BÜTÇE BİR TERCİH MESELESİ…
Ekmen “Asgari ücretliye 1 Temmuz'da zam verilmemesinin bir izahı yoktu. Bunlar enflasyonu artırır denildi ama aynı dönemde yüzde 38 oranında verilen enerji zammının ve buna endeksli olarak yakıtlara gelen zammın enflasyona etkisinin dikkate alınmadığı bir mantıkla karşı karşıyayız. Bugün değil 12 bin 500 ya da artırılmış bir asgari ücreti de emekliye versek, emin olun emeklinin evine giren et miktarı, emeklinin pazar alışverişi artmayacak. Bugün eğer bir emeklinin evi yoksa Ankara'da, İzmir'de, İstanbul'da en kötü ev kirasının 8–10 bin liradan aşağı olmadığı bir dönem içindeyiz. Lüks yerler dolup taşıyor ama emekli evine bırakın eti, bir kilo tavuk eti ya da kırıntısı götürmekte bile zorlanıyor. Gelir adaletsizliği uçuruma dönmüş durumda. TUİK vesaire haklı olarak eleştiriliyor ama büyük fotoğrafa baktığımızda bizim iç ve dış borçlanmamızın da gelir adaletsizliğinin de sebebi 2018'den sonra başına buyruk politikalardır ve bu da maalesef Türk tipi Cumhurbaşkanlığı sistemiyle eşleşmektedir. Bütçe bir tercih meselesidir. Davetiye yoluyla ihale sistemine son verilse, deprem ihaleleri denetim altına alınsa, kur koruma mevduat programı bu kadar inatlaşılarak sürdürülmese, kamu-özel işbirliği projelerine dokunulsa, Devlet Malzeme Ofisi'nin alım sistemine müdahale edilse, kayıt dışılığa son verilse ve artık filo halinde özel uçak saltanatından vazgeçilse, emekliye değil bu 12 bin 500 lirayı 17 bin lira yapmak, açlık sınırı kabul edilebilecek 25 bin liraya kadar da bir destek vermek mümkün olacaktır ama maalesef bu iktidar bunu tercih etmemiştir” dedi. (Necdet Çakır)