Bütün dünyayı etkisi altına almış ve bazı vakalarda ölümcül bir şekilde sonuçlanabilen bu küresel salgından ‘’ruhsal’’ açıdan etkilenmek oldukça normal bir durumdur. Bunun karşısında kaygılanmak, korkmak ve endişelenmek bir hastalık değil tamamen insani duygularımızdır. Kaygı bir hastalık değil aksine belli bir dozda bu olayın bilincinde olacak kadar yaşamamız gereken sağlıklı bir duygudur. Yalnız şunu unutmamak gerekir ki; Tedbirli olmak için, çok fazla kaygı duymamıza gerek yok.
KORONAVİRÜS BİZİ PSİKOLOJİK OLARAK NASIL ETKİLİYOR ?
Televizyonlarda, sosyal medyada, evimizde ve işyerlerimizde insanlar olan İletişimimizde şu aralar tek konumuz: Koronavirüs. Bu kelimeyi duyma sıklığımız arttıkça kaygı düzeyimizde artıyor. Buna karşın zihnimiz; kendimiz ve sevdiklerimiz için en kötü sonu tasarlıyor ve bunları yaşamamak için acil önlemler alıyor. Bu önlemler davranışsal olarak; el yıkamak, evden çıkmamak, çıkmak zorunda kalıyorsak insanlarla ve herhangi bir yüzeyle temastan kaçınmak vb. bu önlemler davranışsal olarak doğru iken gibi zihnimizi sürekli kaygı korku ve endişe ile meşgul etmek düşünsel anlamda yanlıştır. Bulunduğumuz anı yaşamak, o ona odaklanmak, ya yakalanırsam? kaygısını zihnimizden uzaklaştırmak ve yakalanırsakne yapacağımızı o zaman düşünmeyi, zihnimize söyleyebilmek. Çünkü zihni bu düşünceyle çok fazla meşgul etmek bir önlem ya da bizi koruyan bir durum yaratmadığı gibi aksine günlük yaşam kalitemizi etkileyen ve düşüren bir duruma dönüştürecektir.
YAŞADIĞIMIZ BU DURUMUN ÇOCUKLAR ÜZERİNDEKİ ETKİSİ NEDİR?
Ortamda bir tehlike var ve ne zaman biteceğini bilmiyoruz. Doğal olarak bu belirsizlik tabloyu daha ağır bir hale getiriyor. Çocuklara karşı bu süreçte net ve somut olmalıyız. Çocuğa içinde bulunduğumuz bu durumu tanımlı, net, onun yaşına, zihinsel becerisine uygun ve en önemlisi ‘’Doğru ‘’ olarak anlatmak gerekir. ‘’sen anlamazsın küçüksün, sana bulaşmaz korkma, korkulacak bir şey yok ‘’ gibi cümleler kurmaktan kaçının. Onlara riskler hakkında bilgi vermemek, bu konuyu konuşmamak, onların kaygısını arttırmanın yanında anlaşılmadığını hissetmesine sebep olacaktır. Onlara bu durumu açıklayarak ama aynı zamanda kaygılarını azaltmaya yardımcı olarak şekilde bu salgına yakalanan insanlara karşı pek çok sağlık çalışanının olduğunu ve bazı hastaların iyileştiğinden bahsedebilirsiniz.
Çocuklar davranış ve duygu olarak bizi modellerler. Yani bu süreçte kaygı halinde olan anne ve babanın da, çocuk kaygılanmasın diye kaygılı olduğu halde hiçbir sorun yokmuş gibi davranan anne babanın da davranışlarının aynısı çocukta da kendini gösterir. İki davranış modeli de doğru değildir. Yani çocukların ruh sağlığı anne ve babanın ruh sağlığıyla yakından ilişkilidir.
Evde daha çok zaman geçirdiğimiz bugünlerde çocuklarımızla beraber egzersizler yapmak, oyunlar oynamak ve çocuğa ev içinde sorumluluk vermek onlara iyi gelecektir.
Herkesin her zamankinden çok daha fazla sağduyulu olma zamanı şimdi, sağlıklı bir şekilde atlatabileceğimiz güzel günlere…
Halime DEMİR YILDIZ-PSİKOLOG