Başbakan Ahmet Davutoğlu, Mardin'de Artuklu Üniversitesi'nde düzenlenen 'Kardeş Buluşmaları'nda 10 ayaklı "Terörle Mücadele Eylem Planı"nı açıkladı. Davutoğlu, "STK, kanaat önderlerinden istişare meclisleri kurulacak. Herkesi muhatap alacağız ama, elinde silah olanı muhatap almayacağız. Zulmedenleri muhatap almayacağız. Önce silahları bırakacaklar." dedi.
İŞTE DAVUTOĞLU'NUN AÇIKLADIĞI O 10 ESAS
"İlki psikolojik unsur. Millet ve devlet arasındaki farklar ortadan kalkacak.
İkincisi; kamu düzenini inşa etmek. Kamu düzenini kim tehdit ederse etsin mücadele edilecek. İster IŞİD, ister PKK olsun.
Üçüncüsü, kapsamlı bir demokratik reform süreci. Öncelikle gelin anayasayı değiştirelim diyoruz.
GÖÇ EDENE KİRA YARDIMI
Dört; terörle mücadelede oluşan yaraları sarmak için seferberlik. İhtiyaçlar karşılanacak, göç edenlere kira yardımı yapılacak.
PRİM BORÇLARI ERTELENECEK, KREDİ VERİLECEK
Beşinci unsur; bölge ekonomisini daha da güçlendirecek, vatandaşımızın kaybını telafi edeceğiz. Prim borçları ertelenecek. İş adamlarından dinlediğim her talep yerine getirilecek. Esnafımızın, çiftçilerimizin bütün ödemeleri ertelenecek, kredi verilecek.
SUR YENİDEN İNŞA EDİLECEK
Planın 6. ayağı, mekânın yeniden inşası olacak. Sur'u tarihi özellikleriyle öyle inşa edeceğiz ki insanlık oradan ilham alacak.
Yedinci unsur, etkin bir iletişim stratejisi uygulanacak. Algı operasyonlarına karşı iletişim birimleri oluşturacağız.
Sekizinci unsur, yerel yönetim yetkilerini genişleteceğiz. Bunlar etkinleştirilecek ancak istismar edilmeleri önlenip, harcamalar denetlenecek.
ELİNDE SİLAH OLANLAR MUHATAP ALINMAYACAK
Dokuzuncu unsur, herkesi muhatap alacağız ama elinde silah olanları muhatap almayacağız. Önce silahları bırakacaklar.
BİRLEŞTİRİCİ BİR RUH HAREKETİ
Planın onuncu unsuru olarak tüm Ortadou'da kapsamlı, birleştirici bir ruh hareketi başlatıyoruz."
Davutoğlu'nun konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
"Mardin insanlık tarihinin hülasası bir şehirdir. Görünüşte küçüktür ama her sokağını keşfettiğinizde tüm insanlığı kuşatır. Derinliğinde bütün bir insanlık birikimini kuşatmış olarak sizi keşfeder. 2001'de ilk kez Mardin'e ailemle geldiğimde Kızıltepe'de güneş batmak üzeredeydi. Aynı hisleri 1983'de Kudüs'e gittiğimde hissetmiştim. Ne zaman Mardin'e geldiğimde içimde tefekkür, yalnızlaşma hissi uyanmıştır.
MARDİN'İN BİRLEŞTİRİCİ RUHU
Hep beraber Diyanet İşleri Başkanımızla birlikte o güzel anı yaşadığımızda Mardin'in birleştirici ruhunu keşfetmiştim. Bu birleştirici ruh tam hissettiğimiz ruhun ta kendisi. Mardin 7 iklim, 7 dinin, 7 kültürün yaşadığı şehirdir. Kimse kimseye bir şey dikte etmeden karşılıklı saygı içinde yaşamayı Mardin öğretti. Mardin'in çoğulculuğuna ihtiyaç hissediyoruz. Mardin 7 bin yıllık geçmişiyle diğer şehirlere kapı açar. Mardin'i anlayan Konya'yı, Diyarbakır'ı, İstanbul'u, Kudüs'ü, Saraybosna'yı anlar. Mardin bir anahtardır.
