YOK OLMAYA YÜZ TUTAN BİR MESLEK "ARZUHALCİLİK"

Arzuhalcilik mesleği, toplumda okuma yazma oranının düşük olduğu dönemlerde, insanların resmi evraklarının yazımına yardımcı olmak için ortaya çıktığı ileri sürülüyor. Zamanla teknolojideki gelişmeler ve toplum içindeki okur-yazar oranının artmasıyla meslek kaybolmaya yüz tutmuş olsa da Arzuhalcilik mesleğini hala devam ettirenler bulunuyor.

YOK OLMAYA YÜZ TUTAN BİR MESLEK "ARZUHALCİLİK"

SON ARZUHALCİ

Batman'da 17 yıldır bir daktilo ve küçük bir masa ile Arzuhalcilik mesleğini sürdüren Muzaffer Güvenç de mesleği sürdüren o az sayıda ki kişilerden biri...

Muzaffer Güvenç, 1949 yılında Siirt'te doğdu. İlk, orta ve liseyi Siirt'te okudu. Okul okuduğu yıllarda babasının yanında inşaatlarda çalıştı. Duvarcı ustası olan babasının yanında yaz tatilinde çalışan Güvenç, Endüstri Meslek Lisesi'ni bitirdikten sonra askere gitti. Asker dönüşü açılan maliye sınavlarını kazanan Güvenç, memuriyete ilk adımı attı. 1974 yılında ataması Siirt'in Kurtalan ilçesine yapıldı. 1981 yılında Batman Defterdarlığında göreve başlayan Güvenç, 1998 yılında kendi isteği ile emekliliğe ayrıldı.

ARZUHALCİLİĞE İLK ADIM

Emekli olduktan sonra kısa bir süre iş hayatından uzak kalan Güvenç, o dönem Cumhuriyet Caddesinde bulunan bir ara Gazi Lisesi, şimdi Yeni Mahalle İlköğretim Okulu olarak hizmet veren Hükümet Konağı karşısında Arzuhalcilik yapan ismini şuan hatırlamadığı yaşlı bir amca ile birlikte çalışmaya başlar. Belli bir süre çalıştıktan sonra yaşlı amca, yaşından ötürü çalışamayacak duruma geldiğini belirterek terki sanat eder.  Güvenç, yaşlı amcanın ayrılmasından sonra işi tek başına sürdürür.

ESKİ DAKTİLOSUYLA TEKNOLOJİYE DİRENİYOR

Uzun süre Cumhuriyet Caddesinde bulunan eski Hükümet Konağı karşısında hizmet veren Güvenç, 2002 yılında tamamlanan yeni valilik binası hizmete girince daktilosunu alıp buraya taşınır. Akıllı telefon, bilgisayar, tablet gibi hayatın her alanına giren teknolojiye rağmen bilgisayarı olmadığı için işini daktiloyla sürdüren Güvenç, küçücük yazıhanesinde teknolojiye direniyor.

17 YILDIR VATANDAŞIN DERDİNE ORTAK OLUYOR

Eskiden işlerinin çok daha iyi olduğunu vurgulayan Güvenç “Vatandaş derdini anlatıyor, biz de yazıyoruz. Bilgisayar çıktıktan sonra işlerimiz epey bir düşüşe geçti. Eskiden herkes arzuhalcilere dilekçe yazdırırdı. Herkesin daktilo alma imkanı yoktu. Şimdi her evde en az bir bilgisayar var. Okuma yazma bilen çok. İnsanlar, arzuhalcilere artık çok ihtiyaç duymuyor." dedi. Her türlü dilekçeyi yazdıklarını belirten Güvenç "Adli dilekçe bazen de normal dilekçe de yazıyorum. Valilik sosyal yardımlaşma, iş kur, veraset ilamları gibi dilekçeleri yazıyorum. Buradan sağlanan gelirle ev geçindirilmez. Öyle zaman oluyor ki, hiç siftah etmeden geçirdiğimiz günler oluyor. Dükkânda fotoğrafçılık yapan arkadaşla kirayı ortak ödüyorum. Bazen dükkan kirası çıkmıyor” diyor.

SAĞLIĞIM EL VERDİĞİ SÜRECE MESLEĞİ SÜRDÜRECEĞİM

Arzuhalciliğin artık iş olmaktan çıkıp boş zamanların değerlendirildiği bir meslek haline geldiğini vurgulayan Güvenç “Emekli olduktan sonra bu mesleğe başladım. İşe ilk başladığımda bu işi yapan iki üç kişi daha vardı. Ama kaybolmaya yüz tutmuş tüm meslekler gibi bilgisayarların ortaya çıkması ve teknolojinin baş döndüren hızla gelişmesi sonucu bu meslekte ilgisi kaybetti. Bu güne kadar hiç bilgisayar kullanmadım. Arzuhalcilik mesleğini sağlığım el verdiği sürece yapmak istiyorum” sözlerini kullanıyor.

BİR NEVİ DANIŞMANLIK HİZMETİ DE YAPIYORUZ

Güvenç, bugüne kadar yazdığı dilekçe sayısını hatırlamadığını ancak müşterilerine elinden geldiğince yardımcı olmaya çalıştığını belirtiyor. Müşterilerinin, kendisine sadece derdini anlattığını söyleyen Güvenç “Burada bir nevi danışmanlık hizmeti de yapıyoruz. Vatandaşlar buraya geldiğinde ilk önce ne istediklerini öğreniyoruz. Daha sonra onlara gerekli bilgileri verip yönlendirmeyi yapıyoruz. Sadece dilekçe parası alıyoruz” diyor.

