Yeşilay Başkanı Prof. Dr. Mücahit Öztürk, zoom uygulaması üzerinden "Pandemi ve Sonrasında Okul Fobisi ve Davranışsal Bağımlılıklarla Mücadele Eğitim Programı" düzenledi.
Yeşilay Başkanı Öztürk, programda yaptığı "Pandemi Süreci ve Sonrasında Okul Fobisi" başlıklı sunumunda, çocukların salgın sürecinde okuldan ayrı kalma ve evde uzun süre bulunma gibi iki ayrı riskle karşılaştığını anlattı.
Çocukların Kovid-19 tedbirleri kapsamında uzun süredir okula gidemediklerini anımsatan Öztürk, şöyle konuştu:
"Okula gitmek istemeyenler dahi okulu özlemeye başladı. Çocuklarda okulla ilgili tuhaf bir duygu oluştu. Bir kısmı tatil havasına girdi, bir kısmı online olarak eğitimlerine devam etti. Bu, tekrar okulların başlayacağı eylül dönemi için birtakım riskler oluşturuyor. Bu nedenle birinci konumuz okul fobisi oldu. Yani okula gitmek istemeyen çocuklarda bununla karşılaşır mıyız? Bu gerek okuldan uzak kalmayla ya da okuldan soğumayla alakalı gerekse de içinde yaşadığımız temel problem olan virüs korkusuyla olabilir. Kaygılar tetiklenip okula gitmek istemeyen bir çocuk grubuyla ağustosun sonunda karşılaşacak mıyız ki böyle bir ihtimal var."
Öztürk, bu eğitimle yeni eğitim öğretim döneminde okula gitmek istemeyen çocuklarla karşılaşabilecek rehber öğretmenlerin ve psikologların, bilgilerini tazelemek ve onları yeni döneme hazırlamak istediklerini dile getirdi.
"Günümüz çocukları için evde kalınca yapacakları şey online olmak"
Bu süreçte ikinci büyük riskin çocukların uzun süre evde kalması olduğunu belirten Öztürk, "Günümüz çocukları için evde kalınca yapacakları şey online olmak. Tablet, telefon ya da bilgisayardan oyun ya da sevdiği bir etkinliğe katılmak ve uzun süre ekran maruziyeti. Bu da bir problem. Çünkü ailelerden bu yönde şikayet geldiğinde hepimizin ortak söylemi şuydu; 'Buna bir alternatif bulacaksınız.' Kapalı mekanda nasıl bir alternatif bulunur o da ayrı bir konu. Büyük bir efor sarf etmeniz gerekiyor. Bu anlamda efor sarf eden aileler, çocuklarıyla ilişkilerini tekrardan düzene sokanlar, çocuklarını yeni tanıyanlar, çocuklarının kişiliklerini fark edenler olduğu gibi maalesef çocuklarıyla anlaşamayanlar da oldu. Bunların hepsi bu sürecin birer yansımaları." değerlendirmesinde bulundu.
Okul fobisi ve okul reddi kavramlarının ortaya çıkış nedenlerine ve tarihine değinen Öztürk, "Teknoloji bağımlılığı çok net bir okul reddi nedenidir. Özellikle ergenlik döneminde okul reddi olan çocuklarda teknoloji bağımlılığının çok önemli bir risk olduğunu düşünüyoruz. Çünkü oyun başından kalkıp okula gidememek ciddi bir problem." ifadelerini kullandı.
"Kaygısı tetiklenmiş birçok çocukla karşılaşacağız"
Sunumunun ardından katılımcıların sorularını yanıtlayan Öztürk, "Pandemi sürecinde hastalık bulaşma korkusu nedeniyle okul reddi olan olgularda tanısal yaklaşımımız nasıl olmalı?" sorusu üzerine şunları söyledi:
"Burada tabii yeni bir şeyle karşı karşıyayız. Ne göreceğimizi çok bilmiyoruz. Yüksek ihtimalle kaygıları tetiklenen çocuklar gelecek. Yani zeminde kaygısı olan ama ortaya çıkmayan belki de ya da var olan, bu kaygılar tetiklenerek bize gelecek. Hastalık bulaşma korkusu dediğimiz kaygı muhtemelen kompulsif bozukluk vakası olarak karşımıza gelecek. Bu konudaki aşırı tedirginlik, kaçınma, tedbir ve temizlikle ilgili şeyler belki bir obsesyon olarak gelecek ya da öbür bir panik atak yaşama şeklinde olacak. Bu süreçte kaygısı tetiklenmiş birçok çocukla karşılaşacağız. Bunu yönetirken rehber öğretmenlerimizin mutlaka okulun ilk açıldığı günden itibaren pandemi sürecindeki hijyen kurallarıyla ilgili yönetimi iyi yapmalarına ve çocukları rahatlatıcı psikoeğitim vermelerine ihtiyaç var."
Çevrim içi seminer formatında düzenlenen programda uzmanlar, okul fobisi ve davranışsal bağımlılıklarla ilgili tedavi yöntemlerini ve yaklaşımları anlattı.
Yaklaşık 3 bin kişinin katılımı beklenen ve tüm oturumlara katılanların sertifika almaya hak kazanacağı eğitim programı, yarın sona erecek.