PROF.DR. AHMET MARANKİ; “BİZ, İNSANIMIZI MÜŞTERİ GİBİ GÖRMÜYORUZ”

Prof.Dr. Ahmet Maranki, Batman Belediyesi'nin düzenlediği "Sağlıklı düşün, sağlıklı beslen, sağlıklı yaşa..." konulu sağlık söyleşisinin ardından Batman Sonsöz'ün sorularını yanıtladı.

PROF.DR. AHMET MARANKİ; “BİZ, İNSANIMIZI MÜŞTERİ GİBİ GÖRMÜYORUZ”

O, Türkiye’nin “Lokman Hekimi” ve “Bitkilerin Efendisi…”
Sesini duyurabildiği her yerde nasıl beslenmemiz gerektiğini, hastalıklara ne tür ilaçların iyi geldiğini, nerede hangi tarım ürününü yetiştirebileceğimizi, bölgelerde hangi hayvanların beslenebileceğini, hangi sporun nelere faydalı olduğunu bıkmadan, usanmadan dili döndüğünce anlatıyor.

Vatandaş Prof.Dr. Ahmet Maranki'ye güveniyor. İlaçlarını alıp tüketiyor, kitaplarını okuyor, bütün sözlerini pür dikkatle dinleyip, tek tek not ediyor. 
Önemli bir isim… Hangi konuda ne sorsanız, yaptığı bir araştırmadan örnekler verip, sizi bilgilendiriyor. 
İddialı çıkışlar yapıyor bazen… Nokta atışlar yapıyor. Farklı pencereler açıyor konulara. 
Ahmet Maranki, Batman Belediyesinin davetiyle geldiği Batman’da sağlık söyleşisi için çıktı vatandaşın huzuruna.
Konferans sonrası da Batman Sonsöz Gazetesinin objektifleri karşısına…
Sorular peş peşe… Cevaplar tıkır tıkır…
Keyifli bir söyleşi oldu, eminim okumak da keyif verecek…
Çünkü tarımla ilgilenenlere, ekebilecekleri yeni ürünler hakkında alternatifler sundu,
Hayvancılıkla uğraşanlara yani besicilere yeni bir kapı açtı Sayın Maranki.
Doğru bildiğimiz yanlışları biiir biiiir anlattı.
Söyleşinin sonunda Sonsöz için kitabını imzaladı.
Anlayacağınız epey verimli bir söyleşi oldu. O halde zaman kaybetmeden, keyifli okumalar…
BATMAN’DA BİR İLK…
- Batman’da gerçekleştirdiğiniz sağlık söyleşisi nasıl geçti, neler gözlemlediniz?

“Salondakilerin yüzünde merak duygusunu gördüm. Zaten bölge insanı, sağlık konularına daha meraklı. 400’e yakın insan, 3 saat boyunca hiç kalkmadan, çoluk çocuğuyla, kalem kâğıtları ile not alarak beni dinledi. Kalem kâğıtları göreyim dedim. Kâğıt kalemler havalandı. Demek ihtiyaç var. Moral, motivasyon gerekiyor.  Uzmanından sağlıklı yaşam konferansları arttırılmalı. Bu işi gerçek manada yapan insanlar, bölge halkı ile buluşturulmalı”
“BATMAN’DA TÜTÜN İŞLETMELERİNİN KURUCUSUYUM”
-Batman’a ilk gelişiniz. Buna rağmen yoğun ilgi gördünüz. Daha sık gelmelisiniz sanırım?

“Bu bölgeyi çok iyi biliyorum. 1979 yılında, ilk görev yerim Siirt’ti.  Tütün eksperi olarak geldim bölgeye. Batman’a büyük emeğim geçmiştir. Sason Yaprak Tütün İşletmesi, Kurtalan, Baykan, Beşiri ve Batman Tütün Yaprak Müdürlüğünün kuruluş temellerini atanlardan biriyim. O dönemlerden beri bölgeye aşinayım. Çevre iller Bitlis, Urfa, Muş, Erzurum’a yıl içinde çok geldim ama son 10 yıl Batman’dan hiç davet almadım. Oysa 2 yıl önce Siirt’te Işık Gününe davet edilmiştim. O bölgeyi hem sosyal medyada, hem Maranki TV’de tanıttım. Çeşitli Belediyeler ve Valiliklerin Kültür Müdürlükleri ile işbirliği içinde olmama rağmen Batman’dan davet almadım. Tabi her zaman gelmek isterim. Bu gelişimde, 40 yıl önceki hatıralarımı yaşadım, Sason’da 40 yıl önceki çalışanlarımı buldum, çok mutlu oldum”
“BİZ FARKLIYIZ ÇÜNKÜ…”
-Gittiğiniz yeri tanıtma gibi bir misyonunuz da var oysa ki?

