“ALLAH KÂİNATI, SINIF AYIRIMI YAPMADAN YARATTI”

“ALLAH KÂİNATI, SINIF AYIRIMI YAPMADAN YARATTI”

Kutlu Doğum Haftasını, çözüm sürecini, bölgede yaşananları ve din âlimlerini konuşabileceğimiz koyu bir sohbetin ayrıntılarını okuyacaksınız şimdi…

Konu konuyu açtıkça muhabbetin derinleştiği günlerden birini daha yaşadım. Din Âlimleri Derneği (DADER)’ne gerçekleştirdiğim ziyarette Şube Başkanı Mehmet Şirin Gönç ve Yönetim Kurulu Üyesi Sebahat Acar tarafından karşılandım. Önce tanıştık, güzel ve keyifli bir sohbet ettik. Sonra da siyaseti, Kürt sorununu ve bölgemizde yaşananları bir güzel masaya yatırdık.

ŞİRİN GÖNÇ KİMDİR?

1956 yılında Gercüş’ün Ulaş (Zeliye) Köyü’nde doğmuş, köy okulunda ilkokul eğitimini tamamladıktan sonra medrese eğitimi almaya başlamış Sayın Gönç. Mardin’in Midyat İlçesine bağlı Mele Zübeyir Köyü’nde başladığı medrese eğitimine Diyarbakır’ın Mir Aliye Köyü ve Siirt’in Tillo İlçelerinde devam etmiş. Askerlikten sonra Mardin’in Kızıltepe Köyü’nde imamlık yapmış. Daha sonra Adana’ya yerleşmiş. 35 sene ikamet ettiği Adana’da Rahmetli İşadamı Sakıp Sabancı’nın yaptırdığı Bossa Camisi’nde İmamlık yapmış. Batman’da ikamet eden hasta annesinin yanında olabilmek için 2 yıl önce eşini ve çocuklarını alıp Batman’a göç etmiş Şirin Hocamız. Evli ve 9 çocuk babası olan Sayın Gönç, 4 ay önce yapılan kongrede DADER Batman Şube Başkanlığına getirilmiş. Haaa unutmadan, her yılın 3 ayını ise Almanya’daki Müslüman ailelerin çocuklarına dini eğitim vermekle geçiriyormuş. Gurbetteki çalışmalarını “Almanya’da bir yokluk ve kıtlık yaşanıyor. Yiyecekten ziyade iman kıtlığı yaşanıyor. Oradaki Müslüman kardeşlerimizin çocuklarına dini eğitim vermek üzere her yılın 3 ayını mutlaka Almanya’da geçiriyorum. Orada kurs açıyoruz, dini eğitimler veriyoruz” sözleriyle anlatıyor Şirin Hocamız.

SEBAHAT ACAR KİMDİR?

Derneği Yönetim Kurulu Üyelerinden Sebahat Acar ise Rize’de doğup büyümüş. 20 yıl evvel evlenerek Batman’a yerleşmiş. “Gurbette, Kürtlere 2. sınıf vatandaş muamelesi yapıldığını hissettim” diyor Sayın Acar ve ekliyor “Ben aslen Batmanlıyım ama babamın görevi nedeniyle Rize’de doğup büyüdüm. 20 yıl önce evlenip Batman’a yerleştim. Bir âlim, muhafazakâr çocuğu olarak yetiştirildik. Aynı zamanda yurtsever bir ailenin çocuğuyum. 6 kardeştik, en büyüğü bendim. Gurbetin ne demek olduğunu, bu acının derinliği içimize işledi. Çocukluğumuz gurbette geçti. Kürtlerin Türklerle eşit şartlarda yaşamadığını oralarda çok iyi öğrendik. O yıllarda 2. sınıf vatandaş muamelesinin ne demek olduğunu öğrendik. Batman’a geldiğimde, kuruluşunda babamın da yer aldığı DADER ile tanıştım. 4 ay önce yapılan kongrede ise yönetime layık görüldüm”

“TOPLUMUN İSLAM’A HASRET KALDIĞINI ANLATIYORUZ”

