Yazar ve çalışan kadromuzun katılımı ile Van Kahvaltı Salonu’nda düzenlediğimiz programa, Batmanlı İşadamı ve Kanaat Önderi Necat Nasıroğlu katıldı. Batman’da alçı fabrikaları ve meyve suyu fabrikalarını kurmuş, kurduğu vakıfta yıllarca binlerce öğrenciye burs vermiş, camilere, okullara, hatta üniversiteye imzasını atmış bir isim.
“Yatırımcı” kimliğinden de önemlisi, “barışa sevdalı” birisi.
Batman’da kanaat önderi, akil insan olarak görülen Sayın Nasıroğlu, yazarlarımızın bütün sorularına içtenlikle cevap verdi.
Sohbetimize damgasını vuran açıklaması ise “Ben bu milletin evladıyım. Burada çalışıyorum. Eğer servet faydalı ise kutsaldır. Eğer servet kötü yoldaysa ondan daha kötüsü yoktur. Ben de bu yönde başka yerde kazandıklarımı dahi Batman’da yatırıma dönüştürüyorum” sözleri oldu. Kendisine, zaman ayırıp söyleşimize katıldığı için teşekkür ediyoruz.
“1952’DE ÇİT SÜRMEYE BAŞLADIM”
Konuğumuz Necat Nasıroğlu, çalışma hayatına başladığı o yılları “1940 yılında Batman’ın Kayabağ Köyünde doğdum. 7 kardeştik, en küçükleri bendim. Buralarda okul yoktu sadece nahiyelerde vardı. 1950’lerde Diyarbakır’ın Bismil ilçesi Sinan Nahiyesinde oturan dayılarımın yanında ilkokulu okudum. Çok eski model arabalar vardı. Diyarbakır’dan gelen arabaları, kayıklarla Batman Çayı üzerinden karşıdan karşıya geçiriyorlardı. Büyük bir göl vardı. Balıkçılar dinamit ile balık avlıyordu. O dönemde zor şartlarda ilkokulu bitirip köye geldim. Rahmetli babam ve abimler 2 tane traktör aldı. 12 yaşındaydım, 1952’de o traktörlerle çift sürmeye başladım. Bölgede yaklaşık 10 tane traktör vardı. Muazzam bir verim elde ediliyordu. Bitlisli Nizam Barutçi vardı tüccarlık yapıyordu. Epey faydası vardı Batman’a. Zamanla traktörü bıraktık, kamyonla tanıştık. 1960’da Konya’ya askerlik için gittim. Teskereyi aldıktan sonra, 2 yıl boyunca TPAO’nun Alman firmasında sismik aramada çalıştım. Bu süreçten sonra amcamın oğlu ile beraber bir kamyon aldık. TPAO’da kum nakliyesi yapmaya başladık” sözleriyle anlatıyor.
“RÜŞVET VERİP EV YAPIYORLARDI”
1950’lerin Batman’ını anlatırken “Herkes müstakil ev yapıyordu. Apartmanlar yoktu. O zamanlar Belediye Fen işleri müdürü Cemil Sloke vardı. Kim, ev yapmak istese cebine 5 lira koyardı, git nasıl yapıyorsan yap derdi. Rüşvet o zaman daha fazlaydı. Rahmetli Sait Ramanlı’dan sonra Mustafa Ramanlı Belediye Başkanı oldu. Mustafa Ramanlı hukukçu idi. Biraz daha ileriyi görüyordu. Diyarbakır caddesini ve Esentepe’yi o yaptı. İlk Batman’a su geldiğinde İller Bankası o kuyuları kazıyordu ben de onlara taş ve kum taşıyordum. Ben onlara ne yaptıklarını sorduğumda su deposu yapacaklarını söylediler. Komando Caddesinden TPAO Sitesine kadar da çelik borular döşeniyordu. Batman böyle gelişiyordu. Bazı insanlar boruları delip evlerine su çekmişti, geri kalanlar ise kuyu suyu idi. Elektrik sadece TPAO’da vardı. Mahallelerde yoktu. Çok perişanlık gördük. O kıtlık yıllarında temizlik malzemesi yoktu. Ayda bir defa ancak banyo yapardık, elbiseler 2–3 ayda bir yıkanıyordu” ifadelerini kullanıyor Sayın Nasıroğlu.