“Kesinlikle öyle. Gittiğimiz yerleri TV kanallarında, Maranki TV’de canlı yayınla veriyorum. Sosyal medyada 1 milyonu aşkın üyemiz var. Yani her paylaşımımızı en az 1 milyon kişi izliyor. Bu da bölge tanıtımları için çok önemli”
 “HALKTAN KOPUK DEĞİLİZ”
-Kitleleri ekrana kilitliyorsunuz. Bu teveccüh neyden kaynaklanıyor?

“Teşekkür ederim. Biz halkın içinden çıktık. Halkın dilinden konuşuyoruz. Halkın derdini anlatıyoruz. Hem televizyon, hem eserlerimiz var. İnsanlar kitapsız. Gelmiş buraya, hayatı yalan, saçı kel, formül veriyor. İnsanlar inanır mı? Bizim eserlerimiz ortada. Eserlerimiz kitaplarımız, TV programlarımız. Yüzümüz ortada. Halk buna inanıyor. Biz halktan kopuk değiliz. Biz insanımızı müşteri gibi görmüyoruz. Bu Türkiye Cumhuriyetinin bir ferdi olarak görüyoruz. Bu da çok önemli.  Bu yüzden her vatandaşımıza hizmeti, kendime borç olarak görüyorum”


“MARİFET, İLTİFATA TABİDİR”
-Gitmedik yer bırakmıyorsunuz.

“Allah’a şükür şu anda Türkiye’nin bütün il ve ilçelerini gezdim. Türkiye’de bugüne kadar Bin konferans verdim. Bin konferans da yurtdışında verdim. Gitmediğim bir il, ilçe kalmamıştır. Bu da bize olan iltifattır. Marifet, iltifata tabidir. Bizi marifetli görüyorlar, iltifat ediyorlar, biz de marifetimizi gösteriyoruz onlara”
“KOÇERLER, BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİZİ GÜÇLENDİRİYOR, KORUYUP SAHİPLENİN”
-Hocam, Batman, havası kirli bir şehir. Bunun zararlarını en aza nasıl indirebiliriz?

 “Batman’da 3 gündür güneş yüzü görmedik. Sis var Ama bunun dışında yüksek tepelere çıktığımızda kirliliği görüyoruz. Sanayi olmamasına rağmen, petrol rafinerisinden de kaynaklı  bir kirlilik… Etrafının dağlarla çevrili olması, hava sirkülâsyonunu etkiliyor.  Tek avantajı şu büyük yolların bir kanal oluşturması. Akşamları ağır bir koku yayılıyor, hayvan ağıllarından. Göçerler var. Herkesin aksine bu kokuyu faydalı buluyorum, çünkü havayı temizliyor. Gübre, kötü görünür. Ama onu maydanozun dibine koymasan büyümez. İnsan sağlığı demek, bağışıklık sisteminin güçlenmesi demek. Bu yönden gübre kokusunun önemi var”
“ILISU, FORA VE FAUNAYI DEĞİŞTİRECEK, ILIMAN İKLİME GEÇİLECEK”
-Koçerler, şehir merkezi dışına atılmak isteniyorlar ama?

“Şehir dışına çıkarılsalar bile rüzgârın çıkış yönüne göre dağ eteklerine taşınmaları lazım. Hayvancılık, bir kentin temizliğine delalettir. Küçük ve büyükbaş hayvanların bu şehirde verimli olarak yaşaması, bu bölgenin temizliğini gösterir. Tabi bu şehrin flora ve fauna dengesi, şu anda bozulmuş durumda. Ağaçlar talan olmuş. Yağmurlar ya çok yağar ya da kurak olur. Sebebi de ağaçsızlık. Nasıl ki Elazığ kuru bir iklime sahipken, baraj yapıldıktan sonra Akdeniz iklimine döndü, bölge yeşerdi; Ilısu Barajının da bölgeye ılıman iklim katacağı ve kurtuluşuna vesile olacağına inanıyorum”
“ILISU İLE BİRLİKTE HAYVAN TÜRLERİ DE ARTACAK”
-Hocam canlı çeşidinin azalacağı söyleniyor ama?