Mardin Hz. Ömer tarafından fethedildi. Hz. Ömer Mısır'ı, Kahire'yi, Irak'ı, İran'ı Medine'nin ruhuyla buluşturmuştu. Eşitlik ruhuydu. İnsanların Adem'in çocukları olarak bir diğerine eşit olduğu ruhuydu. Bütün bu coğrafyayı bütünleştirdi. Ortadoğu kavramına hep eleştirel yaklaşmışımdır. Bir birleştirici ruha daha ihtiyaç hissedildiğinde Sultan Alparslan'ın kavimleri aşkla buluştu ve bu coğrafyadaki ruh Mardin'de birleşti. Bu birleştirici ruh Anadolu kültürü dediğimiz büyük eşiği birlikte kurdu. Sonra Haçlılar geldi, parçalamak için. Bu sefer Selahattin Eyyubi ruhu harekete geçti, hatta Artuk Bey harekete geçti. Alparslan'ın ordusunda bir Kürt olmak ile Selahattin Eyyubi'nin ordusunda bir Türk olmak arasında bir fark var mı?
(Davutoğlu seçim döneminde geldiği Mardin'de Kasimiye Medresesi'nde Kürtçe Mevlid dinlemişti.)
"SOL YANIMDA KÜRT, SAĞ YANIMDA KARADENİZ ÇOCUĞU"
Bakanlar Kurulu toplantısını besmele ile açtığımda hep hamd ederim. Sol tarafımda bir Kürt çocuğu Mehmet Şimşek oturur. Diğer tarafımda Numan Kurtulmuş. Diğer tarafta Balkanlardan gelen Mehmet Müezzinoğlu. Bu topraklarda Anadolu, Kafkas, Balkan çocukları birleşti.
"YA KUDDÜL AMARA KAZANACAK, YA SYKES PİCOT"
Sonra parçalayıcı kavimler tekrar geldi. Bağdat'ı aynen Haçlılar gibi tekrar yıktılar. Birleştirici bir ruh, Söğüt'ten Osmanlı tecelli etti. Bursa'ya, İstanbul'a, Üsküp'e, Saraybosna'ya büyüyen bir devlet, daha sonra İslam bütünlüğünü İdris-i Bitlisi ile sağlayan bir devlet oldu. İstanbul'u Bağdat'la, İstanbul'u Kudüs'le buluşturan ve Mardin'i merkez kılan Sultan Selim Han'ın yanındaki İdris-i Bitlisi ve Fatih Paşaydı. Diyarbakır'da Fatih Paşa Camisi'ne saldıranlar bu kardeşliği hedef aldılar. Sonra bütün Karadeniz, Akdeniz, Hazar, Kuzey Afrika yaklaşık 400 yıl bir bütün olarak yaşadı, parçalayamadılar, bölemediler. Biz aynı birliştirici ruhla dimdik durduk. Sonra sömürgeciler girdi. 1798'de Napolyon Mısır'a girdiğinde ilk hançeri saptamıştı.
Tarihimizde Çanakkale Savaşı'nı, Sarıkamış'ı biliriz, Kuddülamara'yı bilmeyiz. Bu savaşta Ortadoğu'nun tüm halkları Bağdat'a doğru ilerleyen sömürgeci güçlere karşı son büyük zaferi kazandılar. Araplar, Kürtler, Sünniler, Şiiler hep beraber savaştılar. Ortadoğu'nun sömürgeci ve dış güçlere karşı verdiği son savaştı. Hala izlerini taşıdığımız, yükünü omuzlarımızda hissettiğimiz Sykes Picot anlaşması. Ya Kuddül Amara kazanacak, ya Sykes Picot kazanacak.
1918'de başka bir ruh harekete geçti. Bu Meclis'te herkes vardı. Sanki gizli bir el Sykes Picot oldu ama, son kale lazım. O son kale İstiklal Orduları'yla Türkiye Cumhuriyeti devletinin önünü açtı. Türkiye Cumhuriyeti devleti sıradan bir ulus devlet değildir. Bu devlet herhangi bir etnik kimlik üzerine kurulmadı. Bu zemin üzerine kurulan Türkiye ile tarihte son burç olarak yükselirken, parçalayıcı noktalar tekrar harekete geçti.