“O ZAMANKİ YAŞANTI İLE BUGÜNKÜ ARASINDA DÜNYA KADAR FARK VAR”
FERNAS’ın kurulduğu o yıllardan da bahseden Sayın Nasıroğlu “1950’den sonra Türkiye NATO’ya girdi. Bir marşal traktör geldi. Devlet o zaman bedava traktör verdi. Millet, traktör sahibi oldu. O zaman ki yaşantıyı bugünle karşılaştırdığımızda dünya kadar fark var. Jandarma bir köye geldiğinde köyün hepsi kaçıyordu. O korku, o panik kırıldı. Nerde bir inkılâp olduysa bir gerileme yaşanıyordu. Tabi dünya değişiyor. Rahmetli Turgut Özal, Türkiye’yi değiştirdi. İnsanların cebinde 10 dolar yakalandığı zaman direk mahkemeye götürülüyordu. Şeyh Sait olayının yaşandığı dönemde çoğu din adamı kaçıp Suriye’ye gitti. Kaçmayanları ya astılar ya da sürgün ettiler. Bir zulüm yaşanıyordu” diyor.
“İLK YURTDIŞI İŞİMİZİ 1994’DE ALDIK”
Şirketin kuruluş hikâyesini ise “Amcamın oğlu ile belli bir süreden sonra ayrıldık. Bir araba bana düştü iki araba ona düştü. Artık ayrı ayrı çalışmaya başladık. Ben 70’li yıllarda TPAO ile çalıştım. Bir şirket kurdum. İki büyük oğlumun isimlerinin harflerini alarak şirkete FERNAS adını verdim. Büyük işlere, ihalelere girebilmek için karne aldık. İlk büyük işimiz Şirvan Maden Köyü oldu. Gece gündüz o yolda zor şartlar altında çalıştık ve bitirdik. Yurt dışında işler almaya başladık. İlk yurt dışı işimizi 1994 yılında yaptık. O zaman Kazakistan yeni Sovyetlerden ayrılmıştı. Daha gelişmemiş bir durumdaydı. Şimdi de Hindistan ve Bangladeş gibi yerlerde iş alıyoruz” sözleriyle anlatıyor.
“FERNAS, GÜVEN VEREN BİR İSİM OLDU”
İlerleyen yaşına rağmen çalışmaktan hiç vazgeçmemiş Sayın Nasıroğlu. Çocukları ile birlikte çalışmaya devam ettiğini belirterek “8 çocuğum var, hepsi de şirkette çalışıyor. Çocuklarımdan biri doktor, biri hukukçudur şirketin hukukçusu olarak görev yapıyor. Diğer çocuklarım da şirketlerin belli birimlerinde çalışıyor. Ben de hala aktif olarak işimin başındayım. Şuanda en büyük işimiz PANA projesidir, Azerbaycan, Kars, Ankara ve buradan da İtalya’ya boru hattı ihalesi vardı. Birinci bölümünü biz aldık ve şuanda çalışıyoruz. Bizim şirketimiz tanınan bir şirkettir Edirne’den Hakkâri’ye kadar bir iş alındığında, FERNAS denildiğinde güven duyuluyor. Batmanlı olmamızın hesabıyla buraya da bir yatırım yapalım dedik. Batman’da iki üç arkadaş birleşip bir iş yapmaya başladığında kısa süreli oluyor, uzun süreli olamıyor. Hemen ayrılıyorlar. Bizde öyle bir şey olmadı biz devam ediyoruz. Batman’da okullar, fabrikalar, camiler yapmaya başladık. Batman Üniversitesinin yapımı için yine elimizi taşın altına koyduk” diyor.