“Barajın hem ülkeye hem de bölge insanına faydası var.  300–500 kişi ekmek yiyecek. Nem oranı artacak. Hayvan türleri artacak. Hayvan orada yiyecek bulamadığı için yaşamıyor. Neden Karadeniz’de, Manyas’ta kuş türleri çoktur? Orada ağaçlık var. Ama buralarda tarım arazileri açmak için ağaçlar yok edilmiş. Tütün ekebilmek için ormanlar yok edilmiş vaktiyle. Bölgede flora ve fauna iklim yapısı değişti. Kuşun yiyeceği gıdalar yok. Kuş, ağaçtaki tohumu, ardıç, ahlât, kuşburnu yer. Şu anda bunlar var mı? Bölgede ormanlık alanlar olmadığı sürece flora ve faunanın düzelmesi ve kuş türlerinin artması asla mümkün değildir. Ilısu işte bu sorunu ortadan kaldıracak”

“ARICILIK, BÖLGEYİ KURTARACAK BİR PROJE AMA NEM GEREKİYOR”
-Ilısu, başka neleri değiştirecek peki?

“Siirt’te Tillo’yu Pervari’yi dolaştım. Arıcılık, bölgeyi kurtaracak bir proje. Ilısu’nun buna faydası olacak. Nem olmasa, arı olmaz. Arı olması için nem olması lazım. Sason’da neden arı var? Batman Çayı geçiyor. Batman Çayı’nın sağında, solunda bal yetişiyor. Baraj olursa ağaç olacak, bitki olacak. Her yer kaderini yaşayacak. Her insan gibi, topraklar da bölgeler de kaderini yaşayacak. Ama umutsuz olmayın. Hem Elazığ’daki Atatürk Barajı yapılırken de bölge düşünüldü ama şu anda cennet oldu oralar. Barajı değil, baraj sonrasını düşünmek lazım”
“KASTAMONU’DA BİR HASANKEYF OLSAYDI, DÜNYA İNSANLARINI ORAYA ÇEKERDİM”
-Peki ya Hasankeyf?

“Daha önce de sık sık gezerdim orayı, bu gelişimde de gittim. Hasankeyf maalesef Batman ve Bölgenin talihini değiştirecek uluslararası bir merkez olabilecekken bu şansını yitirmiştir. Nasıl Antep, Zeugma’yı alıp getirdi, müze yaptı, tüm dünyadan turist çekiyor? Hasankeyf de bu şekilde kullanılabilirdi. Batman’a bu gelişimde çektiğim görüntüleri de Maranki TV’de saatlerce yayınlayacağım. Bu tanıtım, yüz milyarlarla ölçülemez. Ama hiç kimse bizi çağırıp “gel burayı çek” demedi. Bunu biz yapıyoruz. Bu, bölge yöneticilerinin, siyasilerinin ilgisizliğidir. Ben Kastamonuluyum. Kastamonu’da bir Hasankeyf olsaydı, bütün dünya insanlarını bir fert olarak oraya çekerdim. Kaldı ki siyasilerin ve idarecilerin yapması gerekenleri, yapabileceklerini düşünün. Batman bu şansı kaçırmıştır”


“BATMAN, BÖLGENİN PARİS’İ OLABİLECEK BİR ŞEHİR”
-Hasankeyf için yapılacak tek şey, sular altına gömmek mi yani?

“Hasankeyf’i araştıran biriyim. Nasıl ki Urfa’da Göbeklitepe, 12 bin yıllık tarihi gizemi ile bütün dünyanın dikkatini çekiyor ise Hasankeyf de 15 bin yıllık tarih, kümbet ve höyüklerle ilgi çekicidir. Höyükler gizli tutuluyor. Bunlar resmedilmeli. O höyüklerin ve içindekilerin tarihi açıklanmalı, Zeugma gibi bir müze yapılırsa Hasankeyf’in telafisi yapılabilir. Yeraltı ve yerüstü höyük ve kümbetler, Zeugma gibi alınıp tanıtılırsa Hasankeyf’in zararı asgariye indirilmiş olur. Bir de buranın İpekyolu geçiş yeri olması çok önemli. Bölge insanı, buranın tarihi, kültürü, altındaki 7 medeniyeti, ipekyolu önemini kavrayamıyor. 15 sene önce Tillo’yu, Hasankeyf’i,  Siirt’teki ışık hadisesini dünyaya duyurabilseydik, buralar bölgenin Paris’i olacaktı inanın”
“BATMAN’DA TARIM ARAZİLERİ YANLIŞ KULLANILIYOR”
-Hocam Batman, tarıma elverişli topraklara sahip ama hiçbir zaman bekleneni karşılayamıyor. Sizce yanlış mı yapıyoruz tarımı?