"ANADOLU, MEZOPOTAMYA BU TEK TİPÇİLERDEN ÇOK ÇEKTİ"
Bu birlikteliğe karşı tek parti ideolojisi bunlara savaş açarak, hikmetimize savaş açtı. Devleti yaşatan yegane gücün fiili güç olduğunu savunarak Dersim'i, 12 Mart'ı, 12 Eylül'ü bu ülkeye yaşattılar. Bu dikte edici ruhun karşısında yeni bir ruha ihtiyaç var. Dedelerimiz son kaleyi savunmak için savaştı, babalarımız inançlarını korumak için saklı gizli gittiği mekanlarda ibadet etti. Biz de bütün hayatımızı vakfettik. Tek tip ulusçu anlayış, aynı sonuçları doğrur. Tek parti anlayışı nasıl baskıcı bir çerçeve oluşturmuşsa, aynısı Ortadoğu'da gördük. Bu ret ve asimilasyona karşı çıktığını iddia eden örgütler çıktı PKK ve arkasındaki zihniyet. Kürt ulusçuluğu adına harekete geçtiğini iddia eden örgüt de bu anlayışla harekete geçti, parçalayıcı, bölücü anlayış.
Bütün Anadolu, Mezopotamya anlayışı bu tek tipçilerden çok çekti. Biz AK Parti olarak tarih sahnesine çıktığımızda 1071'in birleştirici ruhunu. Bir taraftan 12 Eylül anlayışına karşı mücadele ettik, diğer taraftan bu zihniyetin yansımasına karşı mücade ettik. Son 13 yıl böyle bir yüzleşmenin tarihidir. Tekrar Türkiye'yi son kalemizi ayağa kaldırmanın yolu insan harmanımızı bir araya getirmek, onları bir arada tutmak ve demokrasi ile vatandaşlarımızın iradesini diri tutmak.
2001 Türkiyesini hatırlayın. Yasakların, yolsuzlukların, baskıların olduğu Türkiye'yi. Bu toprakları şenlendirmeye çalıştık. Birçok üniversitemizde Kürtçe enstitüleri kuruldu. Türkçe ve Kürtçe güzel şeyler söyleniyorsa, aralarında bir fark yoktur. Biz dilleri aziz kılmaya geldik.
"TÜRKMEN ÇOCUĞUNA KÜRTÇE ÇOK GÜZEL YARAŞIR"
Birleştirmek için her şeyi yaptık. Bu topraklar geri kalmış bölgeler deniliyordu. Her türlü yatırımı yaptık. Bizde ayrı ayrı özerk bölgeler yok, bir vatan, bir gelecek, bir kader var. Bizim için bu vatan topraklarının aziz topraklarında nice aziz insanlar çıkacak. Bu toprağın her aziz vatandaşının Hakkari'de ne kadar hakkı varsa, Edirne'de de o kadar hakkı var. Bu ülke parçalanırsa, bilin ki, Haçlıların, Moğolların, sömürgecilerin yapmak istediklerini yaparlar. Ama biz bunlara karşı bir yandan hizmetler, bir yandan demokratikleşmelerle her yeri aynı yapmaya çalıştık.
Biz bu tek tipçi anlayışlara karşı hiç kimse ile pazarlık yapmadan, büyük demokratik açılımlar yaptık. Bir Türkmen çocuğuna Kürtçe çok güzel yaraşır. Bizim aramıza girmesinler, bir herkesle anlaşır, herkesle konuşuruz. Bütün bu demokratikleşme faaliyetlerini yaparken, istismar eden bu terör örgütü en azından insafa gelir bir muhasebe yapar, birilerinin piyonu olmak yerine bu topraklarla bütünleşir. Demokratik açılım süreci, çözüm süreci hep aynı şeyi yapmaya çalıştık. Şu silahlar insin, kim ne istiyorsa söylesin, çocuklar dağa çıkmasın.
"CUMHURBAŞKANI BANA EMANET ETTİ"
Dicle Üniversitesi'nde gönülden yaptığım konuşmada iki hususu vurgulamıştım. Tarihimiz birdir, bunu gelin birlikte inşa edelim. 2013 Nevruz gününü hatırlayın. Bütün silahlı unsurlar Türkiye'yi terk edecekti, silahlar susacaktı ne oldu? Birileri şunu fark etti, bu birleştirici ruh tekrar egemen olursa bunları durduramayız dediler. Gezi provakasyonlarını başlattılar. Türkiye'den yurt dışına gidişler durdu. Birileri kulaklarına fısıldadı. Boş hayallerin peşine sürüklendiler.
Biz irademizi kaybetmedik. Hep bunu yaptık. Cumhurbaşkanımız bana bir çözüm süreci, iki paralelle mücadeleyi emanet etti. 17-25 Aralık'la tekrar bir kumpasla birlikteliği sarsmaya çalıştılar. Nice komplo, kumpaslar gördük. 6 Ekim'de Kobani bahanesi ile olaylar yaşandı. Niyet birleşmek, bütünleşmek değil, niyet farklı. 7 Haziran seçimlerine giderken, hep beraber bulunduğumuzda bunlar aşılır mı dedik, silahlanma, ayaklanma çağrıları yaptılar.
