Göçebelikten yerleşik yaşama, avcılık ve toplayıcılıktan üreticiliğe geçilip tarıma ilk başlanılan yerler arasında bulunan höyük, yaklaşık 10 bin yıl önceye tarihlenmesiyle sadece bölge değil, dünya uygarlık tarihi için de büyük önem taşıyor.
1964 yılında başlatılan, 1991'de güvenlik nedeniyle ara verilen ve 8 yıl önce yeniden başlatılan arkeolojik kazılar, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Aslı Erim Özdoğan'ın başkanlığında bu yıl 19 kişilik ekiple yürütülüyor. Prof. Dr. Özdoğan, yaptığı açıklamada, höyüğün tarımın ilk başladığı yerlerden biri olduğunu belirterek, hayvancılığın gelişmesinde de önemli rol oynadığını söyledi. Daha önce höyüğün doğu kesiminde kazı çalışmalarına başladıklarını anlatan Özdoğan, doğu kesiminde çanak, çömlek ve neolitik yerleşmenin farklı evrelerini saptadıklarını, buradaki kazıların halen sürdüğünü belirtti. İki farklı zaman dilimine yönelik çalışma yürüttüklerini, bunların çanak çömlekli neolitik ve İlk Tunç Çağı olduğunu anlatan Özdoğan, höyükte mezarlık alanının tahminlerinden daha fazla bir alana yayıldığını kaydetti.
KÜÇÜK ÇOCUKLAR VE BEBEKLER ÇÖMLEKTE GÖMÜLMÜŞ
Bu yılki kazılarda 5 sandık tipi mezarlığın daha gün yüzüne çıkarıldığını ifade eden Özdoğan, şöyle konuştu: "2021 yılından bu yana toplam 10 sandık mezar açığa çıkartıldı. Bu mezarlar o dönemin geleneğini yansıtıyor. Mezarlıkta dikkatimizi çeken, hepsinde kap kaçağın hediye olarak bırakılmış olmasıdır. Basit toprak mezar dediğimiz hediye yok. Daha çukur, daha çevresi çevrili olan sandık mezar tipinde olan var. Çanak, çömleksiz neolitiğin bir özel yapısı ve çevresindeki daha eski bir yerleşmesi var. Şimdi onun ilişkisini ortaya çıkarmaya çalışıyoruz. Çanak, çömlek mezarlarımız var. Ondan sonra ya taş çevrili ya da yanına taş bloklarla yapılmış mezarlarımız var." Genellikle 6 yaşında küçük çocuklar ve bebeklerin küçük değişik boyuttaki çömleklerin içine gömüldüğünü belirten Özdoğan, çömleklerin tabut olarak kullanıldığını aktardı. (Haber Merkezi)