“Bölgede sebze yok. Yetiştirilmiyor. Oysa bölge sıcak. Bölgenin kalkınması, tarımla olur. Seracılıkla olur. Bu bölgede seralar kurulmalı. Sason’da çilek yetişiyorsa her şey yetişir. Bölge kum. Toprak yapısıi tarıma elverişli. Bilhassa aromatik bitkiler, bölgenin kurtuluşu olacaktır. 50 kuruşluk buğday ekeceğine, 50 TL’lik aromatik bitkiler ekilsin. Dağlarda tabi olarak yetişen sarı kantaron, deve dikeni, kengel, hardal, tıbbi nane, susam, bölgede hiç su gereksinimi duymadan, tıbbi olarak yetişebilecek aromatik bitkiler. Bunların fiyatı, bölgede ekilen buğday ve arpadan kat kat fazla. Kalsiyumun en çok sütte oldğu bilinir, değil mi? Bu yanlış. En fazla kalsiyum, susam ve tahinde vardır. Yani nano tamam, onu başardık. Şimdi nene teknoloji deneyin. Nenelerinizin dediği gibi yapın. Tahin, pekmez, dünyanın en güçlü ürünü. Üzüm, susam, bu ülkenin talihini değiştirir. Bu ürünler milyonlarca dolar verilip, yurtdışından ithal ediliyor. Susam yağı, nane yağı. kantaron yağı, paralarla yurtdışından alınıyor. Oysa bunun merkezi Batman Havzası. Topraklar yanlış kullanılıyor. Bölgenin kalkınması üniversite açmakla, talebe ile olmaz. Bunlar iç sirkülâsyondur. Ekonomist olarak söylüyorum.  Esas olan, üretmektir. Batman ve çevresi, üretmedikçe kalkınmaz. Üretim anlamında tıbbi ve aromatik bitkiler ile keçi besiciliği, bölgeye en fazla yakışanlarıdır”
“OĞLAK VE KEÇİ ETİ, ETLERİN ŞAHI…”
-Batman’da et ağırlıklı beslenme hakim. Bu konuda bir eleştiri ya da tavsiyeniz olacak mı?

“Evet, maalesef bunu gördük.  Ben asla dana yenilmesi taraftarı değilim. Ne yersen, o’sun. Öküz yersen osun, kuzu yersen osun. Göçerler, bölgede korunmalı ve yaşatılmalı. Yoksa hayvan ithalatına, et ithalatına kalırız. Göçerlik ruhu yaşatılmazsa, Hindistan ya da Avrupa’dan gelecek genetiği değişmiş hayvanların etini yemeye mecbur kalırız. Keçi eti, bölgede tiftik keçisi desteklenmeli. Araziler, Türkiye’nin keçi merkezi yapılabilir. Bölge buna uygun. Gelecekte keçi eti, oğlak eti, etlerin şahı olacaktır. Kırmızı et faydalı ama yemle beslenmiş hayvanlar değil.  Bu bölgedeki göçerlerin ürettiği tiftik keçi ve karakeçi, Türkiye’nin kurtuluşu olacaktır. Tabi tek tip protein yenilmeli. Et ve balık yenmez. Haftada en az 2-3 gün et yenilebilir. Ama bunun yanında yeşillikle yenilmeli”
“7 GÜN SADECE SEBZEYLE BESLENEREK DETOKS YAPILMALI”
-Günümüz insanını kurtaracak o formül, neyde yatıyor peki?

“O formül, kozmik beden temizliği, ruhsal ve bedensel arınma, detoks programıdır. Detoks, 7 gün, ayın çekim kuvvetine göre yapılan bir çalışmadır. 3 ve 7 günlük. Oruç gibi düşünülebilir. 7 gün sadece sebze yiyoruz. Bütün ömrümüz, et yemekle geçtiği için… Toplumumuzun büyük kısmı şu anda obez. Nasıl ki arabamızın yılda 1–2 defa temizlik yapıyorsak, saç ve dişimizin bakımını yapıyorsak, bedenimizin, safra kesemizin, karaciğerimizi de yılda en az 2 defa temizlemeliyiz. Bunu yapmadığı için insanlar mutsuz, sağlıksız ve gelecekten umutsuz”
“KANTARON VE PAPATYA ÇAYI, AYDINLIK GÜNLERİN HABERCİSİ”
-Stres demişken, bununla baş etmenin yolları var mı?

