm süreci var; güzel bir şekilde sonuçlanmasını beklediğimiz. Bu sürece değer katacak  tüm partilere başarılar diliyorum.

MEHMET BOĞA (İŞLETMECİ)

Öncelikle HDP’nin seçime parti olarak girmesinin, Güneydoğu Anadolu için çok büyük bir avantaj olduğunu düşünüyorum. HDP’nin barajı aşması, hem Güneydoğu Anadolu halkı hem de HDP için çok önemli bir aşama olacaktır.

CHP, seçim beyannamesiyle insanlara ekonomik bir baskı uygulamaya çalışıyor. Oy potansiyelinin yükselmesi için sıra dışı önerilerde, beyanlarda bulunuyor. Özellikle emekli, işçi ücretleri üzerinden bir politika yapıyor. Dolayısıyla ben, bunları inandırıcı bulmuyorum. Bir şeyi finanse edebilmek için önce onu bir artıya ulaştırmak ondan sonra dağıtmak lazım. Türkiye’de vergi daha çok çalışan insanlardan alınıyor. Yani zenginidir, fabrikatörüdür, iş adamıdır… bunlardan ziyade insanları ayakta tutan işçilerdir, memurlardır. Onlardan alınan vergilerdir. Şu an Türkiye’nin en büyük sorunlarından bir tanesi de işçi ücretlerinin iyileştirilmemesidir. Benzin fiyatları nerdeyse 5 liraya dayanıyor. Bunun % 60-70’i, benim bildiğim kadarıyla vergiymiş. Bu vergiyi kaldırdıktan ve o elektriği biraz olsun ucuzlaştırma yoluna koyduktan sonra insanların yaşam şartları biraz daha yükselir.

AKP, seçim bildirgesinde doğru dürüst bir sözde, bir beyanda bulunmuyor. Somut bir beyanı söz konusu değil. En esnek davrandığı nokta çözüm sürecidir; o da seçime kadar mı devam edecek yoksa seçimden sonra da devam edecek mi, belli değil.

HDP’nin beyannamede yer verdiği “Diyanet İşleri”yle ilgili söylemi; ben diyanetin kaldırılmasından yana değilim ama oraya çok da bütçe ayrılmasından yana değilim. Daha az bütçe ayrılsın.

Toparlayacak olursam; AKP’nin sunduğu bir bildirge, beyanname yok. Göze çarpacak, kayda değer, somut bir madde yok.

HDP’ye gelince vaat çok ama iktidara gelemeyeceği için de biraz zor görünüyor.

CHP de ekonomik damardan girdi.

ÜMİT KIZILIRMAK (İŞLETMECİ)

Partilerin seçim beyannamelerine baktığımızda CHP’yi, fazla vaatten dolayı samimi bulmuyorum.

AKP’ye gelince yaptıkları, yapacaklarının teminatıdır. Bu nedenle AKP’nin yapacak bir şeyi yoktur.

HDP’nin, seçim bildirgesini daha gerçekçi ve samimi buluyorum. “Sarayın iki ampulünü kapatırsak halka bedava elektrik verebiliriz.” diyorlar. Bu da son derece mantıklı ve olabilecek bir söylemdir.

Hırsızlık yapılmadığı takdirde, kaynaklar fazlasıyla yetecektir. Yolsuzluğun önüne geçildiği zaman bir sosyal devlet kurulabilir.

Bence Yunanistan’daki Syriza’nın gösterdiği başarının, fazlasını HDP gösterebilir. Ne olursa olsun fakir kesim, ötekileştirilen kesim destek alarak başarılı bir akım olur. Azınlığın olduğu yerde hep zafer olmuştur.

SELMAN SOLMAZ (HARİTA TEKNİKERİ)

Öncelikle HDP’nin, parti olarak seçime girmesinden yana olmadığımı belirtmek istiyorum. HDP’nin belli bir çizgisi vardı. Bu çizgisinin dışına çıkmamalıydı. Sıra dışı adaylar göstermesine, bu adaylarla seçime girmesine ben şahsen sıcak bakmıyorum.

Bildirgelere gelince; HDP’nin seçim bildirgesini samimi buluyorum.

AKP’nin 12-13 yıllık iktidar sürecinde hep haksızlıklar, adaletsizlikler oldu. İktidara yakın olmayan kesim, hakkıyla, emeğiyle de olsa, torpili olmadığı için bir yere gelemedi. AKP’den önce de torpil olayı vardı. İnsanlar bir yere girmek, bir işe girmek için yine torpil yapıyordu. Ama şimdiki gibi alene bir şekilde yapılmıyordu ve her görüşten, ideolojiden işe alımlar, eleman alımları oluyordu. Dolayısıyla AKP, şimdiye kadar ne yaptıysa yine onu yapacak, farklı bir şey yapmayacak. Bu sebepledir ki AKP’nin seçim bildirgesi, bana inandırıcı gelmiyor.