“MEYVESUYU FABRİKASI İÇİN BAHÇE KURDUK”
Başyazarımız Recep Kavuş “Fernas’ın bu kadar büyümesini neye bağlıyorsunuz?” sorusunu yöneltiyor. Sayın Nasıroğlu “Dünya hayatı tesadüflerle doludur. Bazen siyasete ya da ticarete, ummadığın olaylar insanı ileri ya da geriye itebilir. Biz İran doğalgazını aldığımızda, Türkiye’de 96–97–98 yıllarında çalıştık. TANAP (Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı) işini almıştık. Bizim önceliğimiz hiçbir zaman milyarlar olmamıştır. Güvenilir olmak çok daha önemlidir. FERNAS dünyaya açılmış bir şirkettir. Hindistan’da, farklı ülkelerde 4 bini aşkın insan, bu şirketin bünyesinde çalışıyor. Batman’da 2 alçı fabrikamız var, bir yapı kimyasalları, bir alçıpan, 4 bin metrekarelik soğuk hava deposu, meyve suyu fabrikası ve meyve suyu için 3 bin dönümlük arazide bahçemiz var. Abdulrezak Ceylan’ın çocuklarıyla ortaklı, onların arazisinde meyve suyuna % 25 hisse vererek gölet yaptık. 218 bin fidan ektik. Bu sene de 5 bin fidan ekmeyi düşünüyoruz. Hepsini damlama sistemle sulayacağız. Bu arazide meyve suyu fabrikası için meyve yetiştireceğiz. 30 dönümlük arsa üzerine ise frekans fabrikasını kuruyoruz. Doğu ve Güneydoğu’ya hitap edecek bir fabrikadır” diyor.
“SU KANALI HAZIR, SULAMA BİRLİĞİ SU VERMİYOR”
Yatırım alanında bürokrasinin ağır işlemesinden yakınan Sayın Nasıroğlu “Bakın Batman Ovası 18.000 hektarlık alan için inşa edilen sulama kanalında, her şeyi bitti, altyapısı tamamlandı ama Sulama Birliği oraya su vermiyor. Elektrik maliyetinden dolayı çalıştıramayacağını söylüyor. Batmanlılar bunu gündeme getirmedi. Ne muhtarlar, ne siyasiler, ne vali, gazeteciler, ne de vatandaş dile getirmiyor. Altyapı hazır olmasına rağmen Batman’da sulu tarıma geçilemiyor. Devlet önce ucuz elektrik versin yahut Devlet Su İşleri insanlar alışıncaya kadar bir kolaylık sağlasın. Bu halk için büyük bir gelir. Her şey hazır. Elektrik parasından dolayı faydalanılamıyor” ifadelerini kullanıyor.
“BURSLAR, İHTİYAÇ SAHİPLERİNE VERİLİYOR”
Üniversite öğrencilerine burs imkânı sağlayan Necat Nasıroğlu Vakfı’ndan açılıyor konu. Bursların, ihtiyaç sahibi öğrencilere verildiğini ifade eden Nasıroğlu “Biz bir yönetim oluşturduk. Sabih Ataç buradayken komisyon başkanıydı, Hatice hanım da komisyondadır. Burs başvurusu yapan öğrencinin bütün bilgileri alınıyordu, ailenin üzerine mal var mı diye inceleniyor. Tapu, sigorta, emeklilik var mı yok mu, kaç kardeş olduğu araştırılıyor. Gerçek ihtiyaç sahipleri belirlenip, bunlara burs veriliyor. Her dönem 1500 kişiye burs veriyoruz. Mezun olanların yerine yenilerine burs vermeye devam ediyoruz” şeklinde konuşuyor.
“YATIRIM YAPMAK İSTEYENLER, ANKARA’YA GİTTİLER Mİ?”
