“Yüce Yaradan onu bizden çok seviyordu muhtemelen, onu yanına aldı. Giderken gülüyordu. Mutluydu, huzurluydu, görevini layıkıyla yapmış, karşılığını almaya gidiyordu.”
Şeklinde yazmıştı, Batman Sonsöz Gazetesi’ndeki köşe yazısında babasının, rahmetli amcamın, 31 Ağustos 2020’deki yeni Hicri yılın ilk ayı Muharrem’de vefatından sonra.
Süper Kahramanım dediği babasının ayrılığı sonrası kaleme aldığı iki yazıda duygu dünyasında yaşadığı depremi yansıtmıştı. Okumuş fakat anlamamıştık.
Hala oğlumuz Burhan ile taziyede yaptığımız sohbette; “Şehmus Dayı, Sabri Dayı’nın vefatından sonra çok çöktü. Bunu ben daha sık görüştüğüm için görüyordum ve biliyordum” şeklindeki sözleri duygusal depremin tahribatını gösteriyordu.
Yoksa sağlık sektörünün mutfağında yıllarca çalışmış, tıp literatürüne ilgili entellektüel bir aktivistin, sağlık camiasında hizmet etmiş eşi ile hastalığa geç müdahalesinin, aşı konusundaki tutumunun başka izahı olabilir mi?
Basiretleri bağlanmıştı...
Geç ama ayakta gittiği hastanede onu karşılayan doktorun satürasyonundaki düşüklük karşısındaki şaşkınlığı ve hemen entübe etmesi, uzman doktorun “bana geldiğinde çok geçti” sözlerine rağmen hepimiz ümitliydik.
Entübe olduğunu yazmaya dilimiz varmıyordu.
Sevenlerinin dualarıyla Allah’ın şifa verip, ayağa kalkacağına inanıyorduk.
Ama O mücadeleci Şehmus, Yaradan’ın emanet ettiği canı ondan alacağını sezdiği ve buna hazır olduğunu gösterircesine tüm müdahalelere rağmen tedaviye olumlu tepki vermeyip ruhunu teslim etti.
Çok sevdiği babasına kavuşma takdiriyle, aradan miladi bir yıl geçmeden yine yeni Hicri yılın ilk ayı Muharrem’de ayrılıktan yorgun düşen kalbi ve bedeniyle ruhunu teslim etti.
Vefat haberi bir anda tüm sevdiklerine ulaştı. Batman’ın koronadan kırıldığı, tedbirlerin sıkılaştığı bir gece yarısı sevenleri hastaneye, gasilhaneye ve mezarlığa koştu.
Genci yaşlısı, fakiri zengini, Türkü-Kürdü-Arabı, kentlisi köylüsü, Batmanlısı yabancısı, A-B-C-D partilisi son yolculuğunda yalnız bırakmak istemedi.
Hepsi oradaydı. Nemli ve şaşkın gözlerle son görevlerini yerine getirme arzusuyla...
Kahramanım dediği babasının yanı başına, annesi için ayırdıkları kabre defnettiler.
Ardında bu beklenmedik ayrılığın etkilerini hiç unutmayacak bir eş, üç reşit olmayan çocuk, acılı bir anne ve kardeşler, kuzenler, yeğenler, dayılar, amcalar, halalar, teyzeler, arkadaş ve tanıdık bırakarak...
Dolu dolu 44 yıllık bir ömür.
Hayır işleriyle dolu bir amel defteri.
Gözü yaşlı on binlerce insan.
Şu üç günlük dünya hayatının amacını gök kubbede hoş bir sada, güzel muhabbetler bırakmak şeklinde okuyorsak;
Evet, Şehmus çok hoş bir sada bıraktı.
Ve yine evet; Şehmus güzel dostluklar biriktirip eşsiz muhabbetler bırakmıştır.
Ne mutlu ona ki böyle bir hikaye yazmış.
Diyaeddin Temiz