EMİN BULUT (AKTİVİST)

İktidarlar ve siyasi partiler ideolojik tema ile yola koyulmuşlar. Bence insan ve doğayla barışık bir beyanname ortaya koymalıydılar. HDP seçim beyannamesinde, birçok kesimle birlikte konuya da parmak basıyor. Fakat başta CHP olmak üzere diğer partilerin, ekonomik vaatlerle oy toplama çabası içinde olduğunu düşünüyorum.

Tüm partilerden daha çok insan odaklı ve doğa temalı bir beyanname bekliyorduk. Maalesef iktidar, bu konuda sınıfta kalmıştır. Muhalefet ise yerel yönetimlerde iktidardan farksızdır. Dünya, ciddi bir eko sistem tehlikesine girmiş vaziyette. Tarihten ders almayan biz insanlar, kendi ellerimizle sahiplenmeyerek yaşadığımız coğrafyaların, birlikte yok olmasına göz yumuyoruz. Ekonomik olarak doyumsuz bir toplum haline geldik.

EMİN ÜNER (ÖĞRENCİ)

Seçim bildirgelerinde yer alan vaatler, bana samimi gelmiyor. Bu ülke için yararlı bir şey yapma istekleri yok. Kimi öğrencilere yönelik burs vereceğini söylüyor, kimi asgari ücreti yükselteceğini söylüyor. Hatta asgari ücret, beş bin TL olacak diyenler var. Bunları tutarsız görüyorum. Seçim zamanı oy toplamaya yönelik hareketlerdir bunlar. Tüm parti temsilcilerinin, TV konuşmalarında “Asgari ücret açlık sınırının üzerinde olmalı. Heba edilen kaynaklar eşit ve adil bir şekilde dağıtılmalı. Bağımsız bir yargı olmalı. Kadın cinayetleri, aile içi şiddet önlenmeli. Barış, huzur ve güven ortamı sağlanmalı.” gibi söylemlere rastlıyoruz. Ancak bunu nasıl gerçekleştireceklerini, somut bir şekilde ortaya koymuyorlar. Evet, güzel vaatler var. Ama bu vaatlerle birlikte bunları hayata geçirecek somut projeleri de görmek duymak istiyoruz.

MURAT KORKMAZ  (TİYATRO SANATÇISI)

Siyasi parti bildirgelerini, TV programlarından takip ettim; hiçbiri ilgimi çekmedi. 19 yaşından beri oy kullandım. Her seferinde, yeni bir umutla sandığa gidiyoruz. Her seçim öncesi, toplumun birçok kesimi büyük bir beklenti içine giriyor. Seçim sonrası birçoğu, hayal kırıklığı yaşadığını belirtiyor. Çünkü vaatlerin birçoğunun yerine getirilmediği görüşündeler. Bu seçimde de vaatler havada uçuşuyor, bana inandırıcı gelmiyor. Tabandan yerelin sorunlarına hakim, insanların sosyal yaşamlarını geliştirecek programları görmek istiyoruz. Adaylar merkezden belirleniyor; bu değiştirilirse daha iyi olur sanırım. Ayrıca partilerde sanata dair bir program göremedim. Sanatla uğraşan adamlar var mı? Bilmiyorum ben denk gelmedim.

HİKMET AKBOĞA (DİŞ TEKNİSYENİ)

AK Parti, CHP ve HDP seçim bildirgelerine baktığımda, yok yok. İnsan hakları, huzur, barış ve güven vaat ediyorlar. Bu yıl özellikle ekonomik vaatler ön planda. Ancak samimi bulmamakla beraber, seçim öncesi verilen bu vaatlerin, sözde kalmamasını temenni ediyorum. Seçim öncesinde verilmekle kalan bu vaatlere alıştık. Oysa sadece seçim öncesi değil, halkın sorunlarına her zaman duyarlı olmalarını, seçim olmadığı dönemlerde de halkın yararına olan çalışmalara imza atmalarını bekliyoruz.

MALİK KORKMAZ  (ÖĞRENCİ)

Bu seçimde siyasi partilerin seçim bildirgeleri ve vaatlerine baktığımızda, birbirine yakın şeyler görüyoruz. CHP, AK Parti ve diğer birçok partide, daha çok ekonomik vaatler göze çarpıyor. HDP’de kısmi ekonomik vaatlerin yanında, birçok hak ve özgürlüklere de dikkat çekiliyor. Vaatler güzel; ancak seçilecek partinin bildirgede yer alan vaatleri, tam anlamıyla yerine getireceğine inanmıyorum. Muhakkak bir yerde bir eksiklik olacaktır. Her seçim öncesi bu tür sözler verilir; bu siyasetin olmazsa olmazıdır. Ancak seçim sonrası verilen vaatler, unutulur. Bu da siyasetin doğası gereğidir sanırım. Önerim kısa olacak; iktidara gelen partiler, verdikleri sözleri tam anlamıyla yerine getirsinler.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Üzgünüz ilginizi çekebilecek içerik bulunamadı...