20. Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği (TJOD ) Kongresi, Kıbrıs'ta gerçekleştirildi. Bin 800 kadın hastalıkları ve doğum uzmanının katıldığı kongrede, kadın sağlığına yönelik her şey masaya yatırıldı. Kongrede son günlerde sıklıkla tartışılan 'normal doğum mu sezaryen doğum mu' tartışmalarına da son nokta konuldu.
1 MİLYON 200 BİN DOĞUM GERÇEKLEŞİYOR
TÜRK Jinekoloji ve Obstetrik Derneği (TJOD) Başkanı Prof. Dr. Bülent Tıraş, ülkemizde yılda 1 milyon 200 bin doğum gerçekleştiğini söyleyerek "Teknoloji ile birlikte doğum kayıtlarının izlenebilir hale gelmesiyle toplumdaki sanılanın aksine sezaryen rakamlarının yüksek olmadığı ortaya çıktı. Anne ve bebek iyiyse normal doğumu TJOD olarak destekliyoruz. Anne ve bebek adına en ufak bir risk var ise sezaryen yapıyoruz" dedi.
ANNE–BEBEK ÖLÜMLERİ ÇOK AZALDI
EGE Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Başkanı Başkanı ve TJOD İkinci Başkanı Prof. Dr. İsmail Mete de anne ölümlerinin oranının geçmişte yüzbinde yüz olduğunu, bu rakamın yüzbinde 13'lere gerilediğini belirterek, şunları söyledi: "Bu rakam İngiltere'de yüzbinde 10'larda. Her ilde Sağlık Bakanlığı denetiminde anne ölümleri izleme komisyonu var. Anne ölümleri bu komisyon tarafından tek tek inceleniyor. Anne–bebek ölümlerinde ülkemizde, dünya standartlarında bir azalma söz konusu. Yenidoğan üniteleri, anneyi yakından izleme ve doğum öncesi komplikasyonları görme olanakları bu rakamları çok daha gerilere çekti" dedi. Prof. Dr. Mete, anne ölümlerin en fazla yaşandığı şehrin Şanlıurfa olduğunu kaydederek, "Çok sayıda doğum gerçekleşiyor. Mülteci doğumları da fazla. Anne adayının doğum sayısı arttıkça komplikasyon artıyor. 9'ncu kez sezaryen, 6'ıncı kez sezaryen olan var. Komplikasyon olmamasını beklemek yanlış olur. Bu durumda plasentanın yapışma anomalileri artıyor" dedi.
ANNE VE BEBEĞİ YAKINDAN İZLİYORUZ
TJOD Genel Sekreteri Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Volkan Kurtaran, "Ülkemizde sezaryen sayısı yüksek görünüyor ama öyle değil' diyerek, şunları söyledi: "Eskiden tarlada, evde doğumlar oluyordu. Doğumların kaydı tutulamıyordu. Oysa şimdi şehir hastaneleri ve üniversite hastanelerinde bu kayıtlar tutulduğu gibi gebeler iyi takip altına alınıyor. Hem anneyi hem bebeği izleme imkanı arttı. Komplikasyonları da yakından takip ediyoruz." "Sezaryen arttı deniyor ama..." diyen Dr. Kurtaran, şöyle devam etti: "Anne ve bebek iyiyse normal doğumu TJOD olarak destekliyoruz. Ama anne ilk doğumunu normal yaptı diye bebek ve anne hayatını illa sezaryen yapmayacağız diye riske atmak doğru değil. Dernek olarak da Sağlık Bakanlığı'na ilettiğimiz görüşlerimiz bu şekilde oluyor." Dr. Kurtaran, ülkemizde sezaryen oranlarının yüzde 50'nin üzerinde olduğunu da belirterek, "Bu rakam insanları yanıltmasın.
Gebeler artık daha iyi izlendiği için rakamlar öncekilere göre daha net. Dünya Sağlık Örgütü bu sezaryen oranlarının yüzde 20'nin altında olmasını istiyor. Yüzde 20'nin altına bırakırsınız ama bu kez de anne ve bebek ölümleri artabiliyor. Biz normal doğumda ısrar edersek komplikasyon gelişebilecek doğumlarda, bu sefer anne ve bebekte sakatlık oluşursa uzun dönemde birçok problemle karşı karşıya kalınabiliyor. Bu nedenle DSÖ'nin verdiği rakam makul değil" dedi. Dr. Kurtaran, Malpraktis (doktor hatası) nedeniyle hekime açılan maddi ve manevi tazminat davalarının hekimi zorladığını söyleyerek "Hekimin bu davalara karşı korunması gerekiyor. Açılan davalar hekimin performansını düşürüyor. Komplikasyon riski var ise kadın hastalıkları ve doğum uzmanı o zaman sezaryene yönelir. Hakim niye sezaryen yaptın demez. Niye sezaryen yapmadın diye hekimi yargılar. Biz bu konuyu Sağlık Bakanlığı'na da ilettik. Doğumdaki komplikasyonlarda ihmal olmadığı sürece hekim sorumlu tutulmamalı. Ama bilerek, isteyerek, yapılan hatalardan hekim tabii ki sorumlu tutulmalı. Hekimin kasıtlı hastaya zarar vermesi söz konusu değil" dedi. Dr. Kurtaran, evde doğum oranlarının yüzde 40'lardan yüzde 1'lere düştüğünü belirterek "Ülkemizdeki doğumların yüzde 99'u hastanede gerçekleşiyor" dedi. (Haber Merkezi)