Yazan ve derleyen EKREM GÜNAYDIN
İzinsiz iktibas edilemez.
Annem de okuma yazma bilmediği için azimli idi ve dışarıdan okuma yazma öğrenip bu okula gidiyordu. Okulda sürekli kermes ve defileler vardı. O zamanlar da bu defileler de annenim diktiği elbiseleri sergilemek için istemesek de sahneye çıkmak zorunda kalıyorduk; işte bu da o sahnelerden birinde TPAO’nun eskiden Bölge Misafirhanesi idi ve Müzik salonu olan yer meşhur BATMAN TPAO Orkestrasında sürekli müziklere eşlik ederlerdi. Güzel günlerdi şimdi esintisi bile kalmadı. O zamanlarda Ömercik namı ile şimdiler de sanırım Arka Sokaklar’da oynayan sanatçı olması gerekiyor. Ona benzetirlerdi. Hepsi uçtu gitti” (Fotoğraf Batman Akyürek Mahallesi 206 (karınca) sokak. Yıl 1967)
…
Radyoyu anlamakta güçlük çekmiş olmakla beraber, yine de kabullenmiş olan yaşlıların televizyonla karşılaşmaları çok daha dramatik oldu.
Genellikle ileri yaşlarında şehir hayatıyla tanışmış olan ve evden pek çıkmayan bu yaşlılar televizyonu kabullenmekte güçlük çektiler.
Şeytan icadı olarak gördüğü televizyonu seyretmeyi reddedenler, "git buradan, giiit!" diyerek televizyona bastonuyla vurmaya kalkışanlar, "nasıl oluyor da bunca adam bu küçücük kutunun içine sığıyor?" diye bıktırıncaya kadar soranlar, anlatıldığı halde anlamayıp yine soranlar, hatta televizyona çıkan kişilerle konuşmaya kalkanlar, o yılların eğlenceli hikâyeleriydi. Ama seyrettiğini anlamayıp durmaksızın ev halkına sorular soran halalar, teyzeler, yengeler çok can sıkıcıydı.
"Kime dedi? Niye dedi? O ne dedi? Niye öyle dedi? Kim dedi? Ne yaptı? Niye yaptı?" sorularının ardı arkası kesilmez, ev halkından böyle biriyle televizyon seyretmek azap haline gelirdi.
Bir de televizyon seyrederken anında yorum yapanlar vardı.
Dayanılmazdılar.
Katili daha ilk sahnede şıp diye bilirler, ama dizi boyunca on kere fikir değiştirirler, her fikir değiştirdiklerinde değerli görüşlerini ev halkına yüksek sesle sunarlardı: "Katil uşak demiştim ama değil, kadının kocası."
Bir de ekranda ne görünüyorsa onu adeta hissedenler vardı.
Ya yerli yersiz gülerler, ya korkup çığlık atarlar, ya büyük hayret nidalarıyla olayı yaşarlar, hiçbir şey yapamazlarsa tuhaf sesler çıkarırlardı.
Onlar hiç susmazlardı.
Bir kısmı ise bir sonraki sahneyi tahmin eder ve yüksek sesle anlatırlardı. "Babası kıza bağıracak, oğlan kızı öpecek, eve gidiyor, orada katili yakalayacak..." Böyle bir halayla televizyonda film seyretmektense, gidip yatmak daha iyi olurdu.
Editor : YUSUF KAVAK