DAKTİLO İLE ÇALIŞMAK ZOR

Daktilo ile çalışmanın zorluklarına dikkat çeken Güvenç, bir harf hatasında her şeyi tekrar baştan yazması gerekiyor. Bilgisayarda böyle bir zorunluluğun olmadığını söyleyen Güvenç şunları dile getiriyor “Bilgisayar olursa hazır dilekçe metinleri var. İsim soy ismi değiştiriyorsun bitiyor. Daktilo ile on dakikada yazdığın şey bilgisayarda bir dakika sürüyor. Bir de tuşlara sert vurman gerekiyor. Bir harfi yanlış yazdığımda kâğıt değiştirmek gerekiyor. Eskiden silgi vardı şimdi daksil kullanılıyor. Ancak yine de zordur. Daktilo bozulduğu zaman tamirini yapacak kimseyi bulamıyoruz. M harfi iyi basmıyor. Bekliyoruz gelip yapacaklar”

EMEKLİ MAAŞIM YETMİYOR

Ev ekonomisine katkı olsun diye arzuhalciliğe başladığını belirten Güvenç “Bilgisayar olmadığı için hala daktilo ile yazıyorum. Yeni teknolojiye geçmek istiyorum ancak ekonomik nedenlerle daktilo kullanmak zorunda kalıyorum. Bir dizüstü veya masa üstü bilgisayar olursa daha rahat çalışırım” diyor.

ARZUHALCİLİĞİN TARİHÇESİ

Arzuhalcilik geçmişi çok eskilere dayanan bir meslektir. Yolu devlet kurumlarına düşen ve dilekçeye ihtiyacı olan birçok kişi arzuhalcileri tanır. Ancak yolu düşmeyen birçok kişi, “Arzuhal” sözcüğünü Pir sultan Abdal'a atfedilen,

“Kul olayım kalem tutan ellere

Katip arzuhalim yaz yare böyle

Şekerler ezeyim şirin dillere

Katip arzuhalim yaz yare böyle

Sivas ellerinde sazım çalınır

Çamlı beller bölük bölük bölünür

Yardan ayrılmışam bağrım delinir

Katip arzuhalim yaz yare böyle... “

şeklinde devam eden Sivas türküsüyle duymuştur.

 

Kimi kaynaklarda ismi "Katip arzuhalim yaz yare böyle" olarak geçen Pir Sultan Abdal'ın kendisini hapse atan Hızır Paşa'ya isyanını dile getirdiği ileri sürülen Türküyü Selda Bağcan ve daha birçok şarkı seslendirdi. Pop ve Rockçu'ların da dikkatinden kaçmayan Türkünün bu tarzdaki ilk akla gelen yorumu, 1971'de Barıs Manço tarafından yapıldığı kaydediliyor.

 

OSMANLI'LARDA ARZUHALCİLER

Osmanlı'larda Arzuhalcilik önemli bir meslek grubudur. Osmanlılarda 1762'de padişah fermanı ile başlayan arzuhalciliğin 1865'te çıkarılan bir başka yasa ile sona erdirildiği ancak uygulanmaya devam edildiği belirtiliyor.

Osmanlıda Arzuhalcilik ile ilgili internette yaptığımız araştırmada şu bilgileri ulaştık. “Osmanlı döneminde okuma yazma oranı çok düşük olduğundan insanların Resmi dairelere yazacakları her türlü yazı için arzuhalciler büyük hizmet görmüşlerdir.

Ancak Osmanlı döneminde bu iş çok ciddiye alınmış, kanun ve usul bilmeyenlere arzuhalcilik yapma yetkisi verilmemiş, zaman içerisinde ortaya çıkan sorunlar bir takım düzenlemelerle halledilmeye çalışılmıştır.

Bu amaçla Arzuhalciler Kethüdalığı oluşturulmuş, arzuhalciler bir defterde kayıt altına alınmıştır. Resmi evrakların incelenmesinde usule aykırı dilekçe yazan, dilekçe yazanı kandıran, edep sınırlarını aşan bir lisanla yazılarını yazan arzuhalciler çok ağır cezalara çarptırılmış ve kalebent olarak Magosa ve Midilli Kalelerine sürgüne gönderilmişlerdir. Daha basit hatalara yol açanlar kalebent edilmemiş ancak ellerinden arzuhalcilik ruhsatı alınarak başka şehirlere sürgün edilmişlerdir.

Arzuhalciler sadece resmi yazışmalarda değil, okuryazar olmayan insanların birbirine yazmak istediği kişisel mektuplarda da hem yazıcı hatta çoğu zaman okuyucu olarak ta görev yapmışlardır. Özel hayatlar hakkında bilgi sahibi olmaları sonucunu doğuran bu hizmet yüzünden mutlaka sır tutmayı bilen dedikodu yapmayacak, edindiği özel bilgileri kötüye kullanmayacak karakterde insanlardan seçilmelerine dikkat edilmiştir.

Günümüzde de özellikle Adliye binaları önlerinde seyyar arzuhalciler halen hizmet görmeye devam etmektedirler.” (Kaynak İnternet- Osmanlı Arzuhalcileri)

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Üzgünüz ilginizi çekebilecek içerik bulunamadı...