Yasemin Tekin
Sosyolog
Toplumun şiddete bakış açısı
Kadınlar dünyanın her yerinde, her zaman şiddete maruz kalmaktadırlar.
Günümüz dünyasında kadına yönelik şiddetin boyutu, adeta erkeklerin güç gösterisi alanına dönüştü.
Erkek, istekleri karşılanmadığında veya otoritesinin tehlikeye girdiğini düşündüğünde, konumunu kaybetmemek için veya terkedilmeyi hazmedemediği durumlarda ilk başvurduğu şey şiddet oluyor.
Kadınlar sadece fiziki şiddet görmeyip bunun yanında psikolojik, cinsel, ekonomik şiddet türlerini de görmektedir.
Buna karşın Türkiye’de aile içinde yaşanan sorunlar mahrem kabul edildiğinden en yakın kişilere bile anlatmaktan çekinilmektedir. Şiddete maruz kalan kadın uğradığı şiddeti başkaları tarafından bilinmesinden utanmaktadır.
Toplumun kadına empoze ettiği “Kocandır hem sever hem de döver” düşüncesiyle kadını düşünce hapsine alarak her şeye boyun eğmeye mahkûm etmektedir.
Tek yapması gereken çocuk bakmak, yemek yapmak, temizlik yapmak, kocasına itaat etmek gibi sanki bir robot gibi belli kalıplara konulmaya çalışılıyor.
Toplumun erkeğe kazandırdığı toplumsal kimlik ve erkek her şeyi yapabilir, bir tek erkeğin sözü geçer gibi empoze edilen düşünceler erkeği ‘hem döverim hem öldürürüm” düşüncesine iterek öldürmeye kendinde bir hak olarak görmektedir.
Türkiye’de her yıl bir önceki yıla göre daha fazla kadın cinayeti işlendiğini görüyoruz.
Psikolojik baskı ile başlayıp kadının sürekli boyun eğmesi/eğdirilmesi ile birlikte yerini fiziki şiddete ve sonunda cinayete bırakmaktadır.
Şiddetin sonuçları çok boyutlu bir alan olduğundan toplumun her kesimini etkiler.
Çünkü çocuklarını eğiten, onları geleceğe hazırlayan kadınlardır.
Toplum olarak erkek ve kadınlara eşitsiz bir rol dağılımı sunmayalım.
Unutmayalım ki mutlu kadınlar mutlu çocuklar yetiştirir
Kübra Yılmaz
Herkese selamlar!
Kitap okuma etkinliklerinin bize kazandırdığı yeni dostlukların yanı sıra, sevdiğiniz arkadaşlarınızla farklı şekillerde zaman geçirme alternatifi sunan bir kitap okuma ailesine sahip olduğum için çok mutluyum.
Hava durumuna göre açık ve ya kapalı mekânlarda böyle etkinlikler yapmayı mümkün kılan bir Batman okusun ailemiz var :)
Bazı zamanlar anneme de teklif ediyorum beraber gitmeyi, fakat henüz ikna edemedim :) o evde okumayı tercih ediyor.
Biraz etkinliğimizden bahsedecek olursam, herkes geldikten sonra 6. Etkinliğin verdiği olgunluk ile herkes ne zaman başlayacağını beklemeden bir sessizlik oldu, herkes orada kitap okumak için bir araya gelmişti ve kendiliğinden başlayıverdi etkinliğimiz! :)
bu bilincin olması, kitap okumaya gönül vermiş insanların bir arada olmasının verdiği mutluluk tarif edilemez. :)
Bir süre kitap okuduk ben bu aileye dahil olmasını istediğim bir arkadaşım ile beraber gelmiştim etkinliğe, kitap okuma etkinliği bittikten sonra müzik şöleni başladı ve her şey son derece güzeldi.
Yüzler gülüyordu, insanların gözlerinin içi gülüyordu, dudaklardan hareketli parçalar dökülüyordu, eşlik ediyordu herkes, sesine güvenmeyen ben bile kalabalığa karıştığı için eşlik ediyordum ve sonra tabi ki bir gülme tutuyordu beni, hiç beceremem şarkı söylemeyi :)
müzik bittikten sonra, fotoğraf çekilmeye geldi sıra bu anları ölümsüzleştirmeliydik.
Çünkü biz her seferinde çok güzel anılar biriktiriyoruz. Ve bu anlar tarihin tozlu sayfalarına karışmalı :)
Bu ailede olduğum için çok mutluyum.
Bu sayfayı kuran dostlarıma buradan teşekkürü borç bilirim.
Güzel Batman’ımız için, gelecek minik nesillerimiz için, birlikte çok daha güzel işler yapmak için biz bu yola baş koyduk. İnanıyorum ki çok daha güzel etkinlikler olacak ve gün geçtikçe büyümeye, okuma bilinci kazandırmaya, okumayı sevdirmeye devam edeceğiz.
Biz çok genciz ve çok güzeliz!
Bu enerji ve iyi niyetlerle daha çok güzel işler başaracağız.
Sizleri de aramızda görmekten mutluluk ve kıvanç duyarız.
Sevgiler!
TÜKENİYORUM
İlk günümde ömrüm kadar ömür biçtiğim şey, ayrıntılarını anımsamak bile istemediğim bir dizi işkenceden sağ kurtulmaya çalışıyor.
Ölse daha iyi diyorum, çünkü can çekişiyor.
Sorguladıkça zehri sızan mevzular daha da kirletmesin ruhumu, böylece kalsın en iyisi...
İsyan edecek bir Allah'ım bile yok, aslında kimsenin yok.
Bir avuç zavallı elemanın bu işlerden kazasız belasız, zorlanmasız sıyrılmayı biliyor.
Onlar için geliyor bir yenisi, sonra daha, sonra en yenisi...
Benim gibiler bu devre dış sıkmayı bir türlü öğrenemiyor.
Günlerdir azalarak tükenir gibi yapan ama beni kandıran bu sahtekar ruh halini ölüme terk etmek, ellerimle gömmek istemiyorum.
İyileşir belki diyorum.
Ne de olsa kendi kendime büyüttüm, çocuğum gibi oldu boynumdan da büyük umutlar.
İçimde şölen gibi, ziyafet gibi debdebeli unutulmuşluklar, şâşalı vazgeçilmişlikler...
En değerli varlığım gururumdu, az önce soğuk betona yatırdım yaralı bedenini.
Acı duyuyor mudur acaba?
Şu imtihanlığın kötü Dünyasında yok olacağımızı kabullenmek için, ödenen bedel olsa gerek. Son nefes gibi içimize çektiğimiz yaşanmışlıklar.
Şimdi kendini başkasıyla kıyaslayan çocuklar gibi önüme gelene sorasım var;
"Sizinde bu kadar acımış mıydı?"