Yazarımız Nihat İpekyüz’ün sorusu üzerine, yatırımcıya tanınan teşviklerden bahsediyor Sayın Nasıroğlu “Batmanlılarda çabuk para kazanma isteği var. Kazanç az da olsa süreklilik önemlidir. Bazı büyük firmalar dahi Türkiye’de kısa bir dönem çok büyük paralar kazanıyorlar. Bir müddet sonra yok oluyorlar. Temelde sağlam, samimiyet ve süreklilik lazımdır. Al Alçı’da bunu başardık. Bu sene 1. kalite mal ürettikleri için sertifikaya layık görüldü. Meyve suyunda da bunu başaracağımıza inanıyorum. Yatırım alanında bölgede teşvikler var. Bazı illere göre teşvikler yetersizdir ama bakın Maliye Bakanımız vardı. Batman’da sivil toplum örgütleri, siyasiler bir gün bile Ankara’ya Bakan Beyin yanına gidip, onu da yanlarına alıp Başbakana gittiler mi? Şu yatırımı yapmak istiyoruz dediler mi? Teşviklerin arttırılmasını istediler mi? Yok, kimse ilgilenmiyor. Antep’te Vali, sivil toplum örgütleri, işadamları ayda bir toplanıyorlar. Memlekete ne yatırım yapılmalı diye konuşuyorlar. Gaziantepte 10’u aşkın Organize Sanayi Bölgesi var. Batman’da koskoca arazilerde ciddi bir şekilde çalışan belki 10 tane fabrika yoktur. Batman’da sıcak para var. Türkiye petrollerinin parası, rafinerini var. Sıcak para giriyor. Bu barajlardan istimlâk edilen paralar, Batman’a geliyor ama bu yatırıma dönüşmese ayrın bir gün bu paralar da biter” diyor.
“FAKİRLİK KÜFRE YAKINDIR”
Yazarımız Eymen Eren, İşadamı Nasıroğlu’nun, yatırım konusundaki tecrübelerini getiriyor gündeme. Sayın Nasıroğlu “Ben, yatırımdan yanayım. İsterim ki Batman’da Organize Sanayi Bölgesinde yüzlerce işadamı, fabrika kursun, mal üretsin, ihracat yapsın, piyasaya sürüm yapsın, malını satsın, insanlar üretim yapsın, işsiz insan kalmasın. En kötü şey, fakirliktir, mutsuzluktur. Peygamber Efendimiz demiş ki, fakirlik küfre yakındır. Ama insan ürettiği zaman hem faydalı oluyor, bedenen sağlıklı oluyor, hem de kendi geçimini sağlıyor. Kendine ve topluma faydalı oluyor. Bunun için öncülere ihtiyaç vardır. Bin insandan sadece1’i yönetici olabiliyor. Temennimiz, öncülerimizin iyi olması, müteşebbis olmaları, insanlara yön vermelidir. Ben umutluyum bu konuda da. Kanaatkârım. İyi şeyler olacağına inanıyorum. Ortadoğu’yu görüyorsunuz. Suriye’de taş sütünde taş kalmadı, Irak öyle. Libya öyle. Mısır öyle. Netice nereye kadar böyle gidecek. Elbette düzelecek. Düzeleceğine inanıyorum”
“KANTAR KÖPRÜSÜ, YANLIŞ YERE YAPILDI”
Yazarımız Şehmus Temiz’in “Batman’da lobi sıkıntısı var. Bu konuda ne söylemek istersiniz?” sorusuna “Belediye Başkanlığı, Batman’ın kalbi olan Ticaret Odası, basın ve sivil toplum örgütleri, lobiye öncülük etmelidir. İnsanlar bir araya gelebilmeliler. Lobi eksikliği, bazı yanlışlara yol açıyor. Bir örnek vereyim, Kantar Köprüsü, yapılmadan önce Vali Ahmet Turhan Bey’e dedim ki, Kantar’ı yapmayın, üniversitenin bulunduğu yere Dicle nehri üzerinden köprü yapın dedim. Oradan karşı tarafa geçiş olsa Mardin’e 20 dakikada, Diyarbakır’a 30 dakikalık yol mesafesi kalırdı. Üniversite hareket kazanırdı. Hocalar Diyarbakır’dan, Mardin’den gelir ders verir giderdi. Bizim insanlarımız oraya gider gelirdi. Karşı taraf, Batman’ın bir mahallesi gibi olurdu Göl de dolunca manzarası da güzel olur diye konuştuk. Kantar Köprüsüne de arabayla gittik. Bu rampalarda bu yol yapılıncaya kadar iki tane köprü parası gidecek dedik. Burada yol bitmiş çünkü. Oradan üniversiteye kadar duble yol bağlantısı bitmiş. Oradan 500 metre yol bağlantısı ile köprüye gidilirdi, karşı tarafa bağlanırdı. Yolun parasıyla, tek köprü yapıldı. Kantar’ı yine de yaptılar. Kim yaptı bilmiyorum. Sanırım muhtarlar birleşti, Bakan pasif kaldı. O köylere bir Kantar Köprüsü yaptılar ama çok gereksiz masraftı. Hâlbuki üniversitenin orda yol yapılsaydı, bütün halk faydalanacaktı. Çünkü halkı aydınlatacak olan şey, üniversitedir. Üniversitede binlerce gencimiz okuyor. Ama kimse niye bu Kantar’ı buraya yaptınız diye sormadı. Lobi eksikliğinden kaynaklanan sorunlar bunlar” yanıtını veriyor konuğumuz.