52 üyesi varmış DADER’in. Topluma gerçek İslam’ı anlatmak için çalışma yürüttüklerini söyleyen Şirin Hocamız “İnsanlara İslam’ın güzelliğini ve derneğimizin faaliyetlerini anlatan bir ekibimiz var. Batman ve Batman’ın kaza ve köylerindeki imam arkadaşlarımız ile görüşüyoruz. Bir insanın susuz kalması gibi bu bölgenin de İslam’a hasret kaldığını anlatıyoruz. Müslüman bir topluma Müslümanlığın yanlış anlatıldığı konusunda diyalog, istişare ve nikaşlar yapıyoruz. Sünnet ve Kur’an üzerinde buluşacağımıza inanarak bazı tartışmalar yürütüyoruz. Diyalogun ve selamlaşmanın güzelliklerini gittiğimiz yerlerde tavsiye ediyoruz” diyor.

“BÖLGEMİZDE KARABULUTLAR DOLAŞIYOR”

Din Âlimleri Derneği (DADER)’in amacından bahseden Şirin Hocamız “Din âlimleri bir memleketin aynasıdır. Bir memleketin dini bilgilerini geliştirmek, kötülüklerden alıkoyma vazifesine sahiptir. Nasıl ki bir araba hız yaptığında frenlenme ihtiyacı görüyorsa, din âlimleri de bulundukları bölgenin insanlarına ilahi emirleri anlatıp onları hatalardan uzak tutmaya çalışır. Kötülüklerden alıkoymaya çalışır. Vaazları ile toplumu aydınlatır. Malumunuz olduğu gibi bölgenin üzerine de büyük karabulutlar dolaşıyor. Faili meçhul cinayetlerden tutun, insanlarımızın katledilişine kadar acı olaylar yaşanıyor. Din Âlimleri Derneği toplumu irşat etmek, gerçek İslam’ı yani Peygamber Efendimizin İslam’ı ile Kur’anı Kerim’in İslamiyet’ini anlatmak suretiyle kurulmuştur" diyor.

***

“ULEMALARIMIZ UYKUDA, CEMAATİN KALBİ İSE ÖLMÜŞ”

Din âlimlerinden bahsederken hadisi şeriflerden ve dini öğretilerden de örnekler veriyor Sayın Şirin Gönç “Bir gün İbrahim’e sormuş Küfe halkı. ‘Ey İbrahim bizim âlimlerimiz nasihat ederken cemaat uyukluyor’ Şimdiki Cuma hutbelerinde olduğu gibi… Hakikaten İmam Efendi minbere çıkıyor ama cemaat horul horul uyuyor. İbrahim, Allah’ın evliyalarından biriydi. Demiş ki ‘Selefi salihin ulemaları ikazlıydılar yani uyanıktılar. Uyanık bir insan içeride birini, uykuda olan birini uyandırabilir. Onun için selefi salihin ulemaları uyanıktılar ama cemaat uykudaydı. Uykudakini, uyanık olan uyandırabiliyor. Fakat zamanımızın ulemaları uykudadırlar. Cemaatin kalbi ise ölmüştür. Uykuda olan biri, ölü olanı uyandırabilir mi?’ Bugün bizim bölgemizde de benim âcizane görüşüme göre İbrahim edhemin bu söylediği vecizesi geçerlidir. Aynen ulemalarımız uykudadır, cemaatin kalbi de ölmüştür. Çünkü bu kadar zulüm yapılırken, kötülükler ortalıkta cirit atarken, âlimlerin evde uyuyakalması İslam’a aykırıdır. Çünkü Peygamber Efendimizin geliş nedeni de insanları karanlıktan aydınlığa çıkarmaktı. Peygamber Efendimiz’den önce Arap Yarımadasındaki cehalet, Peygamber Efendimizin gelişi ve nazil olması ile dağılmıştır, karanlıkların yerine rahmet yağmıştır. Peygamber Efendimiz gelmeden önce Arap Yarımadasında Müslümanların kıblesi olan Kâbe, kadınların cariye, erkeklerin ise köle olarak satıldığı pazardı. Kız çocuklarının müjdesi verildiğinde babalar, başlarını öne eğip cemaatin içinden çıkıp bir kenarda kafasını eğer ve o kız çocuğunu götürüp diri diri kuma gömerdi. Peygamber Efendimizin gelmesi ile bu cehalet ortadan kalktı”