“Stres, imansızlıktır.  İmanda eksiklik demektir. Çünkü 1 dakikası elimizde olmayan bir dünya için strese girmeye değmez. Şu anı sağlıklı yaşamak önemli.  Ama bununla da baş etmenin yolları var tabi. Sarı kantaron ve papatya, aydınlık günlerin habercisidir. Sabah, dinç uyanmanızı sağlar. Yarınınız daha mutlu olur”

ÖNEMLİ ESERLER BIRAKTI…
-Hocam,  zaman ayırdınız, teşekkür ediyorum. Son olarak, ekranlarda sık sık “eşek ölür, semeri kalır, yiğit ölür eseri kalır” diyorsunuz. Sizin bir eseriniz var mı?

“Ben dünyada 2 bin konferans verdim. Bin program yaptım TV kanallarında, halen devam ediyor. 50’ye yakın kitabım var, 1 milyon baskılı, sağlık serili kitabım var. Bu ülkenin geleceği ve çocuklarına 755 adet Maranki ve kozmik markalı besin destek ürünü patentleyerek ürettim. 2 milyon kişi bana Türkiye’de ürün topluyor. 1500 kişi istihdam ediyoruz. Türkiye’nin bütün köşelerinde, Adilcevaz, Malatya ve Isparta’ya kadar her yerde insanıma aş ve ekmek veriyorum.  755 ağaç diktim. Gelecek nesillere bunu bırakıyorum. Ahirette bizi kurtaracak eserlerimiz bunlar”              
-AHMET MARANKİ KİMDİR?
Prof.Dr. Ahmet Maranki, 1956 yılında Kastamonu, İnebolu’nun bir köyünde okuma-yazma bilmeyen marangoz bir babanın 3 oğlundan biri olarak doğdu. Liseyi İstanbul’da okudu. Tütün Eksperleri Yüksek Okulu’ndan mezun oldu, stajını tamamlayıp, Siirt’te göreve başladı. Maliye Gümrük Tekel Bakanlığının üst kademelerinde teknik, idari görevler, eksper - baş eksper - baş uzman olarak çalıştı. Prof.Dr. Maranki,1981’de İstanbul Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Endüstri Mühendisliği’ni bitirdi, İktisat Fakültesi Sosyal Bilimler Enstitüsünün Sosyal Siyaset Bölümünde master, Sosyal Siyaset Çalışma Ekonomisi Endüstri İlişkileri alanında ise doktora yaptı. Maranki, ABD’de mesleki alanda mahalli idareler, sosyal güvenlik sistemleri ve tarım alanında doktora üstü bilimsel çalışma ve araştırmalar yaptı. İngilizce, Arapça, Osmanlıca ve Azerbaycan’ca Türk Dili ve Rusça dillerine hakimdir. Bioenerjist, kozmik bilim uzmanı, bitkisel tedavi konusunda uzman, stratejik araştırmalar uzmanı gibi sıfatlarla tanındı. SSCB dağıldıkta sonra, 1993 yılında Azerbaycan Devletinin talebi üzerine, araştırmalar yapmak ve üniversitelerde ders vermek üzere Azerbaycan’a gitti. 10 yıl Azerbaycan’da yaşadı. Azerbaycan Millî Meclisi’nde danışmanlık yaptı, çalışmalarını "Türkiye Azerbaycan Haricî İktisadi Alakaları" , "Agent Mukaveleleri" adlı kitaplarında paylaştı. IPA-International Personel Academy'de görev yapan Maranki, yaptığı ilmî çalışmalarla "Univesity Lecturer" göreviyle "Economy" alanında profesör unvanı aldı. 1998’da Azerbaycan’da "Yılın En Başarılı Yabancı Bilim Adamı" seçildi. Rusya-Avusturya-Azerbaycan -Türkiye'nin Bilim Adamları öncülüğünde 1990 yılında kurulan "Bilim ve Buluş Adamları Derneği'nin Genel Sekreterliğini yaptı. 1969 yılından beri sporla da uğraşan Ahmet Maranki, siyah kuşak judo, tekvando, şhiatsu hocasıdır. Yüksek hemşire Elmas Maranki ile evli olup, 3 kız çocuğu vardır.

Not: www.maranki.com 0549 533 01 41 ve 0212 533 01 33’den Maranki’ye ulaşabilir, türlü hastalıkların tedavisinde kullanılan Maranki markalı bitkisel içerikli ürünleri hakkında bilgi alabilirsiniz.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