“BATMAN’A TIP FAKÜLTESİ LAZIM”
Nasıroğlu, o süreci anlatmaya devam ediyor “Hatta Vali Ahmet Turan geldiğinde üniversitenin temeli atılmıştı. Kampus yapılıyordu, Fen-Edebiyatın temeli atılmıştı. Binalar hızla yükseliyordu. Rektörlüğün binası yapılmıştı. Üniversitenin geçici heyetinde ben başkandım. Vali Ahmet Bey benle görüştü. Hocalar, üniversitenin yerini değiştirelim demişler. O toplantıya katıldık. Arkadaşlar oturuyordu. Üniversitenin yerini değiştirme gündemi var. Biz kabul etmiyoruz dedim. Çünkü inşaat başlamış ve belli bir seviyeye gelmişti. Kim de kabul ederse ihanettir. Boş bir arazidir. Devletin 22 dönüm arazisi var. Bir kuruş para almadan yapılıyor, yol yapılmış, temeli atılmış. Buradaki en kıymetli arazi üniversiteye verilmiş dedim. Kantar Köprüsünde de böyle yanlış yönlendirmeler yapıldı. Kimse ses çıkarmadı. Mesela Batman’a bir Tıp Fakültesi lazım. Defalarca bunu dile getiriyorum. Batı Raman’da yapılsa, binlerce insan burada çalışır, Suriye’den, Irak’tan, hastalar ambulans helikopterle Batman’a gelir. Vali Beye de geçenlerde bunu söyledim. Rektörü aradı. Ne durumda olduğunu sordu. Rektör, başvuruyu yaptıklarını söyledi. Bu iki konu çok önemlidir. Hem Kantar Köprüsü hem de Tıp Fakültesi mühimdir”
“TÜRKİYE’NİN GELECEĞİ, TARIMDADIR”
Gazetemizin Sahibi Ercan Atay “Batmanlıların amcası olarak anılıyorsunuz. Gençlere iş konusunda ne tür tavsiyeleriniz var?” sorusunu yöneltiyor konuğumuza.
Sayın Nasıroğlu “Gençlerin iş kurabilmesi için önce girişimci ruhuna sahip olmaları lazım. Türkiye’nin geleceği tarımdır. Çok güzel topraklarımız var. Sulamalar bitmek üzere. Gap projeleri tamamlanma aşamasında. Proje tamamlanınca sulama sorunu kalmayacak. Bu yönde, üretime yönelebilirler. Ya da istedikleri herhangi bir alanda girişimde bulunabilirler. Ben 1 traktörle çalışmaya başladım. O dönemin koşulları, çalışma şartları çok zordu. İmkanlar kısıtlıydı. O günlerden buralara geldim. İnsanda yeter ki üretme ve çalışma isteği olsun” yanıtını veriyor bize.