***

“KATLİAMLARIN HARAM OLDUĞUNU HALKA ANLATACAĞIZ”

DADER Yönetim Kutulu Üyesi Sebahat Acar, derneğin amaçları hakkında konuşurken “Kur’an dinini Allah’u Teala’nın bize öğrettiği şekilde yaşatmaya çalışacağız. Bu katliamların haram ve günah olduğunu halka anlatacağız. Gerçek İslam’ı ve gerçek Kur’anı anlatacağız. Maalesef şu anda din adamlarının büyük çoğunluğu rahatı seçmekten yana olmuşlar. Hâlbuki İslam âlemi rahatını düşünmezler, hakikati anlatmanın peşinden giderler. Çocuklar katledilirken, kadınlara eziyet edilirken, cesetler sokaklara atılıp teşhir edilirken din örtüsü altına sığınanlar var. Bunların İslam’la alakaları yoktur. DADER’in amacı gerçek dini anlatmak, bu memleketi Kur’an ışığı ile aydınlatmaktır. DADER olarak bu zulümleri Kur’an-ı Kerim’le durdurmaya çalışacağız. Rejimlerin dininden ziyade Kur’anın dinini, Allah’ın dinini anlatmak için çalışıyoruz. Bunu başaracağımıza inanıyorum. Çünkü Allah bizimledir, Peygamber Efendimiz bizim yardımcımızdır. Allah’ın izni ile bu yaşananlara dur diyebileceğiz” diyor.

“İSLAM GÜNEŞ GİBİDİR, AYIRT ETMEDEN ISITIR”

Hz. Muhammed’in doğum olarak kutlanan Kutlu Doğum Haftasını konuşuyoruz. Şirin Hocamız “Kutlu Doğum Haftası, Peygamber Efendimizi hatırlatmak için kutlanan kutsal bir gündür. Esasında Peygamber Efendimizi her gün hatırlamamız gerekiyor ama senede 1 gün de olsa Peygamber Efendimizin sadece bir bölgeyi değil, dünyayı karanlık bulutlardan kurtarışının, aydınlığa kavuşturduğunun yıldönümü olarak kutlanmaktadır. Peygamber Efendimizin güzel örnekleri ile İslam’ı tanıtmak için her sene Kutlu Doğum Haftasını kutluyoruz. Peygamber Efendimizin örnekleri bizim için asıl olmalıdır. İslam adına yapılan yanlışların yanında yer alırken Kutlu Doğum’u kutlamakla İslamiyet yerine gelmez. Her 5 vakitte namaza durduğumuzda (Elhamdülillah) Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamdolsun diyoruz. Burada kimse Türk’lerin Rabbine, Arapların Rabbine, Kürtlerin Rabbine, Almanların Rabbine hamdolsun demiyor. Tüm âlimlerin Rabbine yöneliyor. İslam, güneş gibidir. Güneş çıktığı zaman hiç kimseyi ayırt etmez. Güneş nasıl ki Hıristiyan, Seyit, Hoca, Şeyh, Kürt, Türk, Arap diye ayırt etmeden herkesi aydınlatıyorsa, İslam da hiç kimseyi ayırt etmeden sıcaklığı ile ısıtır, aydınlatır. İslamiyet’in özüne dönmemiz lazım” diyor.

“HER PEYGAMBER, O KAVMİN DİLİYLE GÖNDERİLDİ”

Bölgede yaşananlardan açılıyor konu. Şirin Hoca, dine, dile, ırka, mezhebe baskı ve zulüm yapılamayacağını belirterek “Bu kâinatı yaratan yüce Allah herkes için yaratmıştır. Sınıf ayırımı yapmamıştır. Hepimizin sığabileceği, yaşayabileceği, herkesin kendi dinini, dilini kullanabileceği şekilde bir kâinat yaratmıştır. Kur’anı Kerim’de buyuruyor ki, 124 peygamber dünyaya gelmiştir. Bu peygamberler, her kavmi kötülüklerden alıkoyup güzelliklerle hayatlarını geçirmeleri için tavsiyelerde bulunmuşlardır. Ve her Peygamber, o kavmin dili ile gönderilmiştir. Eğer ki bugün Konya’ya bir Arap imam gönderilirse veya Kürt imam gönderilirse bu ayete göre yanlıştır. Ona göre Yozgatlı biri de Batman’ın köyüne imam olarak gönderilirse bu da zulümdür. Şimdi ben size İngilizce çok güzel dualar da etsem siz bir şey anlar mısınız? Bu kâinatın güzelliğini bozmadan, herkesin kendi ırk, dil ve inancı ile yaşayabilmelidir. Kimsenin kimsenin dilini yasaklama, inancına hakaret etmeye hakkı yoktur” ifadelerini kullanıyor.