EYLEM PLANI
10 temel esasa dayalı eylem planı hazırladık.
Birincisi psikolojik unsur, millet vicdanı ve hikmetiyle devlet aklını birleştireceğiz. Parçalayıcı ruh yerine birleştirici insan odaklı bir ruh oluşturacağız. Millet ile devlet arasındaki fark ortadan kalkacak, insan odaklı devlet anlayışı olacak.
İkincisi kamu düzeni inşa edilecek. Kamu düzenini kim tehdit ederse mutlak suretle durdurulacak ve engellenecektir. Halka şefkat teröriste kudret gösterilecek, terörist ile halk ayrılacaktır.
Üçüncüsü kapsamlı bir demokratik reform süreci. Başta anayasa olmak üzere Türkiye'deki bütün vesayet sistemini değiştirelim diyoruz. Öyle veya böyle 12 Eylül anayasası da vesayetçi zihniyette emeline ulaşamayacak.
Dördüncüsü terörle mücadele esnasında terör saldırıları ve yürüyen operasyonlar çerçevesinde oluşan sosyal yaralar için tam bir sosyal seferberlik ilan edeceğiz. Allah'ın izniyle bu milletin bütün yaralarını sarar, gözyaşlarını dindirir geleceğe en iyi şekilde hazırlarız. Sur'dan, Cizre'den çıkan mazlumları bu zalimlerin eline bırakmayız. Göç edenler huzur içinde uyumadıkça Ankara'da bize huzurlu uyumak haramdır. Aile destek programını bölgeden başlatacağız. Her türlü ihtiyaçlar karşılanacaktır.
Beşincisi 13 yıl içinde ayağa kaldırdığımız bölge ekonomisini daha da güçlendireceğiz. Vatandaşların terörden kayıplarını telafi edeceğiz. Yangın yerinde gül yetiştireceğiz. Bunlar yangın çıkardı biz yangın yerinde gülistan kuracağız. Bana iletilen her talep mutlaka yerine getirilecektir. İşveren prim borçları hiçbir gecikme zammı gözetmeksizin ertelenecek. Esnaf ve sanatkarların kredileri, çiftçilerin kredileri ertelenecek. İstihdam artışını yeniden oluşturacak şekilde yeni bir hamle başlatacağız. 200 milyar Türk lirası yatırım yaptık 13 yıl içinde doğu ve güneydoğuya. Biz yaptık onlar saldırı düzenledi. Üniversitesiz şehir bırakmadık ama onlar bütün bunları baltaladı. Çünkü biliyorlar istihdam olursa teröre gidecek genç bulamazlar. Yatırımların hepsi tamamlanacak. 2016 ile 2018 yılları arasında 26,5 milyar Türk lirası yatırım yapacağız.
Altıncısı mekanın şehirlerin ihyası. Mardin Diyarbakır dokusu gibi yeni bir yasal düzenleme içerisindeyiz. Bütün tarihi şehirlerimiz yeni yasal çerçeve ile tarihi dokuyu koruyan ihya çabası içinde olacağız. Sur'u tarihi özellikleriyle öyle inşa edeceğiz ki bütün insanlık Diyarbakır'dan bahsedecek.
Yedincisi etkin bir iletişim stratejisi oluşturacağız. Algı operasyonlarına karşı iletişim birimleri oluşturulacak.
Sekizincisi yerel yönetim yetkileri genişletilecek ama yerel yönetimlerin istismarlarına asla müsaade edilmeyecek. Yapılan her harcama denetlenecek. Terörü teşvik eden mutlaka kamu hizmetinden men edilecek. Türkiye'yi mutlak anlamda silah ve patlayıcı maddelerden uzaklaştıracağız.
Dokuzuncusu milli birlik ve kardeşlik anlamında yeni bir dönem başlayacaktır. Burada muhatap milletin ta kendisidir. Kanaat önderleri il ve ilçelerin ileri gelenlerinden oluşacak heyetlerle muhatap alacağız. Herkesle muhatap olacağız ama elinde silah olan kimseyi muhatap almayacağız.
Onuncusu Türkiye'de değil Ortadoğu'da yeni bir kardeşlik dönemi başlaması için kapsamlı ve birleştirici bir ruh oluşturacağız. Türkiye her zaman birleştirici ruhu ayağa kaldıracaktır.