“BATMAN’DA YATIRIM İÇİN BİRLİK KURALMIYOR”
Okurlarımızdan gelen “İşsizlikte Batman 1. sırada. Bütün işadamları üzerine düşen sorumluluğu yerine getiriyor mu?” sorusunu da iletiyoruz konuğumuza. Sayın Nasıroğlu “İşsizlik ancak iş sahalarının açılmasıyla çözülebilir. Fabrikalar yapılmalı, tarım ön plana çıkarılmalı, tarım arazileri sulanmalı. Ben 40–50 bin dönüm arazide kanal yapılmış, alt şebekesi yapılmış, sadece su verilmeyi bekliyor. Ama Sulama Birliği Başkanlığı, Tılmerç’e kadar olan kısmı teslim almış, sonrasını teslim almıyor. Pompa suları açılırsa çok fazla iş sahası açılacak. İnsanlar bu arazilerde pamuk, domates, mısır ekecek. Hem ürün elde edilecek hem de gelir elde edilecek. Bazı işadamları batıya yatırım yapıyor. Haklı tarafları belki olabilir onu bilemem. Ancak hepimize görevler düşüyor. İşadamları toplantılarda bir araya gelmeli, devlet yetkilileriyle görüşülmeli, basın buna öncülük etmelidir. Batman’da birlik ve beraberlik olmadığı için işler yürümüyor, yatırımlar yapılmıyor, yatırımlar batıya kayıyor” sözleriyle yanıtlıyor kendisine yöneltilen soruyu.
“CUMHURBAŞKANINA BİRLİK VE BERABERLİKTEN BAHSETTİM”
Geçtiğimiz haftalarda kanaat önderi olarak Ankara’ya davet edildi Batmanlı İşadamı Necat Nasıroğlu. Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan ile yaptığı görüşmeyi anlatırken “Batman’dan 4 arkadaş gittik görüşmeye. İçişleri Bakanı da vardı yanımızda. Sohbet ettik. Herkes bir konudan bahsetti. Ben de birlik beraberlik konusunda konuştum. Kimse kimseden kopmasın. Nerde geçmişte Türkiye’ye karşı bir savaş cephesi varsa Kürtler hep Türkiye’nin yanında oldu ve savaştı. Kimse kopmak istemiyor. Ama Kürtlerin hakları verilsin, dedim. Kimi kimden ayırabiliriz ki? Ayrılmak mümkün değil. Farklı bir sistem gelişebilir. Kürtler de kendi valisini seçsin. Hırsız olmayan, dürüst olan, memleketini seven insanlar başa gelsin dedim. Cumhuru Reis, bizleri dinledi. Görüşlerimizi aldı” bilgisini veriyor.
“ANADİLDE EĞİTİM, ANA SÜTÜ GİBİ HAKTIR”
Kürt meselesinden açılıyor konu. Sayın Nasıroğlu “Kürtlerin anadilde eğitim istemesi, ananın yavrusuna verdiği süt gibi, helal bir haktır. Ama bunun için mücadele ederken haksızlık yapmamak da çok önemlidir. Bizim gibi halkını seven insanların evine bomba atmak doğru mudur? Ben bu milletin evladıyım. Burada çalışıyorum. Eğer servet faydalı ise kutsaldır. Eğer servet kötü yoldaysa ondan daha kötüsü yoktur. Ben de bu yönde başka yerde kazandıklarımı dahi Batman’da yatırıma dönüştürüyorum. Diyorum ki insanlarımız faydalansın. 1500 insana gence sırf teşvik olsun diye burs veriyoruz. Ben Batman’ı seviyorum, Kürtlerin hakkını savunuyorum. Turgut Özal, zamanında bir şeyler yapmaya çalıştı, olmadı. Eğer değişim olsaydı şu anda Türkiye’nin durumu böyle olmazdı. Onun ömrü yetmedi. Çeşitli gruplar izin vermedi. O devrimler Erdoğan grubuna kaldı. Tayyib Bey sivil otoriteyi eline aldı. Kürt meselesi belli bir yere geldi. Eğer yumuşak gitseydi çözüm süreci de başarılı olurdu. Türkiye’nin yarısı Kürtlerden oluşuyor. Artık ayrılamayacak bağlarla bağlanılmış. Bugün mahalli idarelerin güçlenmesi denir, federasyon mu denir, buna ne denirse dünya artık gelişiyor. Almanya’da federasyon sistemi var. Amerika’da 52 eyalet var. Kürtler de valilerini, belediye reislerini seçebilirler. Tabi bu hakları elde etmek için mücadele ederken de kırıp dökmeden, öldürmeden, şiddet kullanmadan bunun mücadelesini vermek gerekir” diyor.
Editor : YUSUF KAVAK