Hazırlayan: Orhan Kartal (Fotoğrafçı)
Çağrıştı zihnimde birden Cumalı Usta;
Tadı buruk çekemiyorum,
Bir nefes, bir nefes daha derken,
Aklıma geldi yaprak toplayan eller,
Tarlada eğilmiş gün boyu bedenler…
Batman’da tütün üretimini bırakan çiftçi, şehirlere göç etmek zorunda kaldı. Şehre göç etmek zorunda kalan çiftçi aileler, yapacak başka bir iş bulamadı. Tütünün zahmeti çok, kazancı azdır. Bu mesleği dedelerinden öğrenenlerin, yapabileceği başka bir meslek de yoktu. Pek çok kişinin hayatında ve geçmişinde tütünün izi ve hatırası kalmıştır. Dağ, bayır, ova, yayla, neredeyse her arazide tütün ekilir, çapalanır, kırılır, dizilir ve kurutulurdu. Onun getirisiyle pek çok aile, geçimini sağlar, çocuklarını okutur, tarla ve dükkân alır, düğün yapar, hayatlarını sürdürürdü. Tütün, diğer tarım ürünlerine benzemezdi. Meşakkatliydi… Neredeyse yılın 8–9 ayı uğraşmak gerekirdi. Ocak sonu, şubat başı gibi evin bahçesinde fidelik yapılır, bir müddet sonra çıkmaya başlayan tohumlar dikime hazırlanırdı.
Tütünün en zor yanı ise tarlada yapılan ekimdi. Baskı denen tütün ucu, elle tek tek açılan karıkların içine dikilirdi. Tütünün bir diğer zahmetli yanı da kırım zamanıydı. Gece erkenden kalkılır, uykulu vaziyette çay, çorba Allah ne verdiyse yenir, aceleyle işe koyulurdu. Sabahın ilk ışıklarıyla çiğden ötürü canlanmış olan yapraklar kırılır, sandık veya bohçalara doldurulur, akşam karanlığında evlere dönülürdü. Tabii tütünü kırmakla da iş bitmezdi. Kadınlar sabahın erken saatlerinde uyanır, toplanan tütün yapraklarını ipe dizerek kurutmaya bırakırdı. Hemen hemen tüm evlerin önünde, tütün yapraklarıyla dolu seralar oluşurdu. Güneşin sıcaklığında kızaran tütün yaprakları istiflenir, kesim yerlerine çuvallarla taşınırdı. İnce ince kıyılan tütünler, tüccar veya kooperatiflere satılırdı. Tütün, her aşamasında insan emeği ve alın teri isteyen bir üründü. Eminim ki Batman, tütünden kalan günlerini çok özlüyordur…
Acı gibi geldi
Bu sefer tütün bana
Çağrıştı zihnimde birden Cumalı Usta;
Tadı buruk çekemiyorum,
Bir nefes, bir nefes daha derken
Aklıma geldi yaprak toplayan eller,
Tarlada eğilmiş gün boyu bedenler,
Harmanlanır durur ah o tütünler;
Türkü çağırıyorum yanık yanık;
Ağustos sesleriyle dolu ortalık;
Yaz akşamları geçerdi hep dertle,
Çareyi ararken biz tütünde…
Selçuk Yılmaz