“PEYGAMBERİMİZ, YAHUDİ CENAZESİ GEÇERKEN AYAĞA KALKMIŞTIR”

Bir hadisi şeriflerden de örnek veren Sayın Gönç “Peygamber Efendimiz, sahabelerle oturduğu zaman bir cenaze geçmiş. Hemen saygıdan dolayı ayağa kalkmış. Sahabeler demiş ki “Ey Allah’ın resulü o cenaze Yahudi cenazesidir, Müslüman değildir” demiş.

Peygamber Efendimiz buna karşılık ‘Peki Müslüman değil de insan değil midir?’ demiş.

Yani insana hürmet etmek lazım. Allahu Teala Âdemoğlunu en kutsal varlık olarak yaratmıştır. Bakıyorum bölgemizde bu konuda da eksiklik vardır. İslam’ın gerçeğini anlatmamız azlımdır. Mesela geçen gün Şırnak’taki bir din âlimimiz sadece katıldığı bir cenazeden dolayı görevinden alınmıştır. Bu, İslamiyet’te yeri olmayan bir davranıştır. Çünkü dinimizce ölülere işkence yapılmaz, çünkü insandır. İnsana hürmet gösterilir” diyor.

 “SAVAŞLARDA KADINLARA VE ÇOCUKLARA DOKUNULMAZ”

“Peygamber Efendimiz hastalığı döneminde seferlere katılamamıştır. O dönemde müşriklerle zaman zaman savaşlar yapılırdı. Peygamber Efendimizin duasını ve desturunu almak için yanına gelmişler. ‘Ey Allah’ın Resulü, biz sefere çıkıyoruz. Sizin bize tavsiye edecekleriniz var mıdır?’ diye sormuşlar. Peygamber Efendimiz o ağır hasta olduğu dönemde ‘Siz gittiğinizde size tavsiyem kadınlara el atmayacaksınız dokunmayacaksınız. Çocukları koruyacaksınız, öldürmeyeceksiniz. Yaşlıları koruyacaksınız onları merhametle kucaklayacaksınız. Yahudiler bile olsa mabetleri, bunları bozmayacaksınız tahrip etmeyeceksiniz’ diyerek tavsiyede bulunmuştur. Bugün İslam adı ile ortaya çıkan rejimler bunun tam tersini yapmaktadır. Peygamber Efendimizin güzel örneklerini almamız gerekirken hiç tasvip etmediği, kabul etmediği, şeyler yapılıyor” diyor.

“BÖLGEDEKİ DİN ÂLİMLERİNE SESLENİYORUM”

Sebahat Hocamız ise bölgedeki din âlimlerine seslenerek “Kürt âlimlerine bir çağrım olacak. Hz. Resulullah diyor ki “Kim bir kötülük görürse onu eliyle düzeltsin. Buna gücü yetmiyorsa diliyle müdahale etsin, bunu da yapamıyorsa kalbiyle o zalimlerden nefret etsin” bölgenin imamları bazı kötülükleri görüyorlar. Kur’an önlerindedir. Buna müdahale etsinler. Rızık olarak korkuyorlarsa rızık, Allah’tan beklenir. Gerçeği söylesinler. Birlikte İslam dinini yüceltelim, halkların ezilmesine karşı çıkalım. Bugün bölge halkının ezilmesi de bir ayetin ayaklar altına alınmasıdır. Allahu Teala diyor ki ‘Zulüm yapmayın. Bir insanın öldürülmesi, tüm insanlığın öldürülmesi gibidir’ İnsanlar ölüyor, gençler ölüyor, kadınlar ve çocuklar ölüyor. Rızık için bunlara susulmamalıdır” sözleriyle sonlandırıyor sohbetimizi.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Üzgünüz ilginizi çekebilecek içerik bulunamadı...